Her nerede tarih sesi duyarsam Özlediğim zaman düşer aklıma… Doğudan batıya akan kutlu sel At, kılıç ve kalkan düşer aklıma… Malazgirt göğsünde açılan kilit Şüphesiz Alpaslan düşer aklıma. Ana bildiğimiz şu ana mekân Burcu burcu vatan düşer aklıma… Ertuğrul Bey adlı devlet banisi Ceddim Gazi Osman düşer aklıma… Semaya ser çeken bir ulu çınar Fatih Mehmed Sultan düşer aklıma… Üç ... Devamını Oku »
DEVİR
“Flörtünün sayısı; en az on beş olmalı.. Kimisi hâlis züppe, kimisi keş olmalı… Altın kolyen, kürk manton, taksin beleş olmalı. Dışının görünüşü içinin aynasıdır; Açıl kızım utanma, bu devrin modasıdır. İç votkayı, şarabı; sokaklarda nâra at. Medeniyet sizlerle yükselmektedir kat kat(!) Çeşni ruha gıdadır, her gün bir yatakta yat… Dışının görünüşü içinin aynasıdır; Açıl kızım utanma, bu devrin modasıdır. Artist ... Devamını Oku »
DEĞERSİZLİĞİN ALFABESİ
Toplumlar da insanlar gibidir, bir kere dibi gördüler mi yukarı doğru çıkarlar. Biz de böyleyiz. Değersizlikte yarışıyoruz. Bizi ayakta tutacak değerleri bir bir ortadan kaldırıyoruz. Değersizliği de pazarlar hale geldik. Toplum nasıl değersiz hale getirilir, nasıl temel değerler yıkılır? Bu soruların ağır bir cevabı var. Yıktıklarımızı görürsek, inşa edeceklerimizi daha iyi anlarız. İnsan kaybettiklerini tez arayan bir varlık. Biz de ... Devamını Oku »
IŞIK DÜŞÜNCELER
İnsan, zor olandan kaçan bir varlık. Halbuki ışık, bazen zor olandadır. Kovaladığınız ya da ulaşmaya çalıştığınız gerçeklik, çoğunlukla ötekini anlamakla başlar. Diğerini anladığınız zaman, aslında kendinizi de kavramış olursunuz. İnsan, başkası üzerinden de hakikate ulaşabilir.Bunu gündelik hayatta da görebiliriz.Mesela, değerleri için yaşayan insan, bazı prensipleri evresinden alır.Kişiliğini de onlarla inşa eder.İnsan bütünü de buradan neşet eder.İnsan kendini böyle ... Devamını Oku »
O ANLAMADI
Lodostur, esince sert eser, dedim Üşürsen yüreğin buz keser, dedim Yabanla gezersen yâr küser dedim Dediklerim oldu, o anlamadı. Umuttur her eve tüten bacalar Çürük tekne sığ suda da bocalar Çileden çıkaran bu “acaba”lar Beni de tüketti, o anlamadı. Erinde-gecinde havuz boşalır Ortada kupkuru bir yalak kalır Sevgi azaldıkça göğsün daralır Dedim… dedim amma o anlamadı. Umut bağlanmaz ki ... Devamını Oku »
EĞRİ ÖĞÜT
İnkarcı gavatın gönlü kırılır; Hatadan, günahtan, suçtan söz etme Sana “Yobaz” diye damga vurulur Sokakta açılan kıçtan söz etme. Bozulsun töresi ilin, obanın; Bedenler tutsağı olsun modanın. Oğlu öfkelenir dümbük babanın, Omuza dökülen saçtan söz etme. Yeter, daha fazla söyletme beni; Boynuzu en iri, en çok medeni! Sonra her toplumdan kovarlar seni Babası belirsiz piçten söz etme. Bilinmez düşman ... Devamını Oku »
YOLCU YOLUNDA GEREK
Yol fikri edebi bir meseledir. Yoldaş, haldaş olmak bir tutumdur. Edebiyatçılar yol fikrine uzak insanlar olmamışlardır. Yol üzerine onlarca deyim, atasözümüz vardır. Yolsuz olmak, yolu izi kaybetmek, yoldan çıkmak gibi. Yol, düzen ve intizam gerektiren bir yapının adıdır. Kompozisyon da, biraz yolda olmayı gerektirir. Çünkü içinde düzen ve intizam barındırır. Yol fikri gitmeyi ve bulmayı da hatırlatır. Şair ... Devamını Oku »
HAZİRANDA GİDENLER
Her ölüm bir yaprak dökümüdür. Haziranların birinde kaybettiğimiz iki şair de, güzel insanlardı. Abdurrahim Karakoç ve Cahit Zarifoğlu’ndan bahsediyorum. Haziranların birinde kaybettiğimiz iki ayrı ustadan söz etmek istiyorum. İkisi de şiirin bir cephe ustasıydı. Milli ve dini damardan yazan iki ünlü ustadan konuşmak istiyorum. Duyarlılıkları dolayısıyla düşünce havzaları aynı olan şairlerimizin, imge ve hayal unsurları ayrıdır oysa. Zarifoğlu ... Devamını Oku »
TÜRKİYE’M
Ey nazlı sevgilim, ey cânım benim Güzeller güzeli vatanım benim Cümle değerlerim yatar sînende Sensin en mübârek mekânım benim. Tecelliye kaynak ilâhî emir Rızıklar, nimetler hep senden gelir Mukaddes mâbetler sende yükselir Yayılır bağrında ezanım benim. Çocukluk geçmişim dünde saklıdır Bu günüm, yarınım sende saklıdır Ki senin her şeyin bende saklıdır Ocağım, otağım, divânım benim. (Abdurrahim Karakoç) Devamını Oku »
TAKSİM
Bana Mevlâna’yı Yunus’u verin Mecnun’u, Leyla’yı size bıraktım. Kırk yıldır susuzum, bir tas su verin Irmağı, deryayı size bıraktım. Talipli değilim şöhrete, şana Makamı, rütbeyi yük etmem cana Dostluk, sevgi, şefkat yetişir bana Dövüşü kavgayı size bıraktım. Zaman yoktur ekip, biçip sürmeme Ham topraktan haram mahsul dermeme Bir tek gönül kâfi gelir girmeme Konağı, sarayı size bıraktım. Çokta değil, ... Devamını Oku »