Kültürel zenginlik , yerin üstünde olduğu kadar , yerin altındaki değerleri de ifade eder . Manevi bakımdan zenginliği ifade eden hadiseler , her ne kadar yer üstünde gerçekleşse de , menkıbeleri oluşturan olaylar , daha çok efsane şahsiyetler etrafında gerçekleşmiştir . Amasya , tarihi kişilikleri ve efsane manevi şahsiyetleri açsından zengin bir şehirdir .Şehre mührünü vuran , yüze yakın evliyanın varlığı bilinmektedir . Doksan dokuz evliyası olan şehrin , bir evliyası daha olsa , peygamber çıkaracağı yollu söylencesi meşhurdur !Güzel şehrin evliya ve menkıbelerine bakmakta yarar var.
Kurtboğan , Pir İlyas , Serçoban , İğneci Baba , Seydi Halife , Hacı Hızır Efendi , Alemi Efendi , Mustafa Akif Efendi , Hicabi Baba , İsmail Siraceddin , Mir Hamza Nigari , Bahşi Halife , Halil Dede , Dersi Tamam Hazretleri , Selamet Hatun , Ergonaş Baba , Garip Hafız gibi kişilikler ilk akla gelen evliyalarımızıdır .İsmail Siracüddin ve Hicabi Baba hakkında yazı yazmış birisi olarak , şehrin evliya ve alimlerini ara ara ziyaret etmeyi vazife bilen birisiyim . Şehre mührünü vuran manevi önderleri ve onların çevresinde oluşan menkıbeleri konuşmakta ve gelecek yeni nesillere anlatmakta fayda mülahaza ediyorum . Çünkü vatan sadece yer üstündeki değerlerle sevdirilmez .Dönemin alim ve fazıl kişilikleri olan bu şahsiyetlerin ortak bir değer etrafında birleşen İslami ve manevi vasıfları olduğunu biliyoruz . Kerametleri olan ve zamanla varyantlarla efsaneye dönüşen olağanüstü menkıbeleri de onları önemli kılan özellikleridir . İnsanımızın onlara gösterdiği hürmet , biraz da bu keramet ve dini hadiselere bağlı olmuştur .
Amasya’nın değişik yer ve bölgelerine dağılmış türbeler , bu zatlara ev sahipliği yapmaktadır . Kurtboğan İstasyon’da , Pir İlyas Sofular’da , Hicabi Baba Ziyaret’te , İsmail Siracüddin Şamlar semtinde medfundur . Bir çok evliya mezarı şehrin ortasında kalmıştır .Halkımızın ulaşması ve ziyareti de kolaydır .Selamet Hatun , kadın bir veli olarak önemli bir kişiliktir . Türbesi , Ticaret Lisesi arkasında apartmanlara hapsedilmiş bir binada bulunmaktadır !Rabiat-ul Adeviye’den sonra Anadolu’da bilinen ikinci bayan evliyadır . Türbeler , çeşme ve mezarları içinde barındırırlar .Sandukalar türbenin orta yerinde ve mescitlerle iç içe bir vaziyettedir . Amasya’daki türbelere Anadolu’nun her tarafından ilgi vardır . Türbelerin manevi addedilen işlevlerine göre , yerel adları da vardır .Sarılık , cin vs. evliyası gibi.Evliyaların farklı İslam mezhep ve tarikatlerine önderlik ettiği de görülür . Halveti , Bektaşi , Cerrahi , Nakşi vs.
Amasya’da mukim evliyalar içinde dikkatimi çeken , kerametleri ve sosyal yaşamlarıyla farklı önemli üç İslam -Tasavvuf abidesi ve öyküsünü önemsiyorum . Bunlar : İğneci Baba , Kurboğan , Pir İlyas ‘tır . Bu şahısları seçmemin nedeni , şehrin İslam tasavvuf tarihine yaptıkları önemli manevi katkıdır .Kurtboğan adıyla maruf Hamza Efendi’nin menkıbesi ilginçtir :”Hamza Efendinin vefat edip defnedildiği günün gecesi bir kurt gelip kabrini açtı. Bir kurt o beldeye musallat olmuştu. Yeni mezarları bulur , ölüyü kabirden çıkarıp parçalardı. Bu kurt Şeyh Hamza’yı da parçalayıp yemek istemişti. Şeyh Hamza mübarek elini uzattı, kurdu boğazından tutup öldürdü. Ertesi sabah ziyarete gelen halk , kurdu ölü vaziyette ve Şeyh Hamza’nın elini de mezarın dışında buldular. Orada bir hâl sahibi zat vardı. O , kurt değdiği için Şeyh Hamza’nın elinin yıkanması lazımdır , dedi. Elini yıkadılar, sonra öylece mezarın üzerinde bıraktılar.Ertesi gün bakıldığında, Şeyh Hamza’yı, yıkanan elini diğer elinin yanına çekmiş şekilde gördüler.” O günden beri zata Kurtboğan denir .Hoca Akşemseddin’in babası, Pir İlyas’ın talebesi Hamza Efendinin hikayesi böyledir .
Amasya’ya manevi zenginlikler açısından baktığınızda göreceğiniz ikinci önemli keramet de , İğneci Baba’nın öyküsüdür . Tüm önemli sufiler gibi , İğneci Baba da , halkın içinde çalışan bir esnaftı.Bugünkü merdiven altı hocaların kulakları çınlasın . Çalışan bir derviş ve kerametlerini konuşuyoruz : “İğneci Baba ile kardeş olan Serçoban, Amasya merkeze bağlı Karasenir Köyü’ne yerleşir. Çobanlık ile geçimini sağlayan, hal ve hareketleri, ibadetinin sadeliği ile tanınır.Serçoban, bir gün Amasya’da ayakkabıcılıkla geçimini sağlayan ağabeyi İğneci Baba’yı ziyarete gelir. Beraberinde de koyunlarından sağdığı sütü bir mendiline çıkılayıp hediye olarak getirir. Amacı, kendi mendiline koyduğu sütün, mendilden sızmadığını göstermektir. Serçoban, mendilini kunduracı dükkanının duvarındaki bir çiviye asar. Bu sırada İğneci Baba, dükkanında bir kızın ayak ölçüsünü almaktadır. Serçoban, kızın topuklarını görünce, “Ne kadar da güzel!” diye aklından geçirdiğinde, çiviye asılan mendilden süt yavaş yavaş damlamaya başlar.İğneci Baba, kardeşinin niyetinde bozulmalar olduğunu sezer; ama bir şey belli etmez. Kız, ayak ölçüsünü verip dükkandan ayrılınca, İğneci Baba, kardeşi Serçoban’a; “Keramet, dağ başında ermekte değil; keramet, burada çıkındaki sütü damlatmamakta.” der.Bugün için bile içinde değer barındıran bir menkıbe ve esnaflık anlayışı , ne güzel .Bozulma ve yoksunluk deyince aklıma gelen ilk kıssalardan birisi de budur . Dilerim size de hoş gelmiştir .
Daha bir çok efsane ve menkıbeyi bünyesinde barındıran Amasya’yı efsaneler şehri diye nitelemek pek yanlış olmaz . Şehzadeler şehri , efsaneler şehri Amasya’ya selam olsun .Altı ve üstü değerler toplamı olan kente , güzel bir şekilde sahip çıkalım .