Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / EZANLARIN AYDINLIĞINDA

EZANLARIN AYDINLIĞINDA

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

 

                Bazı değerler eskimez. Ezan da bunlardan birisidir. Namaza çağırmayla sınırlı olmayan ezan, aslında bir cem olma hadisesidir. Bazıları rahatsız olsa da böyledir. Muhteva olarak namaza çağırma aracı olan metin, politik de bir bağlanma aracıdır. Kalbe, ruha, insana, tabiata çağrı olan ezan; insana koyulan bir kayıt metnidir de. Yani ezanla toparlanır, onunla hazırola geçersiniz. Buradan baktığınızda bir duruş araccı olan ezan, dayanışma ve toplanma risalesidir. Kulağı ezanda, bakışı bayrakta olan birisi bu toprakların değerini anlamış olur. Minareler de ezanın şahidesidir. Ezan, edebi metinlerde de baştacıdır. Bunu birçok edebi metinde görürüz.

Tevfik Fikret ezana kayıtsız kalamaz. Tevfik Fikret’in ezana nasıl baktığını anlamak için, bazı mısralarına göz atmak lazım. Genelde dine bigane birisi olarak bilinen Fikret, bakalım ezan konusunda neler söylemiş: “Allahü ekber… Allahü ekber…/Bir samt’i nâlân: Güya avalim/Pinhan ü peyda, nevvâr ü muzlim/Etmekte zikr-i Hallâk’ı dâim./Allahü ekber… Allahü ekber…”Mısralarında tekbir nidalarıyla seslenen şair, aslında dinin manevi gücüne tanıklık etmektedir. Mazlumların yanında bir din tasavvur eden şair, şiirini ezan cümleleriyle taçlandırır. Bu da doğru bir duruştur. Camide herkes eşitlenmez mi? Evet. Ezan da bir seslenme ve davet değil midir? Çağırdığımız din de eşitli dini değil mi?Allah da zalimlerin düşmanı olduğuna göre, mesele yok. Fikret ezana politik bir anlam bahşetmekte haklı olsa gerek.

Ezanları çok seven bir şairimiz de Mehmet Akif’tir. Ona Kuran şairi de diyoruz. Akif’in Safahat’ı bir Kuran mealidir de. İstiklal Marşı bir ezan şiiridir aynı zamanda. “Zaman geçmez ki yüz binlerce kalbin vecd-i sekrânı,/Zeminden yükselip, göklerde vahdetzâr-ı Yezdân’ı,/Ararken, dehşet-âkîn etmesin bir sayha vicdânı./Ne lâhûtî sadâ «Allâhu ekber! » sarsıyor cânı…/Bu bir gülbank-i Hak’tır, çok mudur inletse ekvânı?” Ezanı birleştirici bir unsur olarak gören şair sözü doğrudur. Ezan ayrışma değil, tevhit aracıdır. Ezanı, gülbank-i Hak olarak gören şair, onu bir dini metinden öte konumlandırır. Yani ezan, milli bir anlaşma aracıdır da. Ezanın bir vahdet aracı olduğu da doğrudur. Ezana saldıranlar, aslında birliğimize savaş açanlardır. Bunu böyle bilmeliyiz. Ezanın toparlayıcı bir tarafı olduğunu unutmazsak, değerlerimizin de esaslarını kavramış oluruz. Ona göre ezan, vicdanımızın da iç sesidir.

Ezanın ne kadar önemli bir değerimiz olduğunu anlatan bir şairimiz de, üstat Yahya Kemal Beyatlı’dır. Ona göre ezan, bir bütünleşme ve birleşme olayıdır.”Gök nûra garkolur nice yüzbin minareden/Şehbâl açınca Rûh-u Revan-ı Muhammedî/Ervah cümleten görür Allah-ü Ekber’i /Akseyleyince arşa Lisan-ı Muhammedî” diyen şair; ezanın binlerce minareden okunmasına bayılır. Gerçekten de vatan sahipliğinin işareti olan bu durum, aslında istiklalin de işaretidir. Ezanı sade bir lisan değil, Hz.Peygamber’in çağrısı gören şair gerçeği var. Caminin ne kadar kapsayıcılığı varsa, ezanın da o kadar, biraradalık bir yönü var. Ezansız bir cami, ne kadar toparlayıcı olur? Bunu Avrupa’daki ezansız camilerin sessizliğinde görebilirsiniz. İnsan ruhuna seslenen ezan, bazen de tebliğ aracıdır. İyi okunan bir ezanla, ervaha seslenmek mümkündür. Böyle Müslüman tanıklıklar vardır.

Ezan üzerine yazan bir şairimiz de, Sezai Karakoç’tur. İliğine kadar Müslüman bir şair olan üstat, ezanın senkronize olmuş haline aşıktır. Tıpkı Akif gibi, ezanın ilkelerini yazmış bir Karakoç vardır. Ona göre ezan, zamanın dehlizlerinden Hızır’la birlikte gelir.  Hızır’ın sesi olur. Hızır’la yolculuğa çıkan şair, onun ağzından bize aktarır:”Ey insan prizmaları/Sizden uzak değilim/İlyas benim kızılötem/Ben sizin morötenizim/Ben en çok horozlarla gezenim/Geceleri namazım/Sabahları ezanım.” Modern şiirin imkanlarıyla ezan bu kadar güzel anlatılır. Sana Hızırlar yetişsin usta, iyi ki varsın. Ezana bu kadar mı kurtarıcı ve tebliğci bir vasıf verilir? Sabah ezanının güzelliği ya da uyarıcılığı, böyle güzel mi anlatılır? Kızılötesine giden ezan sesi nedir? Hepsi metaforik bir dil.

Ezan zamana sığmadığı gibi mekana da sığmaz. Ezan sesleri minarelerden yükseldikçe gökler nura gark olur. Artık o Hz. Muhammed (sav)’in lisanı olmuştur:” “Alnımız secdede bulsun bizi her lahza Ezan/Ve hazin ömrümüzün her günü olsun Ramazan”..”Zikrimiz Arş’-ı geçip fecre kadar yükselsin/Mâveralardan ümîd ettiğimiz ses gelsin” diyen Faruk Nafiz Çamlıbel, ezanın kuvvetli sadasına vurgu yapmaktadır. Gerçekten de böyledir, ezan sadece bir şiir değildir. O, yurt yaptığımız toprakların bayrağı, kitabesidir. Ona düşman olan, çan sesine razı olmuş olur. Ezanın susması, bayrağın düşmesidir ya da bayrağın inmesi, ezanın susturulmasıdır.

“Ölürken aynı ahenk, sala sesinden sızan:/Kulağıma doğduğum günde okunan” mısralarıyla bize seslenen N.Fazıl Kısakürek: Arap şairin dediği gibi kişinin ezanı doğar doğmaz okunmuş, namazı ise ölümüne kadar ertelenmiştir. Bu da demek oluyor ki; insan ömrü, müezzinin ezan okumasıyla, imamın namaza durması arasındaki zaman kadar kısacıktır. Ancak, “Bir ağaç altında gölgelenecek kadar” vaktimiz vardır. Bunun için şairimiz her lahza kulağımızı ezana çevirmemizi öğütlemektedir. Ezanın içselleştirilmiş hali, bizi her daim “müslüman saati” rikkatiyle tutacaktır. Ezana ayarlanmış bir vücut saatiniz olması dileğiyle.

İSA ÇOLAKER

 

 

 

 

 

 

 

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*