Sultan Bayezit Camii müştemilatındaki çayhanedeyiz . Şu , içinde para işlemeyen , sadece bağışlarla ayakta duran nostaljik düzenekli nezih yerdeyiz . Amasya Belediye başkan yardımcısı sevgili Osman Akbaş ‘ ın başını çektiği bir meşk gecesindeyiz . Yılbaşı gecesinde ve Mekke ‘nin fethinin birlikte anıldığı bir gecede , dostlarla ve musiki sever bir gurupla berberiz . Sevgili Osman Akbaş ‘ ın daveti ve bir serbest konuşma için bir aradayız . Seçtiğim konu ; sosyal , kültürel ve politik İslam ‘ın meseleleridir . Buradan hareketle Akif ‘ in birleştirici politik İslam anlayışını sorgulayacağız . Bunun günümüze olan yansımasını değerlendireceğiz .
Politik tartışmaları anlamamıza yardım edecek kısa ve anlamlı bir konuşamadan sonra , ülkenin mütedeyyin insanlarının ne yapması gerektiğini anlattım .Sosyal , politik ve kültürel İslam ‘ ın alanlarını belirterek ; hiçbirinin diğerinin alternatifi olmadığına vurgu yaptım .Her alan , diğerine göre özel ve sınırlı olacak , diğer İslam alanlarına müdahale etmeyecek diyerek sürdürdüm . Bugünkü kaotik ortamın bu kesişme ve müdahaleden kaynaklandığını belirterek , tartışmanın politik İslam ‘ ın başarısıyla süreceğini anlattım . Sorulara verdiğim cevaplarla sürdürdüğüm konuşmamı , musiki faslı için kısa kesmek durumunda kaldım .Sessiz , teorik , güncel bir retorikle yaptığım konuşmayı dinleyen dostların ilgisine teşekkür ediyorum .
Dinleyiciler arasında akademisyenler , üniversite öğrencileri , memur arkadaşlar , esnaf ve değişik toplum kesimlerinden insanlar vardı . Toplantının ara bir anında Belediye Başkanı Cafer Özdemir , yardımcısı Cengiz Erdem de icabet ettiler . Güzel bir çay eşliğinde yaptığım konuşmayı bir kardeşimiz de fotoğrafladı .Yani meşkin ve sohbetin tarihi resmini de çektik .İçinde konuşmaktan ve oturmaktan keyif aldığım görsel bir tarihi mekanda yapılan bu etkinliğin on beş gün de bir tekrarlandığını da öğrenmiş oldum . Meşk davetinin de bir kere yapılması ayrı bir not olarak aklımda kaldı .
Gecenin konuşmasını yaptıktan sonra , sohbetin musiki kısmına geçtik .Benim için de çok özel olan bu bölümde tam bir musiki şöleni yapıldı . Solo ve koro olarak yapılan organize müzikte çok güzel parça ve ritme şahit olduk . Koroda kimler yoktu ki : Sevgili Osman Akbaş , Ahmet Töngüş , Muammer Palamut , Recep Çıtır , Aslan Usta , H . İbrahim Tokmak , Ahmet Kargı , Kadir Çakır . Bendir , yaylı tanbur , kanun eşliğinde çalınan onlarca güzel parça . Saba , Hüseyni , Hicaz makamında okunan ilahiler , çekilen salavatlar ve okunan aşırla süren meşk tam bir içkin hâle denk geliyordu . Dinleyici arkadaşların Allah Allah naraları ve hu hu hu ‘larına karışan ruh güzelliği alkışlarla taçlandırıldı .
Meşk içinde çalınan parçalar da tam insani demlenmeye uygun metinlerdi . Seçen arkadaşları da ayrıca kutlarım . Hicaz İlahi ‘ Mevlâm Sana Ersem Diye ‘ , Hicaz ‘ Canı Dilden’ , Hicaz İlahi ‘Nice Bir Uyursun Uyanmaz Mı ?’ , Hicaz İlahi ‘Seyrettim Muhammedi’ , Rast İlahi ‘ Erler Demine Destur Aldım ‘ vb. Seçili metinlerin hepsi solo yada koro güzel seslendirilen metinler oldular . Ruh eğitimini ve insan yetiştirme düzenimizi yenilemek için , böyle müşavere ortamlarına ihtiyaç vardır . Amasya ‘nın bu musikişinas tarafını ayrıca seviyorum . Klasik musikimizin ve dini musikimizin güzel örneklerini dinlemek ayrı bir keyif verdi . Bir seneyi böyle devretmek ayrı bir güzellik oldu .
Meşk gecesinde seçilen ve okunulan metinlerden bahsetmezsek olmaz . Uzun bir aradan sonra , canlı dinlediğim ilahi ve salavatlar beni iç yolculuğa çıkarmadı desem yalan olur .İşte bir hicaz ilahi ve başlığa çektiğim ontolojik dizeler : ” Nice bir uyursun uyanmaz mısın ? / Göçtü kervan kaldı dağlar başında / Çağrışır dellallar inanmaz mısın ? / Göçtü kervan kaldık dağ başında .” Yunus Emre ‘ nin bu güzel ilahisini dinlemek ayrı bir güzellikti . Ben de geçen seneye ve yıllarımıza soruyorum . Yıllar su gibi geçti , niye uyanamazsın ? Göçen kervan senin kaybettiğin yaşam ve anların toplamıdır . İlahi beni bunları düşünmeye de sevk etti .
Manevi bir ortamda ve gayet özel bir dinginlikte süren gece , salavatlara koro katkısı yapan dinleyici dostların gür sesleri eşliğinde ve gayet yüksek perdeden namelerle sürdü . Yaklaşık on beşe yakın güfte ya da beste okunarak devam eden gece , göğe yükselen aşır ve dualarla sonlandı . Gecenin hitamında kulaklarımda kalan Ali Ulvi Kurucu Hoca ‘ nın güfte dizelerden birisiyle bitireyim . Bestesini Hafız Zeki ‘ nin yaptığı dizleri ne zaman duysam içim ürperir , bir demhan olurum :” Derdinle ağlar inlerim / Arşa çıkar inlerim / Bülbül şakır ben dinlerim / Aşka düşen pervaneyim” Bir koca yılı böyle gönderirken , yeni yıla muhasebe ve müşavereyle merhaba dedik . Kalın dua ve sevgiyle .
İsa Çolaker