Aşk hayatımızın her yanında. İstesek de istemesek de ondan kaçışımız yok. Aşk için dünya var olduğundan beri bir çok söz söyleniyor.Aşk üzerine binlerce dize yazılıyor .En ünlü bilgeler, en ünlü devlet adamları, hatta deliler, dahiler herkes aşk üzerine konuşmuş , söylemiş.Tüm bunları bir araya topladığınızda , her ne var alemde aşk imiş diyesiniz geliyor .Gerçekten de öyledir . Allah tabiatı aşk üzerine bina etmiştir . İnsanın tabiatın inşasını anlamak için geliştirdiği araçlardan birisi de , sanattır . O da aşk işiyle uğraşır . Aşkın kurduğu sanatı anlamak ve yüce Yaratıcıyı kavramak için de , aşka ve onu iyi anlatan sanata ihtiyacımız . Sanatın öznesi olan aşkı da en iyi mısralar ve aforizmalar anlatır .
İnsan varsa aşk var.Aşk varsa hayat var.Yoksa hayatın ne anlamı var.O yüzden aşktan öte yol yok bu alemde.Aşka ve aşk adamlarına her daim ihtiyacımız oldu .Mevlana, Yunus Emre, Halil Cibran, Muhammed İkbal, Tolstoy… Niceleri söylediler, yazdılar ve de aşkı yaşadılar.Birisi:”Erkekle kadının aşkı olsun, genel anlamda insanların insanlara aşkı olsun, ruhsal özgürlükten koptuğu sürece, ölümsüzlük ve sonsuzluk fikrinden uzaklaştığı sürece inançsız bir aşk olarak kalacaktır. Gerçek aşk, sonsuzluğun kanıtlanmasıdır.” dedi .Aşk üzerine söylenen güzel sözler bitmez.Bitmesin de zaten.Hayat aşkla güzel. Aşksız bir hayatın ne anlamı var.Aşkta hüzün de var, mutluluk da var, kavuşmak da vardır, ayrılmak da vardır. Bütün bunlarla güzeldir aşk.Aşkı iyi anlatan mısralardan biri de Naili ‘nindir :” Yamandır hecr ile hâlim / Bana yâr olmadın gittin / Nedir cürmüm be-hey zâlim / Bana yâr olmadın gittin .” Sevgilisinden ayrı düşen aşığın halini ne güzel anlatan dizeler . Belki de bu ayrılıkta gizli aşk !Hicre bu kadar üzülen şair gönlü , belki de durumdan hoşnut?
Aşk dolu günlere ulaşabilmek için , içimizdeki aşk ateşine sahip çıkmamız gerekir .Beşeri ve ilahi aşkı birlikte harmanlayarak , insani aşkı yeniden yaşamalıyız . Toplumdaki aşksızlık beni oldukça korkuyor . Vecdle yeniden icat edeceğimiz aşk medeniyeti bizi yeni ve taze aşklara da ulaştıracaktır . aşksız bir medeniyet inşası olmaz . Olsa olsa kültürel gelişme olabilir ! Bu da aşka tekabül etmez . Gündelik çıkara ya da palyatif sevgilere denk gelebilir …Aşkın mayasında biraz da insanın kendi vasıfları vardır .İyi insan olmak için , iyi bir aşka da ihtiyacımız vardır : “Eğer aşkı öğrenmek istersen / Bir ateş ki yok kurtuluş ölmeden .”Fani olanın baki olanda yok olması aşkın kendisidir der Akif . Allah ‘ a kavuşanın da gerçek sevgiliye ulaştığını anlatır .Faniliği bakiliğe ortak eden şair , insanın Allahla buluştuğunda gerçeğe ve aşka ulaşacağını söyler . Doğrudur da .
Aşk iyiliğin inşasında ve ahlakın kaynağında da vardır . Ahlaksız bir aşk , ruhsuz bir hayvana karşılık gelir .İnsanın doğasında sevgi ve aşk olduğunu söyleyen sufi ozanlar , aşkın teklite olduğunu da ifade ederler . Yani aşık maksuda erdiğinde muradına kavuşmuş olur .Bu yol çilelidir . Düz bir beşeri aşk için bile böyledir . Eşini arayan bir insanın arayışı da aşktır . Fakat onu iyi bir ilahi formatla birleştirmesi gerekir . İki dünyaya da değişilmeyecek aşkları anlatan dizelere bakalım :” Virmeyeler iki cihana seni / Olur ise bir yana iki cihan .”Yahya ‘ nın mısralarında , ‘bir tarafta sen diğer tarafta iki dünya olsa, seni iki dünyaya değişmesinler ‘ , diyen bir gönül karalılığı vardır .Ahireti ve dünyayı sevgiyle eşitleyen bir mümin dili ne güzel .İkisini de ölçülü seversen mesele yok .
Aşk bir piyasa kültürü ve yalnızlık aşma aracı olmamalı . Yaradan sevgisinden yarattığı insanı kulluk ve mümin olmakla görevlendirdi .Yalnızlığı aşma aracı olan beşeri aşk , sadece biyolojik bir nesne aracı olur .İnsan da bundan mamul değildir .Biyolojik yanımızın yanın da , manevi bir sevgi tarafımızın da olduğunu unutmadan , kendimizi yeniden inşa etmeliyiz . Modern insanın kendini yeniden kurmaya ve aşka gereksinimi var . Ortağı da tabiattır .”Bir samt-ı ulvî güya tabiat /Hâmûş Hâmûş eyler ibâdet .” ‘Bir yüce ve manevi sessizlik. Sanki tabiat sessiz sessiz ibadet ediyor ‘diyen Fikret , tabiatın sessiz ve derinden ibadet ettiğini anlatır .Hamuş terimi bu anlamda Mevlana ‘ da da çok görülür . Aşkın tesbihata dönüştüğü bir tabiat olayının adı da aşktır . Yani aşk ile Allaha ibadet eden ,sadece insan değil , ortağı tabiattır da .Vesselam .
Aşk dolu günlerimizin sürmesi için , kendimizden fazla fedakarlık yapmaya ve sevgi paydaşlarımıza zaman ayırmaya ihtiyacımız var .Aşkı bir müşteri metaı gibi görürsek , aşkın canına okumuş oluruz . Bugünkü aşksızlığımızın temelinde biraz da sosyal yalnızlığımız var . Sosyal medyada kaybolmuş aşklara ne demeliyim ?Fesbuka , tivitlere kurban giden sıradan aşklara mı yanalım ?Bakın şair gönlü ne diyor : Benden Mecnun’dan daha çok funun-u aşık-ı istidad var,/ Aşıkı sadık menem mecnunun sade adı var .” Fuzuli , aşkına bu kadar güvenirken , aslında sevgisinin rahmani çizgilerini anlatıyor .Allah için yaşadığı sevginin benzerinin , sadece kendisinde olduğunu belirtmekle , aşılamayan bir imana ve sevgi derecesine atıf yapmaktadır . Aşkın gururu da , biraz bu inanmışlık da değil midir ?Yoksa Mecnun’u küçümseme değil , onu sevgide aşma yeteneğine vurgu vardır .
Şeyh Galip ustanın aşk dolu dizeleriyle bitirelim :” Âşıkta keder neyler gam halk-ı cihanındır .” Aşık olanda tasa keder ne arar. Gam ancak sıradan insanlar içindir.Evet , seven gönülde gam ve tasa olmaz . O , dünyalık sevgilerde olur . Aşk dolu bahtiyar günleriniz olsun .Kalın , aşkınızla .
İsa Çolaker