Son Haberler
Anasayfa / afilli (sayfa 5)

afilli

HANİ GÜL DERECEKTİK?

  Bir ışık dolacaktı odamıza, nur yağacaktı sokağımıza, gül mevsiminin iklimi şehrimize, şehrayinler ülkemize. Yarasalar geldi, mevcut karanlığın çağrısına. Bahçelerimize dolacak güller, mezarlarımıza kondu. Genç yaşta, hayatın, tenin ve başarının teması yerine kurşunlara, gazete baskılarına, televizyon ışıklarına zemin oldu vücudumuz ve felç oldu idrakimiz. Biz bir hiç uğruna öldük Allah’ım ve dinozorlar egemen oldu dünyamıza. Bizim ömrümüzü onlara sattılar, sağlıklarına ... Devamını Oku »

NEDENDİR BU?

Yavuz Sultan Selim Han, bir gün nasıl olduysa gönül ehli olan Şâir Hikmet’i yanlışlıkla üzüp, yanından uzaklaştırmış. Şâir Hikmet de, diyâr diyâr dolaşıp yerleşecek yer aradıktan sonra, nihâyet Van Müftüsü’nün yanında kâtip olarak çalışmaya başlamış. Aradan zaman geçtikten sonra, Sultan Selim Han şâiri tekrar bulmak istemiş. Fakat ara ki bulasın… Şâir sanki yer yarılmış da içine girmiş. Düşünmüş, taşınmış ve ... Devamını Oku »

SEN BİZE BAKMA YAHU!

  Sen bize bakma yahu! Biraz değişiğiz biz. Kuşların filleri yendiğine inanıyoruz mesela. Gagalarındaki minicik taşlarla dünyanın en gelişmiş ordusunu bozguna uğrattıklarına. Bir asanın yere bir dokunuşuyla denizi ortadan ikiye ayırdığına inanıyoruz. Yedi semiz ineğin yedi bolluk yılına, yedi zayıf ineğin yedi kıtlık yılına delalet ettiğine iman ediyoruz. Rabbi onu kurtarmasaydı neredeyse onun da meyledeceğine… Sen bize bakma yahu! Biraz ... Devamını Oku »

VATAN MAKALESİ

…. Süt çocukları beşiğini, çocuklar eğlendiği yeri, gençler geçimlerinin sağlandığı yeri, ihtiyarlar dünyadan ellerini-eteklerini çektikleri yalnızlık köşelerini, evlat anasını, baba ailesini ne türlü duygularla severse insan da vatanını öyle duygularla sever. Bu duygu, yani vatana gönülden bağlanma ve onu sevme; sebepsiz yere, sırf insanın tabiatından gelme bir istek değildir. İnsan vatanını sever. Çünkü, Allah’ın insanlara bahşettiği şeylerin en azizi olan ... Devamını Oku »

ABDULHAMİD HAN-GÖKSULTAN

  (H. Nihal ATSIZ) Toplumun en büyük haksızlığa uğramış tarihî şahsiyetlerinden biri, II. Abdülhamid’dir. Kendisinden önceki devirlerin ağır yükünü omuzlarında taşıyan, en güvenebileceği adamların ihanetine uğrayan ve dağılmak üzere olan içi dışı düşman dolu bir imparatorluğu 33 yıl sırf zekâ ve hamiyeti ile ayakta tutan bu büyük padişahı katil, kanlı, müstebit, kızıl sultan, cahil ve korkak olarak tanıtılmış, daima aleyhinde ... Devamını Oku »

MUALLİM KİMDİR?

Milletimiz hangi muallim tiplerini tanıdı? Milletimizin ruhi temellerinden olan İslam’da Peygamber ilk muallimdi. Öğreten o, inandıran o, yürüten o idi. Devlet ve mektep işlerini birleştirmiş devleti mektep haline getirmişti. Sonraki devirlerde bu ikisi ayrılmakla beraber birbirlerine sımsıkı temas halini muhafaza ettiler ve devlet adamı muallimin emrinde bulunduğu müddetçe cemaat ikbal halinde yaşadı. Muallim, devlet adamının bendesi olduğu zaman cemaat bozuldu, ... Devamını Oku »

KELAMI KİBARLAR

** Susarak anlattıkların konuşarak anlattıklarından daha fazla ise, insan ilişkilerinde önemli bir ipucu yakalamışsın demektir. ** Bir insanın cesareti kaybedecek bir şeyi olmamasından kaynaklanıyorsa, o kişiden uzak durmalısın. ** Birine karşı duyduğumuz güvensizlik, diğer insanlarla olan ilişkilerimize de yansıyorsa; demek ki o kişi bize olması gerekenden daha fazla zarar vermiştir. ** Güzel bir söz söyle bana. Bilmiyor musun? Güzel bir ... Devamını Oku »

GENÇLİĞE HİTABE

“Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik… “Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!” şuurunda bir gençlik… Devlet ve milletinin büyük çapa ermiş yedi asırlık hayatında ilk ikibuçuk asrını aşk, vecd, fetih ve hâkimiyetle süsleyici; üç asrını kaba softa ve ham yobaz elinde kenetleyici; son bir asrını, allah’ın kur’an’ında “belhüm adal” dediği hayvandan aşağı taklitçilere kaptırıcı; en son yarım asrını da işgal ... Devamını Oku »

ŞİİR VE İNŞA MAKALESİ

Çünkü mahsûl-u tahsîl bizim memâlike göre yalnız şi’ir ve inşâ cihetindedir, bir nebze bahsedilmek fâ’ideden hâli değildir. Şi’irin ta’rîf-i ‘umûmisi kelâm-ı mevzûndur; ya’ni iki satr sözün her birindeki sükûn ve harekâtın musâvi olmasından ‘ibâretdir . Hatta kâfiye-i usûlu milel-i müte’ahhire beyninde ‘âdet olmuşdur , eski Yunaniler yalnız vezine ri’âyetle kâfiye iltizâm itmezlerdi . Şi’ir , her kavimde tabi’ îdir , ... Devamını Oku »

DEĞERLER EĞİTİMİ Mİ ? “NE DERLER EĞİTİMİ” Mİ?

Doğan Cüceloğlu bir seminerinde yere bir parça ekmek koymuş ve “Bu ekmeğe basabilecek birisi var mı?” diye sormuş salondakilere. Hiç ses çıkmamış tabiki. “Sahneye gelip bu ekmek parçasına basana 100 dolar vereceğim” diye devam etmiş. Salondan yine çıt yok… Fiyatı artırarak 5000 dolara kadar getirmiş. Bu sırada salonda bulunanlardan birisi, “Hocam, istersen 500 bin dolar ver, yine bize o ekmeği ... Devamını Oku »