Eskiler, kaybettiklerine hükümsüzdür derdi.Bir nevi kaybolmuş muamelesi çekerlerdi . İnsanın da kendine rağmen kaybettikleri vardır . Belki de kazandıkları ?Nurettin Topçu usta ; üç hakimin hükmünde hata aranmaz veya insanın üç şeye hükmü geçmez derdi : Kalbine , kadere , ölüme . Ne kadar doğru bir tespit .İnsanını kısa ömrü , hükmedemediği üç şeyi anlamakla geçmiyor mu ? Evet .Hükümsüzdür dediğim de , aradığımız ama , bir o kadar da bulamadığımız ya da bulduğumuzu zannettiğimiz anlayışlardır . Hükmümüzün geçmediği ama , aramakla geçirdiğimiz üçlü benim de çok kafa yorduğum şeylerdir. Ölümü seçemeyiz ama ,ararız . Aşkı seçeriz ama , bulamayabiliriz .Kaderi kurcalamayız ama , onu yaşamaktan da geri kalmayız .
İnsanların hükmünün geçmediği ilk değerden başlayalım . İnsan kalbine hüküm geçiremez . Aşık olan kişi , niçin aşık olduğunu izah edemez .Seçtiğimiz aşk , açıklayabildiğimiz aşk olmayabilir ! Aşkın bir tarafı da seçilemeyebilir olmasıdır .Aşk ,seçilebildiği kadar anlamlıdır ama, aşkın hükümsüz olanı da , seçilemeyenidir .Yani kalbinize düşen sizin aşkınız olmayabilir .Aşkın tekil olması böyle bir durumun adıdır .Aşkî’nin dizeleri , seçilemeyen hükümsüz aşkın şahididir :” Terk-i aşk etmez eger ölürse Aşkî derd ile / Güçdür ayrılmak kişi bir nesneye mu’tâd iken”Bir kişi bir nesneye tiryaki olmuşsa onu bırakması güç olur. Aşkî dertten ölse de aşkı terk etmez.İnsan kaybettiğini arar , aşkı da hükümsüz kılan , bu arayıştır .Yani aşkımızı tanımlayamasak da , onu aramaktan geri duramayız . İnsanın hükmünün geçmediği bir aşka da kul , köle olamaya var mıyız?
Yenik düştüğümüz , bazen de kabullenmekte zorlandığımız bir gerçek de ölümdür .Ölüm kelimesi , hükümsüzlüğe en iyi uyan sözcüktür . Ölüm , aslında bir arayışın adıdır . Kendini arayan insan , ölümü de keşfedecektir . Doğumunu u seçemeyen insan , ölümünü de seçemeyecektir . Bu da tabiidir. Modern insan , ölümüne itirazî şerh koyarken ; niçin ölümüne karşı koyar bilmem? Oysa ölüm de hükmümüz dışındadır . Hükümsüzlerden olan ölümü sahici kılan da , bu , bilinemezliği değil mi ? Ölümü fazla kurcalamayın diyen Resul , bizi hüküm alanımıza davet etmez mi ?Evet .” Sanma kim bu fânì mülküñ var bekâsı kimseye / Gûş-ı cân ol yok yire bu ömri gel kılma tebâb” Sanma ki bu fani dünya kimseye kalacaktır. Can kulağıyla dinle, gel ömrünü boş yere ziyan etme diyen Sutûrî , ne kadar güzel bir fanilik tanımı yapar .İnsan ne kadar faniyse , o kadar da ölümlüdür .Faniliğimiz , hüküm ferma olmadığımızın kanıtıdır .
Hüküm alanımızın dışında kalan diğer bir durum da , kaderimizdir . Yazgısını da seçemeyen insan , aslında ne kadar da yalnızıdır .İlahi alanın dışındaki , cüzi yapıp etmelerimiz kaderimizidir . Bunu biliriz de , şükrederiz .Kader , aslında tanımlı ve sınırlı bir alanın adıdır . Onun için çok sıçramaya ve fıtrata ters işlere girmeye gerek yok .Yaşamın kendisi de biraz kaderdir .Allahın kullarına verdiği kullanım alanlarını yozlaştırmaya ger yoktur .Fıtratı kaderi olan insan , haddini bilecek ve yaşama anlam katacaktır .Kamil insan , kaderi ve kazayı iyi ayırt eden insandır :” Kâmil oldur her ne bilse itse ilmile amel / Bî-amel olmaz müfîd ezber okursa dört kitâb” Kamil odur ki her ne bilse ilim ile amel eder, bildiğiyle amel etmeyene, dört kitabı ezbere de bilse, bildiği fayda etmez diyen şair sözü , ne anlamlıdır .İlmiyle amel eden insan , kaderin kalın çizgilerini ve tevekküle çıkan yolları bilen adamdır . İnsan biraz da kaderini yaşar .
Hüküm alanlarımızı konuşurken,hükümdar olduğumuz değerleri de ıskalamayalım.Hükmünün geçmediği alanları iyi bilen insan , hükümdar olduğu alanlara doğru iyi bir yelken açar . Hükümdar olduklarımız da , en az hükümsüz olduklarımız kadar değerli ve özeldir .Sevgimiz , ahlakımız , imanımız, insanlığımız vs . tümden hükümdar olduğumuz alanlarımızıdır .Külli irade sahibinin , bizi yetkili kıldığı fıtrat alanlarını iyi dolduralım .Kayıtsız kaldığımız her hükümdar değer , bizi işlevsiz ve amaçsız kılar . “Leb zikirde ammâ ki gönül fikr-i cihanda / Kaldı arada sübha-i mercan mütereddid “Bizim dudaklanmız zikr-i Hak’la meşgul iken, fikrimiz dünya işleriyle alakalı bulunursa, eldeki mercan tesbih de tereddütte kalır.” diyen Nabi , fikrimizle zikrimizin aynı olmasını isterken, tam da tutarlı bir adem olmamızı istemektedir . Modern insanı hükümdar yapacak değer , tabiattaki tutarlılığı ve sadeliği olacaktır .Dünya ve fikir arasında sıkışmış bir insanın dünyası olabilir ama , ahireti nasıl olur bilemem ? Hükümdar olduğumuz değerlerin bizi alemin kralı yapacağını da bilelim . Yoksa sadece para ve onun gücü tek başına mana ifade etmez .
isa çolaker