Türk kültüründe at neyse, Arap kültüründe deve odur. Benim deveye olan ilgim Peygamberimiz üzerindendir. Sözlükte: Geviş getiren memelilerden , boynu uzun , sırtında bir veya iki hörgücü olan , yük taşımakta kullanılan hayvan (Camel) diye anlamlandırılan deveye olan ilgim ; oğlum Buğra’ya ad olacak kadar da geniştir. Eskimiş küçük deve anlamı gelen Buğra’dan başka , halkımız deveye daylak da demiştir. Çöl aracı ya da treni de diyebileceğimiz deve , hörgüçleriyle susuzluğa da dayanıklı bir canlıdır. Anadolu’ya çölden getirilmiş bir yük hayvanı olan deve, burada çok işlevsel kullanılmıştır. Deve üzerine epey de okumalarım olmuştur.
Devenin edebiyatımızdaki kullanımı , deyim ve kelime guruplarıyla sınırlı değildir. Yok devenin nalı , bizim deve girer her eve , deveye hendek atlatmak vb. deyimlerle söylem ve bağlam dünyamıza giren deve , mecaz aleminden şiire ve şarkılara konu bile olmuştur. Başlığa çektiğim dizeler , Rahmetli Barış Manço’nun şarkı sözleridir. Çok da severim bu şarkıyı. Anlamlı ve bir o kadar da , dayanmayı iyi anlatan bir dizeler toplamı. Zor olanı yapmak gerekir diyen bir ifadeler dünyası. Edebiyatımızın önemli vezinlerinden aruz da , deveden çıkmıştır. Devenin dört adımı bir ahenktir. O da ölçü vezni olur. Yani ahenkli yürüyen ya da yürütülen bir hayvan. Ne güzel değil mi?
Deve sözcüğünün şiirimizdeki kullanımı da bir hayli ilginç ve özeldir. Bir çok yeni ve eski ozan, deve kelimesini mecaz ve gerçek manasına uygun şekilde kullanmıştır. Yaşayan güçlü şairlerimizden Sunay Akın bir şiirinde deveyi susuzluğa olan dayanıklılığıyla anar : ” Yokluğumdan geri kalan çölde /attığım her adımda /gözlerimden dökülür/ Hörgücümde taşıdığım sular / sevgilisinin gölgesinden uzak /çölde ağlayan deve ölür.”diyerek , devenin hörgücünde su tutmasıyla , kendisinin çektiği aşk acısı arasında ilişki kurar.
Abdurrrahim Karakoç , şiirlerinde deve kelimesini , inadına binaen çok kullanmasına rağmen , aşağıdaki dizelerde deveyi büyüklüğüne atıf yaparak kullanmıştır :”Beşi beş yüz gösterip insan aldatamazsın / Yalanın büyüğünü deve yutmaz hemşerim / İpotekli yaşarsın, kaçsan ki kaçamazsın / Bir kez sökülen akıl dikiş tutmaz.” Politik şiirinin dizelerinde , yalan ve dolanın büyüklüğü ve yanlışlığını deve kelimesiyle anlatır. Yalancıyı eleştiren dizeler, deve kelimesiyle başka güzel bir mana kazanmış.
Orhan Veli şiirinde pek hayvan ismine yer yoktur ama , o da deve ismini hareketli bir formatla kullanır : ”Elimi çok dallı bir ağaç gibi / Tutarım gölün yüzüne /Ve seyrederim bulutları / Bir deve gürültüler içinde koşar koşar , koşarken.” Şiirdeki deve büyüklüğü ve şairin muhayyilesindeki anlamı çok geniştir. Çok dallı bir ağaç gibi olan şair eli, tıpkı devenin serencamı gibi çok geniştir.Devenin heybetine çok güzel bir yorum.Çölün vahasındaki deve profiline çok güzel bir teşbih.Deve gerçekten de çölün tehlikeli ve bir o kadar da güzel bir devidir. Bizim dev kelimesi de, belki deveden bozmadır kim bilir ! Orhan Veli ustanın kullanımı bana bunları hatırlattı.
Devenin farklı bağlamlarda şiirsel kullanımına örnek vermeye devam edelim. Yeni şiirimizden örnek seçmemin nedeni, tamamen alanımla ilgilidir. Eski şiirimizde de çok güzel deveyle ilgili kullanımlar vardır. Cahit Sıtkı Tarancı bir şiirinde:” Çıngıraksız, rehbersiz deve kervanı nasıl / İpekli mallarını kimseye göstermeden /Sonu gelmez kumlara uzanırsa muttasıl / Ömrüm böyle esrarlı geçecek ses vermeden.” Şair ömrü ne kadar sesiz geçermiş böylece anlamış olduk.Kaliteli malları çölde sessiz taşıyan deve katarıyla , kendi yaşamının arasında ilişki kuran şair muhayyilesi. Deve kervanı yolunu nasıl rehbersiz bulur diyor ozan, ben de yaşamımı böyle sessiz sürdürüyorum diyor.Tarancı , yaşamını böyle sesiz ve sükutla sonlandırmış bir şairimizidir.
Deve kelimesini bağlamlarıyla beraber yorumladığımız yazımızı , güzel bir Necip Fazıl Kısakürek şiiriyle sürdürelim : “Yalnız göze güvenen şu kör alıcıya bak ! / Başını kuma sokmuş deve kuşundan ahmak. ” Şair gönlü deve kelimesini artık kuşa tevil etmiştir. Deve kelimesi, başka bir birleşik kelime olarak deve kuşu kullanımıyla ilginç bir anlam kazanmış. Yani hörgüçlü deveden , deve kuşu olan manaya. Uzunluğuyla bilinen deve kuşu; kafasını kuma gömme ve olaylara duyarsız kalma manalarına mecazen kullanılmaktadır. Burada da gördüğüne inana ama, arka planı göremeyen bir öngörüsüz insana eleştiri vardır. Hörgüçlü deveden, ahmak deve kuşuna…Ne güzel anlam ve ne zengin bir deyiş dünyamız var. Hepsini de deve kelimesiyle yapmışız. Kumaş aynı , ifadeler farklı ; üslup farklı , mana çok.
Bir deve kelimesi etrafında yaptığımız şiir yolculuğu burada sona erdi. Hayatımın her dönemi deveye hendek atlamak kadar zor geçtiği için; deveyi , develeri , devi , deve kuşunu iyi bilirim. ”Başını kuma gömmüş deve kuşundan ahmak “ olmadığımız günler ve güzel yaşamlar sizin olsun. Deve kadar susuz sabırlarınız olsun. Amin.
Günün sözü: Küçük insanların gurur büyük olur.Voltaire.
İsa Çolaker