Kürt meselesi Türkiye’nin en yakıcı gündemi olarak önümüzde duruyor. Meselenin çözümünde sona yaklaştığımızı düşünüyorum. Bunu böyle hissetmemin nedeni, toplumdaki çözüm iradesidir. Namık Kemal’in Kürt meselesiyle ilgili Osmanlıca makaleleri olduğunu düşünürseniz, sorunun ne kadar eski olduğunu kavrarsınız. Tarihsel koşullarda çok cana mal olan bu meselenin usuletle ve suhuletle çözülmesinde yarar var.
İktidarın risk alarak, elini taşın altına koyması, muhalefetin de kredi açtığını beyan etmesi sorunun çözüm yoluna girdiğini göstermektedir. Devlet öfkeyle hareket etmez, sadece meseledeki hassasiyetleri dikkate alarak, toplumsal çözüme yardım eder. 12 Eylül’deki çatışmaları unutup barışan toplu kesimleri gibi, hatalardan tövbe eden halk tabakalarıyla barışmak gerekir. Bunun için sadece yol haritasını iyi yönetmek gerek. Habur tipi onur kırıcı hadiseler olmamalı.
Meselenin halli yolunda muhalefet de çözüm önerileri sunmalı. Muhalefet partileri atlanmamalıdır. İktidarın çözüm için önerdikleri ve yol haritası net olmalı. Örgütün stalinist iradesine teslim olamayız. Yoksa bu sorun artık bir devlet sorunu haline gelmiştir. Sadece bir iktidarın sorunu değildir. Olmamalıdır da . Çözümün tartışıldığı bir ortamda ikna turları için Karadeniz’e çıkmakta doğru bir yol değildir. Kor ateş söner, savaş durur, akan kan durur, sonra Karadeniz’e ikna turu yaparsın ey bdp! Ortada daha kanın ve göz yaşının izleri duruyor. Halk da doğal olarak terör tepkisi var. Ne işin var senin Karadeniz’de?
Vatanına , dinine ,örfüne , milletinin varlığına ibadet etmiş bir Karadenizliye , yaptığın terörün sosyolojisini mi anlatacaksın? Ne kadar sıkıcı…Yıllar sonra kan durur.Terör biter ve tövbe moduna girerler. Halkın karşısına çıkar barış adına bir şeyler söylersin. Tıpkı 12 Eylül sonrası gibi. Ama daha ortalık toz duman, görüşmeye halk kredi açmış. Muhalefet de kredi açtım diyor. Senin ne işin var sağda, solda? Git mecliste politikanı yap, meseleye çözüm bul. Barış olduktan sonra çıkar izahat yaparsın.
Halkın sağduyusu ve çözüm iradesi varken, yol kazası olmamalıdır. Terörün durması, kan akmaması,Türk insanının güncel beklentisi haline gelmiştir. Terör örgütünde de kan tutulması hali vardır. Geçen yılı devrimci savaşın final yılı ilan eden örgüt , verdiği bin iki yüz kayıpla iki militandan birini kaybedince, kck operasyonlarıyla da kentteki militanları toplanınca kapandaki fare haline geldiler. Bu hareketsizlik , silahlı ekibi yordu. Ankara’da onlara adına politika üretemeyen kaymak bölücü vekillerde, barışın sessiz gücüne inanır hale geldiler. En kötü barış , savaştan iyidir kuralı devreye girdi.
Yıllarca Anadolu coğrafyasında kardeşçe yaşayan , evlenen ,üreten toplum kesimlerini ötekileştiremeyen pkk militanları Kürt kardeşlerimizi Kürtçülüklerine alet edemediler. Irkçı soslu Kürtçü pkk çevreleri çevre ülkelerin de tahrikiyle bu zamana kadar sürdürdükleri savaşı kaybettiler. Fransa’daki pkk’lı kadın cinayetleri de onlara savaşı kimlerin istediğini anlattı sanırım… Kurşun adres sormaz gerçeği , pkk’yı da vurdu. Kan isteyen pkk’yı kan tuttu. Kandan beslenenleri de kanın tuttuğu bir akıl tutulması!
Çözüm tartışmalarında dikkat kesilmemiz gereken kalın ayrıntı, şehitlerin duyarlılıklarına dikkat etmektir. Onların onurları kırılmadan, devlet şefkatiyle meseleyi çözmektir. Eğer bu meseleyi içeride çözmezsek, dışarıdaki baykuş devletler devreye girer. Daha vahşi çözümleri Türkiye halkına ve devletine dayatırlar. Devlet tecrübesi ve geleneği kuvvetli Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı bakiyesi bir devlet olarak bu tip iç isyanlarda kendi göbeğini kendi keserek tarihi çözümler üretmiştir. Devletin sorunlar karşısındaki buz gibi duruşu, onu her daim on sekiz yaşında bir kız halinde tutmuştur.
Devletin, yurttaşının kendine karşı işlediği suçlarda af yetkisi de vardır.Yetmiş dört siyasi affı gibi. Çözüme hizmet edecekse yüzlerce yöntemi kullanabilirsiniz. Politik sorunların çözümleri eskidikçe zorlaşır. Onun için hayırda eli çabuk tutmak lazım. Kürt meselesinde kültürel taleplerin eşiği de aşılmıştır. Radyosu , televizyonu , ana dil serbestliği vb. Bunun talî unsurları da iktidarın meselesi. Elini çabuk tutar, anayasa çalışmalarıyla sisteme aşı yaparsa, halk kendi çözümünü referandumda da bulabilir.
Barış hiç bu kadar kapıya gelmemişti. İktidarı ve muhalefeti el ele vererek, rol çalmayı düşünmeden , bu devlet meselesi sorunu çözerek tarihe geçmelidirler.Hemen şimdi barış diyerek ; yurtta sulh sağlayarak, dünyada sulh sağlamaya bakmalıyız . Yurdunuzsa sulh sağlamadan ve evinin içini temizlemeden , dünyada sulh sağlaman ve aracı olman çok zor. Vesselam . Barış dolu günler dilerim.
İnternet notu:www.nedir.com
İsa Çolaker