Fikir Kulübü paydaşı öğrencilerimizle yollardayız.Rotamız Batı Karadeniz’in incisi güzel yerler.Kastamonu,Bartın,Karabük,Safranbolu,Amasra.Gezimizin maddi ve manevî tesisi için,Sn.Valimiz İ.Halil Çomaktekin ve sevgili A.Faruk Aykutlu’ya hassaten teşekkür ederiz.İki güne epey bir seyir ve temaşa sığdırdık desek yeridir.Gezdiğimiz yerleri ince ve alıcı bir gözle müşahede ettik.Kısa yolculuğumuz derin bir ruhla, iyi bir kültür tesisine yol açtı.Maaile katıldığımız gezide,öğrencilerimizin ağır ve vakur duruşu beni ayrıca mutlu etti.
Ören yeri gezimizin ilk durağı,Cumhuriyetin tanığı kent Kastamonu’ydu.Şoförümüzün çizdiği rotayla Ilgaz üzerinden Kastamonuya vasıl olduk.Kastamonu’yu çoğumuz ilk defa görüyordu.Gerçek bir Selçuklu-Osmanlı şehri havası olan kent,bizi kendine çekmeyi bildi.Şekercioğlunda yaptığımız nefis bir kahvaltı sonrası şehri keşfe çıktık.Çanakkale Savaşında öğrenci kayıplarıyla bir dönem kapan Abdurrahmanpaşa Lisesi ilk durağımız oldu.Sırasıyla,merhum Mehmet Akif’in hutbe irad ettiği Nasrullah Camisi,Aşıklı Türbesi,Kastamonu Kalesi,Bedestanlar,Hamamlar,Kongre binası gördüğümüz yerler oldu.Güzel,açık bir havada temaşa ettiğimiz kent bizi yormadı.Dingin ve gayet sakin bulduğumuz Kastamonu’yu,bir başka güzel noktayı gezmek için arkamızda bıraktık.
Bartın ve Safranbolu seyahatlerimiz için yola devam ediyoruz.Otobüsümüz,öğrencilerimiz söylediği güzel şarkılarla ve şiirlerle sahile ya da denize doğru alçalmaya başlamıştı.Bartın ilimizi geçtikten sonra,Safranbolu gezimize başladık.Otobüsümüzü park ettiğimiz Hıdır Tepesi bizi ayrı bir mest etti.Kanyona sindirilmiş gizemli Safranbolu’ya bir başka tepeden ve çayla eşliğinde baktık.Fotolar,çaylar derken Safranbolu’nun içine indik.Hristiyan geçmişinde gizlenmiş olan şehir,Selçuklu-Osmanlı mirasıyla ortaya çıkmıştı.Bunu hemen oracıkta ve yapılarda görmek mümkün.İlçedeki konaklar,camiler,hanlar kültürümüze ayrı bir renk katmış.İzzetpaşa Camii,içeri şehir,Cinci Han,güneş saati,konakladığımız Antepliler Konağı birer mimarî harikaydı.Modern zamanlarda yapılan seyir terası,kanyonları da görünür kılmış.Ecdat yadigarı su sarnıcı da görmeye değer.Demirciler Çarşısındaki unesco onaylı,korunaklı eski yapılar da ayrı bir güzellikti.Meşhur lokumu,Safranbolu bezi,bizim için bir alışveriş kaynağı oldu.
Onlarca konağı,tarihi evleri bağrında barındıran Safranbolu,eski ve yeni diye iki bölüme ayrılmış.Bu doğru da olmuş.Eski sanatkarların bulunduğu içeri şehir,Amasya’mızın içeri şehrinin bir benzeri.Avlulu,cumbalı,meydanlı sıkışık mahalle yapısı anlayışına dayanan yer,eski Safranbolu.Adı da ilginç,içeri şehir!Yani Selçuklu-Osmanlı mimarisinde şehri kavrayan merkezî yerleşmelere içeri şehir denmiş!Buna şahit olduk.Yeni betonarme binalarla kurulan mekanlarsa,tamamen modern bir yerleşmeyi anlatıyor.Buraya da yeni Safranbolu denmiş.Doğrudur.İsimleme çok anlamlı.Bütün tur arabaları ve turistler,eski Safranbolu ve içeri şehri gezdiği için,insanlar birbirine dokunuyor desek doğrudur.Bundan pek de hoşnut olduk,çünkü ilçe bu ilgiyi hak ediyor.Yerel kişilikler de turiste pek alışmış.Halk çok olgun ve ilgili.Kısacası Safranbolu’yu pek sevdik.Kısa zamanda yine uğrayacağız diyerek,gezimizin ikinci ayağına yöneldik.
Gezimizin önemli ve ikinci ayağı da,Karabük ve Amasra oldu.Bartın ilimizin ilçesi olan Amasra,tam bir medeniyetler mürekkebiydi.Denizin ihtişamını gören Sultan Fatih:Lala çeşm-i cihan bu mu ola demişti….Yani dünyanın gözü olan Amasra.Turkuaz mavisi deniz,kale,tekneleriyle güzel bir sahil ilçesindeydik.Güzel bir balık yemeğinin ardından şehre dağılan öğrenci arkadaşlar,kenti adım adım gezdiler.Tekne turunda bize eşlik eden yunuslar,çektiğimiz halaylara da ses verdiler.Ecdat mirası camiler,Bartın yapısı tahta Osmanlı gemileri,ceneviz kalıntısı kale bizi mest etti.Deniz sezonunu erken açan öğrenci arkadaşlarımız oldu.Erken kaybettiğimiz Manço sesli Barış Akarsu heykeli de görmeye değer.Amasra tam bir uygarlıklar toplamıydı.Gezip görmenizi tavsiye ederim.Fiyatlar da ucuz.Öğretmenevi terası balık yemek için ayrı bir seçenek.
Dönüş yolu için Tosya-İstanbul istikametini kullandık.Yağmurlu,hüzünlü,ısalk bir dönüş yolculuğumuz oldu.Geceyarısı şarkılarının tadı hala zihnimde,iyi ki varsınız gençler.Gece ikide döndüğümüz Amasya bize hoşbulduk yağmuruyla cevap veriyordu.Kastamonu’yla başladığımız gezi yazımızı,yine bir Kastamonulu ozanın denizle ilgili sivrisinek taşlamasıyla bitirelim.Daha çok erotik şiirleriyle bilinen Abdülhalim Galip der ki:”yaz günü insana can yoldaşıdır sivrü sinek./muzu heyvanlarınun hep başıdur sivrü sinek../heç ırulmaz, gece eğlendürü sazlar çalarak,/gayfelerde garibün haldaşudur sivrü sinek./dünoğun dilleşürüz köyde bununla galip,/yaz günü insana can yoldaşıdır sivrü sinek.”Biz Kastamonu’nun sivrisinekli aşırı sıcak haline şahit olmadık ama,geçmişte şair dili bunları söylemiş.Biz de geldik yazının sonuna.