Mutlu olmanın iyi bir reçetesi yoktur.Mutlu olmanın ince çizgili unsurları vardır.Şarkıda mutlu ol yeter der, ama,mutluluğun da bir teorisi vardır.Mutluluğun ince yollarını kavramak için,hayattan süzülmüş bazı değerlerimiz de vardır.Mutluluk organik bir yapı olmadığı için,söyleyeceklerim bazılarına reel gelmeyebilir.Yaşamımdan da gözlediğim bu ilkeleri sırasıyla ve önemine göre değerlendirebilirim.Sizin de bir mutluluk ilkeniz ve değerler toplamınız vardır.Beni de onlara ortak ederseniz sevinirim.Aşağıda yazacağım ilkeler,ortak yaşamdan seçilmiş başlıklar ve yaşanmışlıklar sonucu ortaya çıkmış değerlerdir.Kesinlikle kişisel gelişim parolaları ve palavraları değildir.
Başkalarının zamanlarına ve programlarına saygılı olalım.Modern insan,sadece kendi özeline ya da nefsine odaklandığı için,başkalarının zamanlarına dikkat etmiyor.Bu kendini sevmenin ve kendine tapmanın bir başka versiyonudur.Kendini aşırı seven insan,mutluluğu unutsun derim.Başkalarının gündemine saygı duymayan,kendi gündemi de olmayan günümüz insanı,aslında gündemsiz yaşıyor.Sadece savrulduğu anı yaşayan bir insan tipimiz oluştu.Kendini merkeze alan insan,başkasının da bir programı olduğunu bilmez mi?Evet,bilir.Kendini aşırı önemsediği için,başkasının da bir alanı olduğunu anlamak istemiyor.Bu da insanımızı mutsuz ediyor.Sadece ben,ben diyen birisi çevresinin mutluluğunu da engeller.Belki de bunun farkında değiliz?
Beraber çalıştığımız insanları motive eder,çevremize ışık saçarsak,mutluluğun kapısını aralarız.Işık saçmayan,nuru insan olmayan bir insan çevresini mutlu edemez.Azcık gülmek niye zordur?Gülmenin sadaka olduğu bir inancımız var.Artık gülmeyi beceremeyen,gülmenin sahiciliği ortadan kaldırdığına inanan, bürokratik bir toplum yapımız var!Çalıştığı insanın fikrine saygı duymayan,aciz tipler insanımızı mutsuz etmeye devam ediyor.Bunlar kendiyle barışık olmayan,ezik tiplerdir.Başkalarının mutsuzluğundan keyif alan bu tipler,sizin mutsuzluğundan keyif alacak kadar da,mazo sado tiplerdir.Bir çift güzel söz söylesek,biraz gülücük versek fena mı olur?Azer Çelebi,ne güzel söylüyor:” Halk-ı cihân lûtf ile hep şâd olur / Bir söz ile bir gönül âbâd olur…”Bir çift söz ile bir gönül, bir lütufla da tüm insanlar mutlu olur.Şair duru,sade bir dille ne güzel anlatmış mutluluğun basit sırrını.
Minnettar ve duyarlı olabilmemiz için,şikayeti bırakıp,duyarlı olalım.Mutluluk biraz da emek ister.Mutlu ve duyarlı olmak için,eşit bir sorumluluğa sahip olmalıyız.Mutluluklarımız, bizi halkalar gibi geliştirir.Senin mutluluğun,benim mutluluğum yok;bizim mutluluklarımız vardır.Sürekli şikayet ve yakınma, insanı çözümsüzlüğe götürür.Sorun çözen insan mutlu olur.Meselelere duyarlı insan da,sorun çözme yeteneğini geliştirmiş insandır.Mutlu insanların özgüveni de iyidir.Çünkü meselelerden korkmaz,onun üstüne giderler.Dolayısıyla da mutlu ve dingin olurlar.Sürekli muhalif olan,şikayet makamındaki insan da,mutsuzluk hastalığına yakalanır!Duyarsız insan,mutluluğunu erteleyen insandır.Oysa mutluluk ertelenemeyecek kadar acildir.Hemen şimdi mutluluk demek için,acil bir duyarlı kişilik olalım.
Hastaları,özürlüleri,tanıdıkları ziyaret edersek mutlu oluruz.Bunları tam yapabilirsek,çok mutlu olacağımızı düşünüyorum.Hasta ziyareti bilmeyen bir çok insan tanıyorum.Kendini tanrı gören bu tipler,ilahi olana karşı durduklarının farkında değiller!Özürlülere yardım etmeyen,engellileri sevmeyen, sağlıklı faşistlerle beraber yaşıyoruz.Hani Alman faşistleri de,engelli ve çingeneleri de öldürmüşlerdi ya!Sadece sağlıklı insana yatırım yapmak, ne büyük bir aymazlıktır.Misafir kabul etmemek için,elektrik kapatan ev sakinlerini duyuyoruz.Komşuyu akraba sayan bir geleneğimiz olmasına rağmen,komşu komşuya olamayan bir günlere doğru gidiyoruz.Toplum, bu şartlarda nasıl mutlu birey yetiştirebilir?
Son olarak;vakıflara,yardım derneklerine,ihtiyaç sahiplerine bizzat yardım edelim.Mutlu insan,yardımı seven insandır.Seküler insan,sosyal yardımı devlete havale ederken,aslında mutsuzluğunu itiraf etmiş oluyor.Madencinin gosgosunu,cizlavetini,trabzon lastiğini istismar edenler;kendi mutsuzluğunu ve vicdani rahatsızlığını örtmeye çalışanlardır.Daha düne kadar,çobanla oyumuz aynı mı diyenler,fakirlik edebiyatı yapıyorlar!Lastik giyilmeyecek mutlu bir refah toplumu yaratmak, istismardan geçmiyor.Dayanışmadan,yoksula yardımdan,vakıf insanı olmaktan geçiyor.Nişantaşı,Etiler’deki mutsuz yığınlar,ancak istismar edebiyatı yapıyor.Onun için de mutsuzlar!Sabır tavsiye eden mutluluk dizeleriyle bitirelim:”Gerdûn verir mi kimseye şîrâze-i nizâm/Tâ sıkmayınca mengene-i ıztırâbda.” Felek insanı sıkıntı mengenesinde sıkmadıkça ona, düzen ve huzur mu verir?Nabi,belki de haklı?Zamana, mutluluk için de,direnmeyi bilmeliyiz