Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / İNSAN OKUDUĞU ŞEYDİR

İNSAN OKUDUĞU ŞEYDİR

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

                                                                  

               Tahsin Yücel, insan yazdığı şeydir diyerek, yazmaya önem atfeder. İnsan, okuduğu şeydir de. Okumak fiyakalı da bir şeydir. İnsana yakışır okumak. Okudukça insan olduğunuzu anlarsınız. Okuma çabamızı öldürecek bir toplumda yaşıyoruz. Okuma uğraşımızı öldürecek ezberlerimiz de var. Yazımızda bunları ifşa edecek ve eleştirel bir değerlendirmeye tabi tutacağız. Okuma düşmanı ezberleri anlamadan, okuma yetimizi harekete geçiremeyiz.

Okuma düşmanı ezber cümlelerimizin ilki, felsefe okumaya dairdir. Felsefe yapma, felsefe okuma şeklinde anlatılan durum sakıncalı bir haldir. Yani felsefe okumaları deliliğe giden yolun taşlarıdır demeye getiriliyor. Halbuki felsefi okumalar, varlığı anlamanın adıdır. Edebiyat, felsefe okumak tabiatı anlamaya yardım edecektir. Gazali, Eflatun, İbni Arabi, İbni Rüşt delirmişler mi bilakis doğayı ve Allah’ı anlamamıza yardım etmişlerdir. Önemli filozoflar dünyayı ve evreni anlamamamıza yardım etmişlerdir. Deliliğin de entelektüel bir alan olduğunu da unutmayalım. Deliliği öven kadim metinlere şehit olmuyor muyuz? Hayrete, meraka dayanan bir düşünme şekli deliliğe çıksa ne olur? Sonuçta okuyor, düşünüyorsunuz. Okumamanın gerekçesi bunlar olamaz. Foucault, Deliliğe Övgü yazdıysa o da başka bir durum! Kuran aklediniz demiyor mu? Felsefe okumaları akıl yürütmenin güncel adıdır. Felsefe okuru olarak delirmeye razıyım ama nerde? İyi bir felsefe okuru aklını daha iyi kullanandır.

İnsanımız şiir okuyanı da anlamakta zorlanıyor. Şiir hüzün vazetmez ki. Şiir gibi mat bir metni, eğlenceli bir hale getirerek de okursunuz. İyi şiiri kokusundan tanırım. Kaldı ki okumak zor olsun. Şiir şuurla ilgilidir. Şuurlu bir metin, okuru niye delirtsin ki? Lirik bir şiir hüzün içerebilir. Anlaşılması zordur, tamam. Delirten şiir ne oluyor? Şiiri anlamak gibi bir kaygımız yok ki? Şiir bizi delirtsin! Şiiri anlama çabası, sizi delirtmeye sevk etmez ki. Şair, şiirini okunsun diye yazar. Hayret makamındaki Makber şiiri bile bunu temin etmez. Sizi delirtmez. Abdülhak Hamid Tarhan’ın en romantik şiiridir, o kadar. “Eyvah! Ne yer ,ne yar kaldı/Gölüm dolu ah u zar kaldı” diyen şair sizi nasıl meczupluğa yöneltecek ki? Sizin anlık haliniz şiiri anlamaya yeter de artar bile. Okurken delirmek neyin nesi? Şiir, şair, müteşair masumdur. Şiirin tehlikeli gerçekliği de yoktur. Leyla ve Mecnun da bile böyle bir durum yoktur. Şiir, okurunu aşık eylerse amenna! Şiir okuruna bir kendilik alanı açar. Yani şiir siz yorumlarsınız. Manası da şairin karnındadır.Şiir okurunu delilikle teslim almaz.

Aynı okuma sıkıntılarını roman okurları da yaşıyor. Ne zaman roman tavsiye etsem, okur, romanı belgesel gibi bir gerçeklik gibi algılar. Roman özelin anlatımıdır. Anlatının en sadesi romandır. Anlamak da kolaydır. Roman okuru da melankolik değildir. Goethe’nin Faust, Genç Verteri okuyup intihar eden olmuşsa, roman yazarı ne yapsın? Bu da bir şehir efsanesidir! Roman gerçekliği yoktur, taklit edilen yaşam vardır. İnsan taklitten delirseydi, vay halimize! Romandaki yaşamlar, hayatın yaşanmışlıklarıdır. Bunlar da sizi delirtemez. Sadece bir düşünce gezisi yaparsınız. Roman, kıssanın gelişmiş halidir. Kurmacadır. “Şeytan bunun neresinde?” Diyen şairden mülhem, delilik, romanın neresindedir? Aldatma, hile, doğruluk, karakter anlatımı yapan roman sizi nasıl delirtecek? Olsa olsa sizi tezekkür ve tefekküre sevk eder. Edebiyattan neşet eden roman, film, tiyatro, senaryo sizi nasıl delirtsin? Huzur Sokağı, Küçük Ağa, İnce Memed, Yanık Buğdaylar romanları adam delirtmez, bilakis sizi uyandırır. Roman uyanıkların gözünü daha da açar!

Delirmekle suçlanan diğer bir okuma biçimi de dini okumadır. Çok Kuran okuma delirirsin cümlesi de saçmadır. Kurandan, kıssadan, hadisten, menkıbeden de delirmek olası değildir. Hafızların çok zeki olduklarına tanıklığım da var. Okuyup anlayan niye delirsin ki? Okumayan, yazmayan, anlamayanın şizofrenik hallerine şahitliğimiz var. Ezcümle hiçbir okuma sizi delirmez, bilakis cehaletin örgütlü hali sizi bunalımlı bir toplum yapar. Bugünkü durum tam da budur. Yukarda saydığım haller okumamanın ezik halidir. Bahanelerin toplamıdır. Kitle psikolojisinin okumayan kesimlere pompaladığı bu yanlış cümleler, sizi okumadan ayrı kılmasın. Okuyunuz. hüsnü zan beslediğiniz zamanlarda da okumayanlara ıslahı nefs isteyiniz. Okumaları için salık veriniz. Ben her daim okumayı tavsiye ederim. Her dersime bir kitap önenerek başlarım. Okuyarak deliren değil, cahillikte yarışan bir toplum dilimiz var. Cahillerin de delirdiğine değil, iyi eğitilmediklerine inanırım. Dini, milli, politik, fantastik, edebi vb. hiçbir okumanın zararı yoktur. Kaldı ki okumak şifa ve ilaçtır. Delirmek ne oluyor ki? O psikiyatrik bir olay. Okumak iptiladır. Müptelalara selam olsun. Okuma müptelaları da bilir ki okumak sizi dingin kılar. Ne okuyorsan da o’sundur. Okumayan adam da eksiktir. Delilik üstüne epey okuma yapmış birisi olaraktan derim ki sağlıklı bir okurun yanından deliliğin de’si geçmez. Okumak sizi ruh zenginliği de sağlar.

Okurun ruhunu zengin kılacak dizelerle sonlandıralım:”

“Yaslan göğsüme sevdiğim

Benim gönlüm gök gibidir açık deniz gibidir

Pas tutmaz benim içim yeryüzü gibidir

Toprak gibidir

Sen ki bulut gibisin

Ay gibisin güneş gibi bazen.” Erdem Bayazıt

İsa Çolaker

 

 

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*