Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / AŞKIN HALLERİ

AŞKIN HALLERİ

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

 

                  Edebiyatımızda aşkın halleri değişik şekillerde anlatılmıştır. Özellikle divan şiirinde bunu görebiliriz. Daha çok kavuşamayan ve çile çeken âşık modeli önemli bir yer tutar. Aşığın rakipleri ve sevgilinin onlara karşı tavrıyla, şairin tümüne karşı duruşu benim daima ilgimi çekmiştir. Değişik şairlerin ya da âşıkların rakiplerine karşı edalarına bir bakalım.

Yorumlarda kullanacağım şiirlerin ortak tarafı , âşıkların rakiplerine en hafifinden beddua etmeleridir. Niçin bedduayı seçtim? Bugün de âşıkların sevgililerinin bir başkası tarafından sevilmelerine tahammül edememeleri ve en azından sosyal medyada beddua etmeleridir . Yani rakibe beddua tarihsel bir olaydır. Bu güncel aşk olayını beyitler üzerinden görelim. Ne diyor şair Yahya:” Fürkat bıraktı araya şeytan gibi rakip / Vuslat zamanı gibi onun ömrü az ola” Erkek rakip(aşık) araya girip Yahya’yı sevgiliden ayırıyor. Yahya’da yana döne beddua ediyor.” Rakibin vuslat-kavuşma – gibi ömrü kısa olsun. Yani ozan düpedüz erkek rakibinin ölmesini ve sevgilinin kendisine yönelmesini istiyor. Ayrılığı araya sokan rakibin ölmesini istemek, ne değişik bir öngörü. Rakibin fitnesini de şeytan üzerinden anlamlandırıyor.

Âşık ve rakip ilişkisini bir başka ozanın dilinden dinleyelim. İçerik aynı , kullanılan dil ve mecaz farklı. Ozanımız Ruhi:” Kim ki kıldı reşkedip cananımı benden cüda / Sen anı ya Rabbi eyle tatlı canından cüda*” Ruhi, kıskanıp da beni sevgilimden ayıranı tatlı canından et , diye Allah’a yalvarıyor. Burada şairin bedduası daha sert ve anlaşılır. Çünkü, ona cüdayı –ayrılığı- uygun gören rakibin ölmesini istemesi doğal. Farklı dizelerle aynı rakibe saldırı. Ne değişik bir ifade güzelliği ama, sadece kelimelerin oyunu. Metni şiir yapan da , aynı anlam üzerindeki farklı kullanımlar değil midir ? Evet . İki farklı ve çağdaş olamayan şairden , iki değişik sevgili ve rakip tarifi .

Bir başka ozanımız, sevgiliyi çalan rakibe daha değişik çatmaktadır. Onun şifa bulmaz dertlere düşmesini ve oracıkta ölmesini istemektedir. Bakalım bu güzel beytin mısralarına:” Yarimi benden cüda kıldı cüdâm / Boğazından asıla idi yâ  gire idi yerlere.” Necati’nin bedduası daha nesnel ve şifa bulmaz bir duruma işaret ediyor. Rakibin vücudunda çıbanlar çıksın diye beddua edip, onun ayrıca idam edilip gömülmesini istiyor. Hayal unsurunun güzelliğine bakar mısınız? Çünkü rakip, sevgiliye olan isteğini boğazdan -diliyle- söyleyerek ifade ediyor. Dolayısıyla Necati onun, boğazından asılmasını anlamlı buluyor. Cüda kelimesiyle çok güzel oynuyor üstat. Bu ilenç halini farklı sözcüklerle vermeye devam edelim. Böylece divan şiirindeki ifade ve mana zenginliğini de görmüş oluruz.

ask

Şimdi de çok sevdiğim bir divan şairinin mısralarına göz atalım. Nesimî ne diyor bakalım? Bedduanın bir başka renk ve tonuna denk geliriz belki:” Nesimî’den  cüda yâri kılan Haktan cüda olsun / Ki yârinden cüda kılan bi-din ü imandır.” Ey Nesimî, rakip beni sevgilimden ayrı kıldığı için imanlı ve Müslüman olamaz. Allah(cc)onu imansız etsin. Divan şiirlerinin kelime dünyası tekrara dayanan bir yapıdadır. Cüda kelimesi yine bir numara sözcüktür. Fakat, farklı manalara savrulan bir söylem tarzına da yol açacak kelimelere  imkan tanımaya neden oluyor. İslamî edebiyat olan divan şiiri, aynı zaman da dünyevî bir mana alemine sahip olduğunu bu dizelerde ortaya koyuyor. Varsa yoksa ayrılık ya da cüda. Cüda kelimesinin farklı kullanımlarının bağlama neler kattığını değişik beyitlerde görmüş olduk .

Farklı beyitlerle ve aynı mana alemine vurgu yapan dizelerle bunu anlatmaya çalıştım. Bu günümüz şiiri için de geçerlidir. O da başka bir yazımızın konusu olsun ey okuyucu. Sıcacık beyitler ve aynı hayale çalan dileklerle sizi biraz eğlendirebildiysem ne mutlu. Edebiyatın bir amacı da eğlendirme değil mi? Sevgili, âşık, rakip, bizim için bugün dahi gerçek olan aşkın hallerinden biri değil mi? İşleyen bir edebiyat , hala bu simgeler ve mecazlar etrafında dönmüyor mu? Popüler diziler, hala bu temalarla , hop oturup hop kalkmıyor mu? Onun için aşkın her haline razı olma hali , yine var dostlar. Aşkın her haine razı olan bir insan gönlü oldukça , aşkın halleri konuşulmaya ve manaya dönüştürülmeye devam edecektir .

Aşksız bir hayat mümkün olmadığına göre , yaşasın rakipsiz aşk halleri diyerek ; yazımızın ruhuna uygun bir Nedim şiiriyle  bitirelim. Şair sevgiliyi “kafir “mecazıyla tasvir ederek, onun dinsiz imansızlığına… vurgu yapıyor. Tıpkı yukarıdaki ozanların rakibe söyledikleri gibi. Buyrun şiir ziyafetine : “ Tahammül mülkünü yıktın Hülagu Han mısın kafir / Aman dünyayı yaktın ateş-i suzan mısın kafir …/ Nedim-i zarı bir kafir esir etmiş işitmiştim  / Sen ol cellad-ı din ol düşmeni iman mısın kafir.” Sevgilisinin eziyetine dayanamayan şairin ruhu , yine makus soruyu sorar . Sen din dümanı kafir misin ey sevgili ? Aslında şair kendini karanlığa mahkum eden sevgilinin yorucu isteklerinden memnudur ama , şiir bu ya , vuslata giden yola takoz olmak meselesi . Her şey aşk ve kavuşamama meselesi . Yani aşk böyle tanımsız bir şeydir . Ancak yaşayan gönüller aşkı tanımlar değil mi?

*Dize alıntı: Hüseyin Cöntürk, Divan Şiiri Üzerine Denemeler, YKY

Kitap notu: Kitab-ı Aşk , İskender Pala, Roman, Kapı Yay.

İsa Çolaker

 

 

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*