Edebiyat , aşkı terennüm eden dize ve metinlerin toplamıdır desek doğrudur. Özellikle bizim edebiyatımız aşk edebiyatıdır. Divanları , cönkleri , antolojileri , nesirleri şöyle bir karıştırdığınızda bunu görürsünüz . Aşkın sevgiyle harmanlandığı ve sırtını insana dayadığı her metin bizim edebiyatımızda baş tacı edilmiştir. Metinlerin toplamına baktığınız zaman , nazım ya da nesir tüm edebiyatçılarımızın dünyası insana ve onun inşasına yarayan aşka ve sevgiye çıkmaktadır. Böyle bir edebiyata sahip olduğumuz için gurur duyalım .
Aşkı , manevi insanın inşası için kullanan tüm şairlerimiz , onun niteliği ve aşkınlığı üzerine metinler kurmuşlardır. Bunu yüz yıllar boyu yapmaya devam eden edebî bir geleneğin örneğini de aşağıdaki metinlerde göreceğiz . Sanki ağız birliği eden sanatçılar , aşka ve sevdaya dair metinlere kalem dokundurmuşlardır. Bunlardan ilk aklıma gelen Karacaoğlan’dır : ”Aşk ateşin değirmende öğüttüm / Eledim kalburdan elek çektim.” dizeleriyle türkü olacak şiirinde , ozan ; aşkın adeta ununu karmaktadır . Helva yaptığını da elekten çektim dizeleriyle belirmektedir. Mecaz olan aşkını sahici ve somut kılmak için , değirmen unsurunu örnek veren ozan , günlük maişeti kadar önemli görmektedir aşkını ve sevgisini . Değirmende öğütülen aşk ateşi ne güzel bir metafor, yakıcı bir olayı-ateşi- su değirmeninde karan bir âşık kafası . Kalburdan elediği aşkın da saf olduğuna ve temizlendiğine inanan bir ozan gönlü .
Latin ozan Vega, aşkın diline bir başka açıdan tanıklık eder : ”Aşıkların nabzı yüreklerinde atar.” Ne kadar güzel bir aşk aforizması değil mi? Yüreğin sadece kalbe karşılık gelmediğini , onun özel bir anlam alanı olduğunu anlatan veciz bir söz.Yüreklerin çarpıştığı ve aşkın meydana gelen bir sevgi alanı yüreklerimizdir.Selam olsun yürekleri çalan ve aşklarını birleştiren ortak aşk gönüllülerine.Nabız ve yürek ikilisi bu kadar mı güzel ve yan yana kulanı
lır? Nabzı atmak deyimiyle, yüreği atmak mecazını bu kadar mı güzel buluşturur şair yüreği?
BABALAR ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
Anonim bir halk dörtlüğünde âşık resmen yerlerde sürünür.Âşık gönlü ona taliptir.Sürüm sürüm sürünsün, ne yaparsa yapsın yeter ki; sevgiliye vasıl olsun, sorun yok.İşte o güzel dörtlük:”Develer sürü sürü /Yürü sevdiğim yürü / Öldürdüğün yetmedi /Bir de ardından sürü.”Aşık öldürülmeye çoktan razı, bir de sürünmeye ve ezilmeye talip.Aşkın tam bir aşkın hali.Çile çekmeden aşk dersinden geçemeyen bir aşık hali. Ne güzel her aşık gönlü bu çile ve işkenceye talip değil mi? Şirin deruni boyutunda ahlak meselesi olan aşkın ilahi boyutuna da gönderme vardır. Talip ya da aşık Allah için her cefa ve çileye hazırdır.
Tabiattaki her hadisenin aşka ve onun değerli varlığına bağlayan Mevlana’ da buna yakın şeyler söyler.Allah’ın doğadaki her hadiseyi aşkla ve yaratma isteğiyle insanlara verdiğini söylerken;”Aşk olmasaydı, her şey yerinde buz gibi donar kalırdı” der.Yani dünyadaki ateşleyici varlık olayının Allah’ın yaratma iradesi ve onun dünyadaki yansıması olan aşk olayı olduğunu belirtir.Sıcacık olan aşkın insanda tecelli ederken ,sevgiyle dünyayı ısıttığını belirtir.
Aşkı bir çeşit inme olarak gören Afşar Timuçin de, aşkın anlık olmasına ve duraksız olmasına gönderme yapar.Aşkı inmeye benzettiğiniz zaman, onun bir öncesi olduğunu da kabul etmiş oluyorsunuz. İnme hali âşıka da pek yakışır. Hastalıklı bir hal olduğu konusunda eski kadim metinlerde vurgu yapılan aşk, inme olsa ne olur? Sonuçta çekilen bir hastalık olarak inmeye istekli pek çok âşık kalbi vardır.
Yıllar önce bir dizemde şunları söylemiştim:”Zamanın elinden tutulmaz ama, yüreğim katran karası oldu gel.”Bu dizeleri yazarken; zamanın durdurulamayacağını ama, yönetilebileceğini belirterek sevgiliye , beklemekten simsiyah olduğum mecazını göndermiştim.Gerçekten de aşık zamanı durduramaz ama, beklemek için her sonuca da razıdır. Rızasız aşk olamaz kuralı gereği, rıza-i bari için her âşık biraz sabr-ı Peygamber olacaktır.Aşkı ilahi bir kaftanla giyerseniz her şey güzel olur.Sadece cismani aşk, insanı yorar ve vuslatı zedeler.
Aşk güzellemesi olan bu yazımı yine bir ozan gönlü ve onun güzel dizeleriyle bitirelim. Sevgili Süleyman Arif Emre’nin “Dağlara Yetkin “adlı şiirindeki dörtlüğüne bakalım :” Yanımda da olsan hasretim dinmez / Ayrılsam hayalin gözden silinmez / Ne yapsam derdime çare bulunmaz / Aşkını ruhuma sardım saralı.” Yanında da olsan âşık hasrettedir, o kadar. Vesselam.
Kitap notu:Hicret , Mehmet Akif İnan , Şiir, Beyan Yay.
İsa Çolaker