Futbolun sadece futbol olmadığını batılı düşünürler epey zamandır söylerler . Doğrudur da . Futbolun seyircisinin özel ve kendine mahsus bir tiyatral yapısını sağır sultan bile bilir oldu . Gezi olaylarıyla beraber bunun böyle olduğu iyice su yüzüne çıktı . Bir futbol seyircisi var ve oldukça lümpen sokak diliyle hareket ediyor . Rahmetli Kurthan Fişek : Fenerbahçe seyircisi burjuva , Galatasaray aristokrasi , Beşiktaş proleter argümanları kullanır derken , hep bu kibirli ve özensiz dile vurgu yapardı .! Sistemin sahipleri de bu politik tekebbür kokan dile, kitle psikolojisi gereği pek ses çıkarmazsa , olaylar gelir buralara dayanır. Taksim gezi zekasıyla ortaya çıkan sokağı sporla yönetme operasyonu , bugün statlara dadanmış vaziyettedir . Beşiktaş – Galatasaray derbisi de ilk ve son olmayacak hadiselerin başlangıcıdır.
Sporu politize edenlerin tarihselliği faşist Salazar dönemine kadar gider . Salazar ‘ ın “üç f “ diye simgeselleştirdiği olayın esası kitleleri uyuşturma ve çatışma kültürüyle yönetmedir . Fado , Fiesta , Futbol bu formülün esasıdır . Fado Portekiz müziğini , Fiesta festivalleri temsil ederken , futbol ideolojik olanla perçinlenir hale gelmiştir . Çarşı gurubu ağaç bahanesiyle iktidar devirmenin aracı haline gelince , statlarda “tekbir” sesi duyulur hale gelmiştir . Futbolun uyuşturucu aracı olması ve lümpen sokak kültürüne dönüşmesi tam da budur . Tekbire karşı çıkan spor faşistleri , çarşı her şeye karşı ve taksime selam direnişe devam öpücüklerine ses çıkarmamışlardır ! Şimdi de utanmadan , Konya maçındaki Rabia selamına eleştiri getiriyorlar ! Bu ne yaman çelişkidir . Çarşının yaptığı solculuksa , başkalarının ki ne oluyor ?
Sporun eğlence ve dinlenme ayağını unutup , statlardan solculuk ya da sağcılık çıkarmaya çalışırsanız durumunuz Franco faşizminden farklı olmaz . Statlarda Başbakan yuhalayanlar , takımlarının şikeci başkanlarını yuhalayabildiler mi ? Şikeci başkanları ziyaret edip , tebrik eden muhalafet liderlerinin yaşadığı bir toplumdayız . Köleleştirme ve uyutma aracı haine gelen spor sahaları ; doping , şike , yolsuzluk aracı haline gelen uyuşturucu ve alkol mekanlarına dönüşmüş bir haldedir . Buradan politika ve yaşamsal karalar çıkar mı ? Olsa olsa lümpen çatışmaları ve kaotik ortam çıkar . Buralardan devrim kotarmaya çalışanların kafadan sıkıntısı vardır ! Tüm fadocu , fiestacı , futbolist gurupları Taksimde görünce , buradan bir şey çıkmaz diye söylemiştim . Yanılmadım . Gerçek stat kültürü bunlara kapalı olmalı .
Kendilerini eğlenceci , dizici (fado) , festivalci (fiesta), futbolsever olarak tanımlayanların gezi zekaları ülkeye kaosa sokacak noktaya gelmiştir . Olimpiyat gibi milli bir olayı da , bu gezi zekalıların yüzünden kaçırdık . Ekipte kimler olduğuna bir bakarsanız dediğimi anlarsınız : Mehmet Ali Alabora , Gülben Ergen , Müjdat Gezen , Okan Bayülgen vb. Nobel ödüllü arkadaşlar mı bunlar ? Ne katmışlar ülke sanatına , neler yazmışlar ? Şarkıcı ve avantür tiplerin politik kafası bu kadar olur . Bu hedonist ya da eğlenceci gurupların sokak ve stat nöbetlerinden baskı ve mobing dışında bir şey çıkmaz . Aklı başında sanatçılar bu deli gömleğini giymeye yanaşmadılar zaten . Orhan Gencebay , Kadir İnanır , Mahzun Kırmızıgül, Ahmet Özhan gibi . Aklı selim galip gelmeseydi , sokakların darbe çıkarması da mukadderdi . Tıpkı on iki eylül faşizmi gibi , nur topu bir darbemiz olurdu ! Beşiktaş – Galatasaray derbisi bu faşizmin devamıdır .
Futbolu , kültürü ve eğlencesiyle düşünürsek daha iyi yaparız . Üç f kuralına yenik düşmemek için , statlara derhal polis güvenliği geri gelmelidir . Yöneticiler politik önderler gibi olmaya ve toplumun sinir uçlarıyla oynamaya başladılar ! Bu tehlikeli bir gidiştir . Bursa – Diyarbakır maçındaki ötekileştirici olayları ve sosyal faşizmin ayak seslerini unutmayalım . Bizim stat seyircilerimizin eğitim seviyesi de oldukça düşük ve sosyal katmanları varoş olan guruplardır . Bunlar da çatışmaya ve öldürmeye yatkın topluluklar üretirler ! Tıpkı derin cinayetlerin tinercilere havale edilmesi gibi , futbol seyircisi de kitlesel saldırılara yatkın hale gelmiştir ! İktidar , polis gücünü statlara yerleştirmelidir . Muhalefet de statların içinden medet ummamalıdır . Sandık orada duruyor . Altı ay sonra seçim var . Sandıktan stat değil , sessiz yığınlar galip çıkar . Bağıran kalabalıklardan bir şey çıkmaz . Çıksa çıksa “üç f “ nin lümpenliği çıkar . Stattan çıkınca da her şey unutulur !
Spor teşkilatı yasası revize edilerek , sporun kendi doğal mecrasına akışına dikkat etmeliyiz . Yoksa doping , şike , çatışma sarmalı futbolumuzu ve diğer salon sporlarımızı teslim alır . Dünyadaki imajımıza ve talip olduğumuz uluslararası çalışmalar zarar vermeye devam eder . İşin ilginç tarafı sporumuza zarar veren spor çeteleri , yerli bir kafaya sahip olmadığı için , kaçırdığımız her organizasyona sevinecek kadar şuursuz bir kafa yapısına ve ezik bir düşünceye sahipler . Olimpiyatların alınamamasına sevinen bir T.C. vatandaşı olabilir mi, evet , sevinen T.C. ciler gördüm !Tam bir aşağılık kompleksi ve ezik yurttaşlık hali . Oysa ben yapılan her milli etkinlikten keyif alan bir kafa yapısına sahibim . Sizin de öyle olduğunuzu düşünüyorum . Kalın centilmence , ey okurlar .
Günün kitabı : Harflerin Aşkı , Deneme , Senem Gezeroğlu , İz Yay .
İsa Çolaker