Ömer Vural arkadaşım, Suyun Gördüğü adlı hikâye kitabını imzalı göndermiş. Var olsun. İmzalı kitapları ayrı bir yere koyarım. İmzalı kitapları satanları da anlamam. Mutat bir sınavdayım, Suyun Gördüğü hikayeleri okuyorum. Gerçekten başarılı ve akıcı metinler. Peş peşe seçilmiş hikayeler. Kitap bir solukta okunuyor. Su gibi akıp giden bir hikayeler örgüsü var. Ömer arkadaşımın sürükleyici bir anlatı dili var. Kuyumcu ... Devamını Oku »
HİKAYE GÜLDESTESİ
Halit Ziya Uşaklıgil (Fatma’nın Evi), Ahmet Hikmet Müftüoğlu (Alınız Menekşelerimi Veriniz Gülümü, Halide Edip Adıvar (Kabak Çekirdeği), Memduh Şevket Esendal (Ev Ona Yakıştı), Ömer Seyfettin (Forsa), Halikarnas Balıkçısı/Cevat Şakir K. (Neyzen), Refik Halit Karay (Gözyaşı), Reşat Nuri Güntekin (Kirazlar), Yakup Kadri Karaosmanoğlu (Zeynep Kadın), Peyami Safa (Anadolu’da Bir Gece), Ahmet Hamdi Tanpınar (Bir Yol), Necip Fazıl Kısakürek (Öğretmen Bey), Sâmiha ... Devamını Oku »
DELİ
Deli Yüksek bir mahkemenin başkanıyken ölmüştü. Pürüzsüz yaşamı bütün Fransa adliyesince sevgiyle anılan çok iyi bir başkandı. Avukatlar, genç üyeler, yargıçlar onun iki parlak ve derin gözle aydınlanan iri, beyaz ve zayıf yüzünü yerlere kadar eğilerek büyük bir saygıyla selamlarlardı. Ömrünü, haksızlığı kovalamak ve zayıfları korumakla geçirmişti. Hırsızlarla katillerin ondan amansız düşmanı yoktu. Çünkü ta ruhlarının içinde onların en gizli ... Devamını Oku »
ARABALAR BEŞ KURUŞA
Akşam, caddelerin kalabalık zamanında, köşe başına bir kadınla bir çocuk gelirdi. Siyah bir çarşafa bürünen kadın elleriyle çarşafını yüzüne kapatır, yalnız iki siyah göz, sokağın yarı aydınlığında, parıltısız, önüne bakardı. Çocuk yanında ayakta dururken o çömelir, küçük bir çuvaldan birtakım oyuncaklar çıkarırdı: Bunlar bir değneğin ucuna takılmış bir çift tahta tekerlekti. Tekerleklerin üzerinde, iki yuvarlak tahtanın arasına çivilenmiş dört çubuktan ... Devamını Oku »
AYRAN
Köyden istasyona giden yol, eriyen karlarla diz boyu çamurdu. İki mızrak boyu yükselen güneş, tarlaları hala örten karların üzerinde pırıltılarla ve göz kamaştırarak yanıyor, fakat yoldaki pis su birikintilerine vurunca donuk sarı bir renk alıp boğuluyordu. Kocaman ve altı çivili kunduralarını çıplak ayaklarına geçirmiş olan küçük Hasan, sağ koluna aldığı güğümü, ara sıra dinlenerek sürüklemeye çalışmaktaydı. Bazan sol elindeki çinko ... Devamını Oku »
HİKAYECİLER VE HİKAYELERİ
1.Sevim Burak: Ah Yarab, Yehova İdi Adı, Yanık Saraylar. 2.Leyla Erbil: Diktatör, İncik Boncuk. 3.Fürüzan: İkinci Yaz Şarkıları, Sevda Dolu Bir Yaz. 4.Sezai Karakoç: Geç Kalan Adamın Öyküsü, Kiralık Bir ... Devamını Oku »
HAZİNEDEKİ PASLI TENEKE
Bir yokmuş, iki yokmuş, üç yokmuş… Eski günlerde yeryüzünün bir ülkesinde hiçbişey yokmuş. Hiçbişeyi olmayan bir ülkenin bir padişahı varmış. Bu padişahın da bir hazinesi varmış. Bu hazinede o ulusun en değerli bir emaneti korunurmuş. Atalardan kalan bu emanetle o ulus övünürmüş. “Hiçbişeyimiz yoksa da, atalarımızdan bize böyle bir emanet kaldı” diye avunurlar, yoksunluklarını, yoksulluklarını unuturlarmış. Atalardan kalan emanet, bir ... Devamını Oku »
YOLDAN GEÇEN ÖYKÜ
Günlerden Pazar. Hava sıcak mı sıcak… Haziran’ın son günleri… Televizyon programlarında iş yok; sen hastanede nöbetçisin, üstelik bugün benim doğum günüm. “Yoldan geçen ilk öyküyü çevireceğim.” dedim kendi kendime. “Bakalım, ne çıkarsa şansıma!” Öyle yaptım. Geçen ilk öyküyü çevirdim; açtım sokak kapısını, girdi içeriye. “Nasılsın, adın ne senin? diye sordum. “Bir Yaz Gecesi ... Devamını Oku »