Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / İNSAN İYİLİĞİ KADAR TAŞLANIR

İNSAN İYİLİĞİ KADAR TAŞLANIR

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

 

İslam, sadece retorik dini değildir, aynı zamanda amel dinidir. Yani Müslümanlık eylem ister. Teorik bir din kültür inşa edemez. Din, teorik ve pratikle birlikte ilerler. İlk çıkışında da böyle olan İslam, bugünlere bu yürüyüşle gelmiştir. Şimdilerdeyse, bir retorik ve teorik karmaşasıdır gidiyor. İslam dini pratik ve teoriği yan yana götürür. Onun için, davranışa ve uygulamaya önem atfeder. Güzel huylarımız İslamı inşa etmeye araçtır. İçselleştireceğimiz her güzel davranış, bizi ihya ve inşa edecektir. Merhum Mehmet Akif Ersoy buna çok inanırdı. Safahat başlı başına bir davranış şiirleri kitabıdır. Güzel huylarımızın bazılarına bir göz atalım. Bunların üstüne başka şeyler de söylenebilir.

Mesela, yapılan iyiliği başa kakmayalım. Gördüğüm en önemli başlıklardan birisi budur. Ben ona çok iyilik yaptım, sakat bir başlangıçtır. İyilik bir alışveriş ya da kapital aracı değildir ki. Siz onu irticalen ya da doğaçlama yaparsınız. Tıpkı aşk gibi, sevgi gibi. “İyiliği başa kakma.” Diye bakara 264’te buyuran Allah, açıktan yol göstermektedir. Sen Tanrı mısın? Niye iyilik simsarlığı yaparak insaniyetini boşa çıkarasın. İyilik afakidir. Yani ortaya yapılır. Kimse iyilik alıp satmasın. Başa kaktığın iyilik, ham bir davranış biçimidir. Türk İslam kültürüne de uymaz. Ne diyor Yunus Emre: “ İnsan iyiliği kadar taşlanır, merhameti kadar dışlanır, kulluğu kadar da sınanır.” Mesele anlaşılmıştır. İyiliğinde taşlansan da vazgeçme. Çünkü iyilik karşılıklı bir meta alışverişi değildir.

Müslümanın güzel huylarından birisi de mütevazı olmasıdır. Kibirli olmak bize yakışmaz. Ben, ego, egosantrik olma hali bize yakışmaz. Modern batının hastalıkları bize de sirayet etti. Nisa36 da kibirli olma diyen Allah, şeytanı kibriyle imtihan etmişti. Şeytan da bunda kaybetti. Kibir ve ego bizim ahlak sorunumuzdur. Kibirli adamdan kaçıyorum. Uzak durduğumuz her kibirli adam, şeytan taşlamanın bir başka versiyonuna muhataptır. Kibir insanı yalnızlaştırır. Kibirli adam sosyalleşemez. Sadece yalnızlaşır. Allahın evi olan kalpte kibir barınamaz. Yunus usta, bu konuda da bir şeyler söyler.” Gönlünde aşk ateşi olan kişi yandıkça mum gibi yumuşar. Taş gönüller ise kararmış sert katı kış gibidir.” Kibirli gönül, taşlaşmıştır. Sevgi, aşk kibirle birlikte olamaz. Buna dikkat edelim. Modern insanın kibri biraz da kariyer ve başarı ihtiyacına dayanır. Başarılı olabilirsin ama adam olamayabilirsin. Aman dikkat derim.

Sahip olmamamız gereken bir güzel nitelik de hak yememektir. Yediğimiz her kul hakkı, içimizi taşlaştıracaktır. Kul hakkı yemek, büyük bir toplumsal günahtır. Umumun hakkına girmek, devlete ve millete ait olanı gasp etmektir. Kul hakkı yiyen gasıptır. Bakara138’de “Hak yeme.” Diyen Allah, bunun hesabını mutlaka soracaktır. “Kul hakkını zinhâr ihlâl eyleme/Hakk rızâsı belki onda gizlidir.” Diyen Muzaffer Özak hoca ne güzel söylemiştir. Belki de Hak rızası onda gizlidir diyen Özak haksız mı? Hayır. Kul hakkı, affı olmayan bir hadisedir. Birçok günahımız tövbeyle affolur ama kul hakkı asla. Bugün kul hakkını gasp eden yarın, toplumun her şeyine el koyar. Mesele budur. Çürümenin başlangıcı, bireysel hakların gasp edilmesiyle başlar. Kim kul hakkına kayıtsızsa, bilin ki o en büyük yiyicidir.

İslam ahlakıyla donanmış bir adam, güzel kelam etmekle mükelleftir. Her işin başı kelamdır. Yaşam da kelamla başlamıştır. Allahın sıfatı kelamla işe başlayan birisi, mutlaka güzel söz söyleme ustalığına sahip olmalıdır. Yılanı deliğinden eden güzel söz, kelleyi bile kurtarır. Her güzel kelam, sizi cennete yaklaştıracaktır. Aşkın kelamı da güzel latifedir. Eskiler güzel söz ustasıydı. Güzel söz, özrün kapısını kapatır. Özür dilemeyi engellemenin kısa yolu, iyi kelam etmektir. Çünkü özür, lafın kötüsünden neşet eder. İyi kelam edenin özre de ihtiyacı olmayacaktır. Çok özür dilemek, ayrı bir yanlışlar toplamına delalet eder.İsra53’te güzel konuş diyen Allah, aslında yaşamın bir sözle başladığına da işaret etmektedir. Biz kalu belada söz vermedik mi? Evet, evet dedik. Sen bizim Rabbimizsin dedik. Sözüne uymayanların arttığı bir dünyada, sözünde durmak abartılı bir özellik oldu. Oysa herşey fıtratımızda, benliğimizde, kimliğimizde kayıtlıdır. Yeter ki tarihsel söz kültürüne kayıtsız kalmayalım. Malayani şeylerle uğraşmayalım.

İyilikle anılmayı çok isterim. Bunun için de adaletli olmamız gerekir. Öğretmenlik bir adalet okuludur. İyilik de adaletin terazisidir. Adalet bir kız adı değilse, adalet zor bir iştir. Müslüman adaletiyle amel eden insandır. Eylemini adalet üstüne kurmayanlar, iyi bir devlet, iyi bir insan, hakça bir düzen kuramazlar. Bugün yaşadıklarımız biraz da budur. Adalet arayışımız kıyamete kadar sürecektir. Allah, Maide8’de:”adaletli ol. ”derken, emir vermektedir. Bize düşen de arayışı sürdürmektir. Adalet bir eşitlik arayışı değildir. Adalet, herkesin doğruları yapmasıyla ortaya çıkan bir yapıdır. Güvensizlik adaletin düşmanıdır. Topluma güven vermek, iyi bir mümin vasfıdır. Emin olan adam, adalet terazisini iyi kuran insandır. Adalet, asgari evde başlar. Karı-koca, çoluk-çocuk, ebeveyn, arkadaş ilişkileri adaletin bir aracıdır. Dikkat etmemiz lazım. Buralarda başarılı olmazsak, adil bir düzen tesis edemeyiz. Ne diyor türküde:

Adaletin bu mu dünya

Ne yar verdin, ne mal, dünya

Kötülerinsin sen dünya

İyileri öldüren dünya

Evet, dünyanın da bir adalet meselesi var.

 

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*