Ustayı , vefatının elli ikinci yıldönümünde rahmetle anıyorum . Okumalarım arasında en çok yer tutan ve yerli bir adamı konuşmak ve yazmak bana ayrı bir keyif veriyor . Üniversite hocalarımın niye onu fazla konuştuklarını şimdi daha iyi anlıyorum . Bu huzursuz adam , okurlarını da huzursuz edecek derece de tasvir ustasıydı . Şiirden denemeye , hikayeden romana çeşitli alanlarda esere vermiş bir adamdı o . Ülkesinden fazla , dışarılarda okunduğunu şimdi duyuyoruz ! Anlaşılamayan değerlerin kaderi budur . Onun eserlerinin tadına varmak için bir altyapı gerekir . Belki de anlayamayan öğrencilerim , bu altyapıdan yoksun . Onu anlamak ve kavramak için , çok okumak ve savunduklarını iyi özümsemek gerekir .
Ahmet Hamdi Tanpınar ‘ın ilk önce nesirleriyle tanıştım . On dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı , Beş Şehir , Huzur , Mahur Beste vs. Nesirleri onu tanımanın ilk adımıdır . Beş Şehir ‘ i ve Huzur ‘ u okuyan sağcı ; şiirleri ve politik yaşamını gören de solcu sanır ! Oysa o , her insanın kendisini bulduğu yerli bir adamdı . İstanbul ‘ da doğmasına , tahsili orada yapmasına ve akademisyenliğine rağmen , Bursa ‘ yı çok sevmişti . Benim de Amasya ‘ yı sevmem gibi . İnsan yaşadığı şehre benzermiş der Cemal Süreya ama o , Osmanlı Bursa ‘ sına daha çok değer vermiştir . Burs eşittir Tanpınar diyebiliriz ! Tıpkı Niyazi Mısri üstat gibi Bursa ‘yı velî derecesinde anlamlandıran bir düşünceye sahiptir . Yahya Kemal ‘in İstanbul şairi olmasıyla , Tanpınar ‘ ın Bursa şairi olması aynı şeylerdir . Şehre anlam verenlere selam olsun .
Tanpınar düşüncelerindeki intizamı yaşamında gösterememiş bir kişiliktir . Özel yaşamındaki sıkıntılardan , evlenmemeden , hastalılardan olsa gerek , şiirlerinde ve nesirlerinde bir mustariplik vardır . Özellikle şiirinde daha belirgin görülür . Zamana ,mekana , değerlere ,sevgiye , aşka dair söyledikleri her zaman olay olmuş bir şahsiyettir . Beni ona yaklaştıran tarafı da bu savrukluğudur . Ben maruz müşahidim diyen Tanpınar , maruz kaldıklarını iyi anlatan bir adamdır . Okuyamıyorum , zorlanıyorum diyen her öğrencime , yeniden ve yine dene diyorum . Çünkü çok filozofik bir adam . Mekanla ve şehirle kurduğu ilişkiyi en anlattığı eser olan Beş Şehir tam bir şehir manifestosu gibidir . Ondan sonra kaleme alınan ; yedinci şehir , altıncı şehir gibi kitaplar , onun kitabının benzeri eserler olarak durur . Musiki ,tarih , şehir sevgimi ondan aldım desem yeridir . Günlükleri de tam bir felsefe kitabı gibidir . İnsanı yorar ama , aynı zaman da kelime kuyumsu da yapar .
Ahmet Tanpınar ‘ ın şiir dünyası , hocası Yahya Kemal ‘ in etkisi altındır . Yahya Kemal şiirlerini tarih , vatan , musiki , milliyet kavramları üstüne oturturken , sanki öğrencisi Tanpınar ‘ın şiir dünyasını da kurmuş gibi olur . Onun şiirlerinde de aynı unsurlar ve yapı dikkat çeker . Bursa ‘da Zaman şiiri onun en kült metinlerinden biridir : Bursa’da bir eski cami avlusu,/ Küçük şadırvanda şakırdıyan su; / Orhan zamanından kalma bir duvar…/ Onunla bir yaşta ihtiyar çınar / Eliyor dört yana sakin bir günü. / Bir rüyadan arta kalmanın hüznü / İçinde gülüyor bana derinden. / Yüzlerce çeşmenin serinliğinden / Ovanın yeşili göğün mavisi /Ve mimarîlerin en ilâhisi.”Görmediğim Bursa ‘yı bu şiirle özlüyorum desem yeridir .Bir şehrin mazi ve şimdi ilişkisi bu kadar güzel anlatılır . Şadırvan , cami , duvar , rüya üçgeninde dönen bir mazi anlatımı . Anlar ve yaşantılarla zenginleştirilen şehir algısı .
Ahmet Hamdi Tanpınar ‘ ın şiir dünyasını en iyi anlatan temalar , hiç evlenmemesine rağmen , aşk ve sevgi üzerinedir . Belki de hayatında uzanamadığı şeyleri iyi anlamış bir kişilikti . Kaliteli ve paralı bir yaşamı olmamasına rağmen , düzenli bir düşünce dünyası ve hayal değerleri olmuştur . Bunu yazdığı şiirlerin de bile görebiliriz : “İçme, ilk yudumda zehirler seni / Bahtın kadehime döktüğü şarap. / Her akşam koynunda uyutur beni, /Her sabah alnımdan öper ızdırap.” Sen ve Ben şiirinden aldığım parça ,ne güzel mecazlar barındırır . İçme emir kipiyle , bahtına dökülen acıyı ne güzel kabullenir usta . Sanki ıstırabın şiirini yazar Tanpınar . Sevgilinin koynunda ve ıstırapla uyumak bir başka olsa gerek . Şiirlerinde yakaladığı bu melankoli beni hep heyecanlandırmış ve onu biraz daha sevmişimdir .
O , aynı zaman da anın ve içinde yaşanılan zamanın adamıydı . Elli iki sene önce ebedi aleme göç eden sanatçıyı andığım bu yazıyı ,mezar taşındaki bir an şiiriyle bitireyim : ” Ne içindeyim zamanın / Ne de büsbütün dışında .” Zamanı heple hiç arasında ve iyi kavramış bir düşünce adamını rahmet ve şükranla narken , onu okumaya ve anlamaya çalışalım derim . O ve eserleri , bu topraklarda yaşayan herkese bir şeyler vaat ediyor . Nur içinde yat büyük usta .
İsa Çolaker