Bazı seçili kelimeler vardır, yazar o kelimelerden ve altındaki manadan kaçamaz. Gülün benim için böyle bir durumu vardır. Çiçek isimlerimiz içinde en metaforik anlamlara haiz olan gülün , benim kelime dünyamda özel ve güzel bir yeri vardır. Yazı işçisi olanlar bilir, seçtiğiniz ve kullandığınız kelimeler sizin tapulu malınız haline gelir. Bir balkan türkümüzde “ kırmızı gülün alı var “ der. Umberto Eco , bir romanına Gülün Adı koymuştur. Gül kelimesi , şiir dışında kullanıldığı zaman başka ve ilginç manalara da gelebilir. Ama hiçbir zaman gül gerçeğine de aykırı olamaz. Yani medeniyet anlamının dışına çıkarılamaz gül.
Bazı kelimeler kullanıcılarının dilinde mazmun haline gelebilir. Eski ve yeni tüm yazıcılar için bu böyledir. Yani gül kelimesine kim, ne anlam yüklediyse siz , o anlam ve kullanımın dışına çıkarken dikkat etmelisiniz.Bunun en güzel örneği, Sezai Karakoç’un Gül Muştusu’ndaki gül kelimesine yüklediği farklı ve derin anlamdır.Bu şiirde Gül ; nezaketin, zarafetin, aşkın ve sevginin simgesidir. Vahdetin remzi, Hazreti Muhammed’in teridir. Gül ile gönül arasında ulvi bir aşkın, erişilmez bir hazzın onurlu ilişkisi vardır. Gülün açması sevindirici, iyi bir haber demek olan muştudur. Muştunun seçili bir kelime olduğunu düşünürsek usta, muştuyu müjde ve uyanış olarak güle yüklemiştir: “…Yaratılışa dönmüşüm baharla / ilk yaratılışa / gül saçarım düşmanıma bile / bir ilgi var ölenle bulut / doğanla güneş arasında / taş bile çiçeklenir baharda”…
Baharın şiiri gülle taçlanır. Düşmanına bile gül sunan bir barış dili.Taşın bile baharla çiçek açtığı bir doğa ve onun şiirsel anlatımını konuşuyoruz.Eski şiirimizde gül bambaşka bir dille kullanılır.Kara Fazlî’nin “Gül-ü Bülbül” ünü, Şeyh Galip’in Hüsn-ü Aşk ‘ını, Baki’nin Bahariyye’sini de gül gözüyle okumakta fayda var.Gül bir uygarlık çiçeği olduğu için, eski edebiyatta da orijinal bir şekilde kullanılmıştır.Rahmet ve sevgi sembolü olan gül , renk çeşitlerine göre anlamlandırılmış ve metaforlara dönüştürülmüştür.Baki’nin şiiri gül şiiri desek yeridir:” Nevbahar oldı gelin azm-i gülistan edelim / Açalım gonca-i kalbi gül-i handan edelim.” Manası : İlkbahar geldi! (Dostlarım!) Gelin gül bahçesine gidelim de, gönül goncamızı açıp gülen (açılan) bir gül haline getirelim.Dünyayı gül bahçesi , gönülleri de gülle imar etmek isteyen bir şair gönlü.Ne güzel.
Gül türkülerimizde de çok kullanılan bir seçili kelimedir. Çok kullanılan ve eskimeyen bir kelimedir gül. Türkü dilindeki kullanımı da oldukça açık ve anlaşılırdır. Kırmızı Gül Demet Demet adlı türkü bunun çok güzel örneğidir: “Kırmızı gül demet demet / Sevda değil bir alamet / Gitti gelmez o muhannet / Şol revanda balam kaldı.” Oğlunu askere yollayan ve dönüşte onu yanlışlıkla namus uğruna vuran bir annenin trajik hikayesi olan türkü; aklını yitiren annenin gül yolarak beklediği asker yolunu gözleme olayını anlatır. Balası da oğludur.Gelin yanlışlıkla vurulan kocasına çok üzülür.Gülün trajik bir metinde bile ne güzel ve seçkin durduğu bir şiir metnidir.
Gülün anlamlı ve mecaz kalitesiyle iyi kullanıldığı bir bağlam da, atasözlerimizidir. Atasözlerimizdeki gül kelimesi çok renkli ve sayısız içeriklere haizdir. Farsça bir kelime olan gülün iki yüz çeşidi vardır. Deyimsel kullanımı ve atasözlerindeki kullanımı da buna göre yapılanmıştır.Dikenine vurgu yapan bir çok atasözümüz vardır : “Gülü seven dikenine katlanır: Kişinin, sevdiği ve değer verdiği kimseler ve şeyler uğruna sıkıntı ve zorluklara katlanıp bundan yakınmaması gerekir. Gül dikensiz olmaz. Gülün varlık unsurlarından biri dikeniyle olan beraberliğidir.Gül, fazlasıyla güzellik ifade eden bir yapının adıdır.Gül gibi, gül gibi geçinmek deyimleri; iyi,güzel ve başarılı işler yapmayı ifade eden bir anlamlar toplamıdır. Gül kelimesi girdiği her bağlamda güzelliği ve çelişkiyi anlatır.Çelişkinin kaynağı da dikendir. O da gülün varlık anlamından gelir.Her şey zıddıyla kaimdir kuralı.
Gülün İslami yorumlardaki kullanımı da Peygamberimize atfendir. Peygamberin doğum gününde insanlar birbirine gül ikram ederler. Gülün ad dünyamızda da pek çok kullanımı mevcuttur.Gül, Gülnur, Gülenay, Gülcan,Gülbahar vb. Yemek dünyamızdaki gül isimleri de ilginçtir: Güllaç, Gülpare, Gülkondu, Gül tatlısı, Gülmena, Gül çorbası gibi. Tüm bunlar gülün Türkün yaşamına ve kültürüne ne kadar nüfuz ettiğinin göstergesidir.Her tarafımız bir gül kokusu ve gül rayihası.Başlı başına bir tema olan gül, aynı zaman da bir medeniyetin de simgesel adıdır.Monna Roza ‘ da Geyve’yi sembolik olarak Gülce yapan şair gönlü bile, gülün ne denli bir etki ve söylem alanı olduğunu kanıtlamaya yeter.
Gül ustalarından Nedim ve onun şiiriyle bitirelim: “ Güllü dîbâ giydin amma korkarım âzâr eder / Nâzeninim sâye-i hâr-ı gül-i dîbâ seni.” Manası: Nâzende sevgilim! Gül desenli ipek bir elbise giymişsin. Korkarım ki o elbisenin desenindeki gülün dikeninin gölgesi seni incitecek. Sevgilisinin elbisesindeki dikenin gölgesinden korkan şair inceliği, yeni sevgililere ve aşıklara ders olsun.Kalın gülce.
Kitap notu: Sirenleri Taşa Tutun, Deneme, Selahattin Yusuf, Profil Yay.
İsa Çolaker