Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / DEMİR ZAMANLARDA ŞİİR YAZMAK

DEMİR ZAMANLARDA ŞİİR YAZMAK

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

 

                Şiirin bir kavga aracı olduğunu hiç kimse iddia edemez . Olsa olsa zor zamanlarda yazılan şiirler  , kavganın ve verilen mücadelenin aracı haline gelebilirler . Dolayısıyla eskimeyen şiir dünyamızda bu  tür mücadele ve dönem şiirlerine de rastlayabiliriz . Kıyısından şiire bulaşanlar da , bu tarz şiirlerini kutsamadan savunurlar . Ben bu tarz şiirlere “kavga şiirleri” diyorum . Buradaki kavga kelimesinin durduğu yer  , şairin verdiği politik mücadelenin olduğu alanla sınırlıdır . Şairler , bu tarz şiirlerini ait olduğu camianın diliyle ve kalabalık yalnızlar için yazarlar . Çünkü bu şiirleri ötekiler de pek okumazlar. Nerde duruyorsanız onlar okur bu şiirleri ! Bazı şiirler de bu böyle olmayabilir . Tüm kesimler , o şiirleri kabullenebilir de ! Cumhuriyetin kuruluş yıllarında başlayarak , ideolojik zemini olan her şair , bu tarz şiirleri kaleme almış olabilir . Klasik şiir , bir koro intizamıyla yazıldığı ve zemini soyut olduğu için , böyle politik şiirlere rastlanmaz .

Demir zamanlarda yazılan politik şiirler deyince , aklıma önce Mehmet Akif Ersoy ve onun millî hasletlerle dolu , sorun çözücü şiirleri gelir . Belki de Akif , dava şiirlerinin Cumhuriyet şiirindeki ilk ismidir ! Onun içinde bulunduğu politik şartlar , onu dava adamı yapmıştır . Müslüman – Türk milletinin varlık davasıdır bu . Ne diyor Uyan şiirinde Akif : “Bunca zamandır uyudun kanmadın, / Çekmediğin çile kalmadı , uslanmadın.  / Çiğnediler yurdunu baştan başa. / Sen yine bir kerre kımıldanmadın.” Gerçekten de hala Batı karşısındaki ezik durumumuz devam ediyor mu , ne ? Batılı emperyallere karşı bizi uyaran Akif , devletin elimizden gideceği öngörüsünde bulunuyor . Onun milli mücadelede bizzat bulunduğunu da unutmayalım . Batının dolarlarıyla halkına saldıran tayfa utansın . Mesela ; bankalar , televizyonlar ! Yurdunu coniye ve yerli işbirlikçilerine çiğnetmeye çalışan yerli coniler için ne güzel ifadeler ! Banka reklamlarıyla halka saldıranlar aklıma düştü . El atına binen çabuk iner der atalarımız , conilerin atına binenleri uyarmak biz aydınların birinci görevidir .

Zor zamanlarda konuşmak , her aydının görevidir . Şairin şiiri böyle zamanlarda ölçülür biçilir . İyi şairin kumaşı da , böyle zamanlarda belli olur . Sözünün eri ve bilinciiyi bir şair , yaptığı sanatın ürünlerini de bilir . Osmanlıdan Cumhuriyete geçişteki ilk kuşak şairlerin içinde bulunan Necip Fazıl da, davasını ilk elden anlatmayı  seven bir adamdır . Surda Açılan Gedik şiirinde ozan , görevini yapmış bir mümin gibi emin olarak konuşur : “ Surda bir gedik açtık ; mukaddes mi mukaddes / Ey kahpe rüzgar , artık ne yandan esersen es .” Bir beyitte her şeyi anlatan şair kalbi . Seçili kelimelere bakınca ; zorlukların ve kazanımların ne olduğunu anlıyorsunuz . Tek parti faşizminin elden aldığı özgürlükleri, sanatı ve şiiriyle geri almaya çalışan bir inanmış adam profili . Gerçekten de alimlerin bile sustuğu bir dönemde ; hapisle birlikte elde edilen bireysel özgürlükler , Necip Fazıl ‘ ın fedakar duruşu ve vakarıyla olmuştur .

Abdurrahim Karakoç  , şair ve yazar olarak uzun soluklu bir mücadelenin adamıydı . On iki eylül şarlarında ve soğuk savaş koşullarında ülkenin komünizm belasına düşmemesi ve yürekli bir gençlik için ideal bir adamdı .  Şahsımın politik geçmişinde de epey yeri vardır . Zor şartların sahibi her ozan gibi , ne kadar değer gördü tartışılır . Fakat milletinin gözünde vatanperver ve bir o kadar da dirençli bir müslümandı . Şiirlerini fikrinin emrinde kullanan her şair gibi , dışarıdan bakıldığında sadece camiasının adamı gibi bir de görüntüsü vardı . Tüm bunlara rağmen , aşk ve istekle yazdığı dava şiirlerine sahip bir imanı da vardı . Sol entelektüeller onu bu açıdan sert bulurlardı ! Tamam mı şiirinin M.T.T.B salonlarında tiratla ve huşu içinde , koroyla okunuşu hala kuşlağımdadır : “ Unutma tez geçer zulmün ezası / Sabretmeyi bileceksin , tamam mı ? / Yiğit ar değil bahtın kazası / Hakka teslim olacaksın , tamam mı? “ Tamam mı nakaratını kitle söylerdi . Cevaben söylenen tamam kelimesi , yığınların eveti anlamına gelirdi ! Milliyetçi muhafazakar kesim bu sözlere ne kadar sadık kaldı, orası meçhul ! Neyse zor şiirlere ve yorumlara devam edelim .

İslamcı şairlerin en sosyal ve metafizik yazanlarından biri de , Sezai Karakoç ‘ tur . Şiirlerindeki siyasi terennümler , Mehmet Kaplan gibi eleştirmenler tarafından sola yakın bulunsa da , vicdanlı şairi ve şiirini severim . Sosyal vicdanı olmayan her şair , milletine yabancılaşmış ve lümpenleşmiştir . Onun için dava adamı ve doğunun beşinci çocuğu Sezai Karakoç son asrın en devrimci şairidir . Demir zamanları ısıtan şiirleriyle içimizi ferahlatan ozanın , aşağıdaki şiiri her sosyal kurumun kapısına vecize olarak asılmalıdır : “ Kaç aç varsa hepsi ben / Kaç hasta varsa hepsi ben / Kaç liman önlerinde dönen / İşsiz hamal hepsi ben “ Hastalarımızı , işsizlerimizi , açlarımızı bu kadar iyi anlatan şair var mı ? Digerkamlığa bakar mısınız ? Hepsinin yarasını kendinde hisseden bir ozan kalbi ve duyarlılığı , ne güzel ! Tam bir empati dizesi . Çatı şiirinde bunları söyleyen ozan ; Balkon , Batış , Masal şiirlerinde de buna yakın hislere tercüman olur .

Yazımızı diğer şairlerimize yakın bir duyarlılıkta olan bir şairle bitirelim . Başbakanın da sık sık şiirlerine atıf yaptığı gür bir yürek , Erdem Bayazıt . Evrensel bir içtenlikle şiirler yazan Bayazıt , bir çok şirinde politik meselelere gönderme yapar . Belki de şiirinin politik evrimi ve söyledikleri , siyasi İslam ‘ ın geldiği yerle ölçülebilir ! İktidarda olanların ona vefa borcu olduğunu düşünüyorum . Yıllar öncesinden halka şiirleriyle reçete sunan bir gönül adamıdır Erdem Bayazıt . Müslüman Türk anasına söyledikleri beni hep heyecanlandırmıştır . Kadınlara dair söyledikleri tam bir manifestodur : “ Kadınlar bilirim ülkeme ait / Yürekleri deniz  gibi geniş  , soluğu Afrika gibi sıcak / Göğüsleri Çukurova gibi münbit / Dağ gibi otururlar evlerinde / Limanlar gemileri nasıl beklerse / Öyle beklerler erkeklerini / Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi” Belki de bu şiirle kadınlarımız toplumsal rollerine daha sadık bir sürece girmişlerdir . Göğüsleri Çukurova gibi münbit kadınlar , bu toplumun nabzını tutmaya ve Asımlar yetiştirmeye adaydır . Yoksa kadının yenildiği bir dava hiç kazanılmamıştır . Çınar gibi olan kadınlarımız  , Anadolu ‘ nun çağdaş  Kara Fatması ve Nene Hatun ‘ u olamaya  adaydır .

Zor ve demir zamanlarda iyi şiirler yazanlara selam olsun . Kalın şiirle .

İsa Çolaker

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*