Mir Hamza Nigari ya da Seyyid Nigari , Kafkas kökenli bir Nakşi dervişidir .Sovyet Rus zulmünden kaçarak Anadolu’ya sığınmış bu sufi , bir veli kişilik olarak Amasya’ya ve kültürüne epey katkı yapmıştır .Yaşamı oldukça çileli ve zor geçen Mir Hamza Nigari , doğruluğu ve dürüstlüğü elden bırakmamış bir manevi kişiliktir .Azeri olduğu için , Şirvanlı lakabıyla anılan sufi ,divan kaleme alacak kadar da şiire ve yazıya hakim bir şahsiyettir . Anadolu’ya gelmeden önce , içinde bulunduğu siyasi hareket müridizm diye tabir edilir .İmam Şamil’in de başını çektiği bu hareket İslamı Rusya’da dik tutan bir geleneğin adıdır .Nigari’nin Osmanlı-Rus toprakları arasında geçen yaşamı , çileli ve bir o kadar da engin bir niteli gösterir .Yiğit ve dik duruşu onu , müslüman Azeriler gözünde epey yüceltmiştir .Müritleri peşine düşüp Anadolu’ya kadar gelmişlerdir .
Siyasi yaşamındaki savrukluk kadar , dini ve milli duruşu da onu ün sahibi yapmıştır . Nakşi , Halidi geleneğe bağlı olarak geliştirdiği mürşit-mürit ilişkisi onu veli makamına yüceltmiştir . Adına yapılan Şirvanlı Camii yanında bulunan türbesi , hala müslümanların dünyasına nur katmaya ve ziyarete devam edilmektedir . Kaleme aldığı divanı günümüz Türkçesine aktarılarak yayınlanmıştır . Hakkında bir çok biyografi kaleme alınmıştır . Başlığa çektiğim cümle de , Ahmet Özkılınç Bey’in hazırladığı biyografinin üst başlığıdır . Prestij kitap olarak yayınlanan metin , iyi bir çalışmadır .Sufizm hareketinin lideri olan Nigari , mürüitlerini konuşma ve kaleme aldığı metinler sayesinde dönüştüren bir kişilik olmuştur . Azmi Bilgin Hoca’nın düzenlediği divanı halen piyasadadır .Azarbeycan-Karabağlı olan Seyyid Nigari , tüm Kafkasya’da bilinen bir İmam Şamil prototipidir .Amasya’ya yerleşmesi de , Rus baskısı nedeniyledir .Kente manevi bir önderlik havası katan Seyyid Nigari , edebi ürünlerinin her satırında İslam’ın diri dilini ve sufiliğin naif tarafına öncelik verir .
Mir Hamza Nigari , sufi kişiliğinin yanında , iyi bir aşıktır da . Şiirlerinde İslamı ve onun ince gönül dilini iyi anlatan ozan , müritlerine de didaktik bir yol açar .Türkiye’de ve Azerbaycan’da pek çok defa basılan divanı , çok iyi bir şiirler toplamıdır .Çarlık Rusya’sı maşa yazarları , onu mürtecilik ve gericikle suçlamışlardır ! Nedeni , onun mücadeleci ve özgürlüğüne düşkün olan tarafıdır . Türkiye’deki bazı sol entel kesimde romanlarda bunu yapmışladır .İslami motifleri eserlerine sindirmesi ve Tük milleti üzerindeki özgürlükçü İslam düşüncesi onun tarihe kalmasına yol açmıştır.Bir sufi önder olarak , türbesi her daim dualarla inletiliyorsa , nedeni budur .Etrafında sempozyum yapılacak derecede önemli bir değerimizdir .Anadolu’ya yolu düşen her Azeri kardeşimiz , bir şekilde türbeyi ziyaret eder .Amasya’da mukim Şirvanlı dostlar içinde önemli bir manevi uğraktır .
Nigari şiirlerinde dini ve tasavvufi bir dil kullanır . Divanın Türkiye nüshalarında gazel , kaside , tahmis , rübai ,terkibi bent , teci-i bent hatta bir adet hece şiir de vardır .Yandaki dizeler onun sufi ve dindar kişiliğini iyi anlatır :” Çok istediğim cânımı cânânım içündür / Cânânımı çok istediğim cânım içündür / Ah eylediğim âhü tek anber nefesinden / La’lin sıfatı ağladığım kanım içündür” Can ve canan kelimleriyle oynayan şair , aşkını ve manevi sevgisini çok iyi anlatır .Seyyid Nigari(ks) , şiirlerinde çok iyi bir sufi terminolojisi de kullanır . Yukarıdaki mısralar buna iyi bir misaldir. Canını çok sevdiği Allaha meşkeden bir veli gönlü .Cananı için çile çekmeye hazır bir müslüman şair dili . Allahın sıfatlarından kendine bahşedilen aşkla , ona kendini feda eden bir aşık dili .
Seyyid Nigari , her düşün adamı gibi , anlaşılma sıkıntısı çekmiş ve iftiralara da uğramıştır . Açık politik dili ve yürekli müslümanlığı onun başına bela da olmuştur . İyi bir mümin ve sünni olmasına rağmen , dönemin eyyamcıları tarafından şia ve tekfircilikle suçlanmıştır !Oysa o , ehli beyte olan düşkünlüğü nedeniyle saldırıya uğramış bir kişiliktir . Birlikçi , bütünlükçü bir şairdir .Aşağıdaki dizeler , bugün dahi ihtiyacımız olan mezhepler üstü bir anlayışı gösterir :” Allahı Muhammedi Ali seven dostanız / Ne Sünniyiz ne Şii biz halis Müslümanız / Çehar yari isteriz zira ki Mustafa’nın / Dostuna dostuz vallah hasmanına hasmanız / Sufyanilerden bi-had Mervanilerden bi-add /Eyleriz haşa zira biz hasmanı mürtedanız” Bugün de İslamın düşmanı düşmanız değil midir ? Ne sünniyiz , ne şii biz halis müslümanız diyen şairin dediği birliğe ve dirliğe ihtiyacımız yok mu ?Şia ve sünni birbirini katlederken nasıl rahat uyuruz !Mezhepçiliğin her türüne karşı değil miyiz? Yüz yıl önce bunu dillendiren ozan , haklı değil midir ?Hz. Peygamberin dostuna dost , düşmanına düşman değil miyiz?Ehli beyt , Kurani bir kavram değil midir ?Evet .
Müridi aşk olan arif Mir Hamza Nigari , aşk şiirleriyle ün salmış bir ozandır .Klasik şiir unsurlarıyla yazdığı dizeleri de başarılı bir edadadır : “Gel yanıma bir gör ki ne var ey bülbül /Sinemde yanar nâr-ı hezâr ey bülbül / Bu ne sünbül ü bu ne güldür benim ahvâlime yan /Gisü-yı nigâr u ârız-ı yâr ey bülbül” Gül-bülbül metaforuyla kaleme aldığı dizeler aşkı ne güzel işler .Sinesinde binlerce bülbül-gül ilişkisi yaşadığı dönemleri hasretle anan şair , sen onları düşünmeyi bırak diyerek , okuruna yol gösterir . Sen beni düşün , ey okur der . Şirvanlı Camiinde kıldığım bir namaz ve sonrası düşündüklerim bunlar oldu .Nur içinde yat büyük sufi .Yolun yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.Yolunuz düşerse , Şirvanlı Camii içindeki türbede bir fatihalarınız olsun .Amasya’lı veli sizi bekliyor .