TÜRK EDEBİYATINDA EN BEĞENİLEN ŞİİRLER A-UZUN ŞİİRLER 1-İstiklal Marşı: Mehmet Akif 2- Sakarya Türküsü: Necip Fazıl Kısakürek 3-Zindandan Mehmet’e Mektup: Necip Fazıl Kısakürek 4-Çanakkale Şehitlerine: Mehmet Akif Ersoy 5-Bülbül: Mehmet Akif Ersoy 6-Zulmü Alkışlayamam: Mehmet Akif 7-Fetih Marşı: Arif Nihat Asya 8-Bayrak: Arif Nihat Asya 9-Naat: Arif Nihat Asya 10-Anadolu Gerçeği: Yavuz Bülent Bakiler 11-Sivas’ta Yoksul Çocuklar: Yavuz Bülent Bakiler ... Devamını Oku »
YANLIŞ YAŞAMAK
Yanlış Yaşamak yanılmış bir kapıyım simsiyah kendi üstüme kapanıyorum seni paris’te kaybettim yanlış bir yerde arıyorum bozduğum her saat içimi büsbütün daraltıyor hiçbir mutluluğum kalmadı ne bıraktıysan harcadım inge bruckhart resimlerine bakamıyorum yanlış bir bulut çoğalıyor akşamları yanılmış içlerime ağzımda bozuk bir pil tadı o korku değil artık bu yaşadığım telefon zillerine dolaşarak bak ne ben leipzig’deyim ne de sen ... Devamını Oku »
TATYOSUN KAHRI
Tatyos’ un Kahrı Son yolcunun adı Attila İlhan’dı Miyoptu kısa boylu bir adamdı Dostu yoktu yalnızlığı vardı Yazı makinasıyla binmişti Bizimle konuşmaktan çekinmişti Gözlerini görseniz korkardınız Polis’ten kaçıyordu derdiniz Bir cinayet işlemişti derdiniz Halbuki kendinden kaçıyordu Tatyosyan’la arkadaş oldu Güvertede birlikte gördük Hırsızlama durduk dinledik Ermeni sicim gibi ağlıyordu Karısı Marsilya’da kalmıştı Çocuğu karısında kalmıştı Anası istanbul’da bekliyordu Palermo feneri ... Devamını Oku »
LEYLALAR AH LEYLALAR!
Herkesin gönlünde bir leyla vardır. Her gönül bir çöldür leyla uğruna! Leylalar gönülde rüya kadardır, Fırtınası eser her gün bağrına! Aşk, deli boşluğa düşmek mi dersin? Aşk yakan ateşe koşmak mı dersin? Aşk, kendi kendini aşmak mı dersin? Leylada aşk yoksa dönmez çağrına! Sevmeyi bilmeden Leylaya koşma, ‘Ah Leyla!’ diyerek dağları aşma, Yanmadıkça aşkta, çölde dolaşma, Savrulma Leylanın aşkı uğruna! ... Devamını Oku »
MALAZGİRT MARŞI
Aylardan ağustos, günlerden cuma Gün doğmadan evvel iklîm-i Rum’a Bozkurtlar ordusu geçti hücüma Yeni bir şevk ile gürledi gökler Ya Allah…Bismillah… Allahüekber Önde yalın kılıç Türkmen başbuğu Ardında Oğuz’un ellibin tuğu Andırır Altay’dan kopan bir çığı Budur, Peygamberin övdügü Türkler Ya Allah…Bismillah… Allahüekber Türk, Ulu Tanrı’nın soylu gözdesi Malazgirt Bizans’ın Türk’e secdesi Bu ses insanlığa hakkın müjdesi Bu seste birleşir ... Devamını Oku »
AKLIMA DÜŞENLER
Her nerede tarih sesi duyarsam Özlediğim zaman düşer aklıma… Doğudan batıya akan kutlu sel At, kılıç ve kalkan düşer aklıma… Malazgirt göğsünde açılan kilit Şüphesiz Alpaslan düşer aklıma. Ana bildiğimiz şu ana mekân Burcu burcu vatan düşer aklıma… Ertuğrul Bey adlı devlet banisi Ceddim Gazi Osman düşer aklıma… Semaya ser çeken bir ulu çınar Fatih Mehmed Sultan düşer aklıma… Üç ... Devamını Oku »
DEVİR
“Flörtünün sayısı; en az on beş olmalı.. Kimisi hâlis züppe, kimisi keş olmalı… Altın kolyen, kürk manton, taksin beleş olmalı. Dışının görünüşü içinin aynasıdır; Açıl kızım utanma, bu devrin modasıdır. İç votkayı, şarabı; sokaklarda nâra at. Medeniyet sizlerle yükselmektedir kat kat(!) Çeşni ruha gıdadır, her gün bir yatakta yat… Dışının görünüşü içinin aynasıdır; Açıl kızım utanma, bu devrin modasıdır. Artist ... Devamını Oku »
TALEBE
“Hani erken inerdi karanlık, Hani yağmur yağardı inceden, Hani okuldan, işten dönerken, Işıklar yanardı evlerde, Eskidendi, çok eskiden. Hani ay herkese gülümserken, Mevsimler kimseyi dinlemezken… Hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken, Eskidendi, çok eskiden. Hani hepimiz arkadaşken, Hani oyunlar tükenmemişken, Henüz kimse bize ihanet etmemiş, Biz kimseyi aldatmamışken, Eskidendi, çok eskiden. Hani şarkılar bizi bu kadar incitmezken, Hani körkütük sarhoşken ... Devamını Oku »
ÇOCUKLUĞUMUZ
Çocukluğumuz/Sezai Karakoç Annemin bana öğrettiği ilk kelime Allah, şahdamarımdan yakın bana benim içimde Annem bana gülü şöyle öğretti Gül, Onun, o sonsuz iyilik güneşinin teriydi Annem gizli gizli ağlardı dilinde Yunus Ağaçlar ağlardı, gök koyulaşırdı, güneş ve ay mahpus Babamın uzun kış geceleri hazırladığı cenklerde Binmiş gelirdi Ali bir kırata Ali ve at, gelip kurtarırdı bizi darağacından Asyada, Afrikada, geçmişte ... Devamını Oku »
KUN SENFONİSİ
Kûn Senfonisi / ع AYN Yalnız bir ağaçtım, orman uzaklardaydı Direndiğim kadar dileniyordum toprağa Uzaklardaydı yağmur, sen uzaklardaydın Baharın açmaya çiçek sunmadığıydım Yaprakların yeşilden yüz bulmadığı Allah’tan gayrı kimseler dokunmuyordu nüveme Kuşların mâsivâ saydığıydım. Sen susuyordun, rüzgâr susuyordu Kime dokunsam göğsümden su yontmuyordu Terli bir ağaç oluyordum arsızca koşuyordum Rahmetinden hadîkalarımı aşan nehirlerden akıyordum Savaşlar geçiriyordum sakat atlarla Âmâ bir ... Devamını Oku »