Amasya’nın şair ve hikayecilerini konuşmayalı , epey oldu . Şehrin havasını soluyup da , kültür ürünleri meydana getiren sanatçı dostlarımız var . Bunların ürettikleri de, bizi ve şehri ilgilendirmiyor değil . Şair ve öykücü arkadaşların eserlerini konuşmak için de , çok güzel , verimli bir ramazan geçirdik .Sanatçı dostların bana ulaştırdıkları eserleri ışığında , konuşacaklarımız arasında sevgili Mehmet Sarı hikayesi , Filiz Altıok Durak şiirleri var . Ayrıca engelli arkadaşlarımızın ürettikleri mini bir antoloji de var .
İki çift sözü olanın yazması gerektiğini düşünen birisi olarak , önce Mehmet Sarı ve hikayeleriyle başlayalım . Sevgili Mehmet Sarı arkadaşım , halen Amasya Lisesinde edebiyat öğretmeni olarak çalışmaktadır . Şiir ve hikaye yazmaya devam eden sanatçımız , beni öyküleriyle heyecanlandırdı .Amasyalı bir kültür insanın hikaye üretmesi ayrıcalıktır . İstanbul temalı bir hikaye yarışmasına katılan Mehmet Sarı ; Ümraniye Belediyesinin düzenlediği yarışmada mansiyon ödülü almıştır .Geleneksel hikaye yarışmasına , Perukar Çıkmazı adlı tarihi ve fantastik bir İstanbul öyküsüyle katılan Mehmet Sarı iyi bir iş çıkarmış ve ödül almıştır .
Perukar Çıkmazı , tipik bir Ömer Seyfettin hikayesi gibi durur . Uzun hikayeyi okuduğunuz zaman , ne dediğimi anlarsınız . Kahramanlarının ismi ve mekanları itibarıyla , tam bir Osmanlı olay örgüsü ve mekanlarıyla karşı karşıya olduğunuzu anlarsınız .Arif Efendi , Abdurrahman Ağa ,Bedros Efendi vs. gibi renkli kahraman tipleri öyküye ayrı bir sürükleyicilik katar .Tıpkı Pembe İncili Kaftan vb. öykülerdeki arkaik karakterler gibi . Perukar Çıkmazı’nın konusu da , Osmanlı İstanbul’unda yaşanan entrikalardır . Cinayetler , pusular ve insan üstü karışık olay zincirlemeleri . Mehmet Sarı , bıkmadan ve cesurca İstanbul yaşamı tasvirleri yapmıştır .Hikaye arasında Bedros Efendiyi konuşturan Sarı , İstanbul yaşamını kahve üstünden çok güzel resmetmiştir :”Kahve kutsaldır , muhabbeti başkadır , ayinsei başkadır , rengi başkadır , her şeyden çok kokusu başkadır ; çünkü kahve kokusu farkı ortadan kaldırır ve bütün kokuları eşit kılar “ diyerek kahvenin birleştirici ve kültürel eşitleyici diline de vurgu yapmıştır . Bir hikayede sosyoloji ancak böyle yapılır . Bundan sonrası sana düşer , ey okur .
İki çift sözümüzün bir diğerini de , Filiz Altıok Durak ve şiirleri üzerine söyleyelim . Filiz Altıok Durak , aslen Amasyalı olup , halen Balıkesir’de yaşayan bir şairemizdir . Güçlü , duygusal ve oldukça iyi bir şiir dili olan ozanımız , şiirlerindeki havayı her mısraında eşit kullanabilen bir kişiliktir . Filiz Hanım ve şiirlerini de bir konuşalım derim . Elime ulaşan Eylül Filizleri adlı şiir kitabı , tam bir duygusal ve romantik şiirler seçkisi gibidir . Daha çok beste şiirleri tarzında ve kolay okunan şiirlere imza atan Filiz Hanım , her şiirinde ayrı bir gönül dili kurar .”Dolsun zehir içeyim , âlâ bade var mıdır ?/ Arzda dertten azade , âdemzade var mıdır ?”diyen Filiz Hanım , şiirlerinde yer yer filozofi de yapar . Yani aşkı ve sonuçlarını keder üzerinden tanımlar . Belki de haklıdır , ne diyeyim ?
Filiz Altıok Durak şiirinde gözle görülür bir Amasya sevdası ve yerel örgü de vardır . Bunu Amasya ağzı ve yerel dil unsurlarıyla yapan ozan , kendini Amasya’nın renkli köy yaşamının kucağın atar :”Elver Mihri hatun / Kalemime bereket yağsın / Kalbimin coğrafyasını yazayım” diyecek kadar da, memleket milliyetçisi ve kültür kadını bir Amasyalıdır .Bir başka şiirinde de , Amasya ağzına olan vukufiyetini konuşturan Filiz Hanım , sizi Amasya’da bir gezintiye çıkarır .”Gı anam ne var ne yok , ne yapıyorsunuz heri ?/ Vıy iki çit laf edek , bibakele bak beri “ diyen Filiz Hanım tam bir Amasya kültürü aşığıdır . “Özledümmemleketü , özledüm yârim gibü / Düşdüm gurbet elüne , dönemiyom ki geri .” dizeleriyle memleketine düşkünlüğünü ve gurbetteki ıstırabını anlatır . İki çift sözümüzün şiir ayağını bir mini antolojiyle taçlandıralım .
Sevgili Mustafa Ayvalı , Fesih Aktaş ve İsmail İlmaz arkadaşlarımızın organizasyonuyla ortaya çıkan “Engelsiz Mısralar” antolojisinden konuşalım . İyi bir düşünceyle ortaya çıkan çalışma tam bir ‘engelsiz şiirler’ çalışması olmuş .Engelli meselelerine dikkat çekmek için yapılan çalışmanın mutfağını ve arka planını da biliyorum . Gecelerine de katılmaya nail olduğum engelli arkadaşlara emanet edilen çalışma , iyi bir dikkat çeken bir yapıt olmuş .Şiir seçkisi olan antoloji , iyi şiirlerin olduğu bir toplam eserler alanına dönüşmüş .Eserdeki tüm şiirleri okudum .Hasan Buldu şairimizin ironik ve bir o kadar eleştirel şiirini paylaşarak , kafaların engelli olmadığı bir yaşam diliyorum :”Onlar da güler / Üzülür / Sevinir / Ağlar / Onların da aşkları / Terkedilişleri / Yürekleri vardır / Yeter ki / Beyin engelli olmasın !”