Modern yaşamın ana karakteristiklerinden biri de statü ve kariyer arasındaki ilişkidir. İnsanın doğasında var olan makam hırsı ve yükselme arzusu insanımızın kariyer isteğini de artırmıştır. Karakter ve kariyer arasında süreç açısından bir ilişki vardır. Kariyeriniz yükseldikçe, karakter sapmasına uğrama ihtimaliniz de artıyor. İnsanın yaşamı da ahlakî açıdan bu mücadeleyle geçiyor.
Bir tarafta kariyer ve onun bedelleri , diğer tarafta da karakter ve kariyerin çatışmaları. Karakterinizi korumaya ve kariyerinizi de sürdürmeye kalkınca yazımızın konusu olan çatışma başlıyor. Bu konuda çok güzel bir öykü anlatılır :“ Bir grup kariyeristik yeni mezun , eski üniversitelerindeki hocalarını ziyarete gider. Sohbetler başlar ve konuşmalar peş peşe gelir. Hoca misafirlerine kahve ikram etmek ister.Termosla kahve yapan hoca ; porselen , cam , kristal ve değişik tarzda pahalı ve ucuz kahve bardaklarını öğrencilere verir. Herkes bardakların kaliteli ve pahalı olanlarını alır, ucuz ve sıradan bardakları bırakır. Hoca konuşmaya devam eder : Fark ettim hepiniz kaliteli ve pahalı bardakları aldınız. Sade bardaklar kaldı. Emin olunki , bardağın kendisi kahveye hiçbir şey katmaz. O bardaklar sadece pahalıdır o kadar. Çoğu zamanda içtiğimizin kalitesini saklar bunlar. Aslında hepiniz iyi kahve isterdiniz. Ama eşyaya teslim oldunuz. Bir birinizin bardaklarını incelediniz. Kahveye ve tadına bakmayı atladınız. Yaşam ve statü de kahveye benzer. İş,kariyer,statü,bardağa benzer. Onları yaşamı tanımamızın araçlarıdır. Seçtiğimiz bardak yaşamın kalitesini ve ahlakımızı değiştirmez. Bazen sadece bardağa odaklanıp , statü manyağı oluruz. Kahvenin tadını ve yaşamın kaliteli ahlaka dayandığını unuturuz. Kahvenizin tadına varınız. Mutlu insanlar her şeyin en kalitelisine sahip insanlar değildir. Sadece anın ve her şeyin en iyi şekilde tadını çıkaran insanlardır der.”
Kariyer ve statü arasındaki ilişki ahlakla taçlanmadıkça , insanın aleyhine işliyor. Kariyeriniz oluyor ama , yaşamın değerlerinden ödün veriyorsunuz. Çevrenizle ilişkinizi keserek , sosyopat olabiliyorsunuz. Kariyerinizi yaparken de , mütevazılığınızı elden bırakmıyorsunuz. İnsanları ve çevrenizi haklı elde ettiğiniz kariyere ve statüye saygılı olmaya zorluyorsunuz. Bu gayet doğal. Kibir yapıp da , mesleğinizi ve kişiliğinizi ayırarak , yola devam ederseniz statü kibri oracıkta başlıyor. Bu politikacıların seçim kayıplarında da gözleniyor. Seçimi kaybeden arkadaşımız Ankara’dan gelmek istemiyor. Bir özgüven eksikliği ve kendini seçmeyen kitlelere sert yapma hali. Oysa kaybedilen sadece seçimdir. Önemli olan insanlığı ve ahlakı kaybetmemek.
Kariyer ve statü her şey değildir. Sadece bir ünvandır. Kimlik ve duruş hiç değildir. Hazreti Mevlana’nın şu veciz sözü bu durumu açıklar : Nice insanlar gördüm , üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm , içinde insan yok. Onun için bizi var eden değerlere sahip çıkalım. Yoksa sadece kariyer faşisti ve statü manyağı oluruz. Çevremizde böyle insanları gördükçe de mutsuz oluyorum. Sevmenin ve anlamanın yolu , kariyeri inkar etmeden statü sahibi olmaktan ve kendisi olmaya çabalamaktan geçiyor. Yoksa makam ve mevki geçici , ahlak ve insanlık bakidir.
Kariyeri ve statüyü israf ekonomisine feda etmeden , ilim ve irfan yolunda çabalamaya devam. Kariyeri elde ettiğimiz zaman da , halka ve insanımıza efelenmeden onları sevmeye ve insanlığa hizmete devam etmeliyiz. İlim ve edebin gereği budur. Yoksa ilimsiz bir statü bizi yorar ve ruhumuzu başka değerlere teslim eder. Yabancılaşmanın adı da budur. Kendi insanına ve çevrene yabancılaşma , bir toplumsal çevre sorunudur. İlacı da hakikate ve kültüre sahip çıkarak , kendini ve ilmini bilmektir. Yoksa ilim sadece öğrenilen bir meta değildir.
Kariyer yapmayı ve statü sahibi olmayı bir arayış ve hak olarak görebiliriz . Buraya giden yolları iyi döşemek ve hak etmek bizim elimizde . Araçların meşruiyetini kaybetmeden , amacı gerçekleştirmek elimizde . Amaçlarımız için , kendimizi feda etmeden , daha makul yollarla hedefe ulaşmayı denemeliyiz . Yoksa yolun sonu pek hayırlı olmuyor . Kariyeriniz ve statünüz oluyor ama , insanlığınız ve vicdanınız gidiyor . İkisini de feda etmeden ; faydalı ve ahlaklı bir yaşam dileğiyle , kalın sağlıcakla.
Kitap notu: Çöplüğün Generali , Oya Baydar, Can Yay.