Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / NEYZEN TEVFİK:TÜRKLERİN DİYOJENİ BİR KİŞİLİK

NEYZEN TEVFİK:TÜRKLERİN DİYOJENİ BİR KİŞİLİK

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

NEYZEN TEVFİK:TÜRKLERİN DİYOJENİ BİR KİŞİLİK

                Aslında küfrü hiç sevmem, küfürlü söylemlerden nefret ederim; ama söz Neyzen’e gelince akan sular durur.Neyzen Tevfik deyince çoğumuzun aklına onun küfürlü taşlamaları gelse de o bir söz cambazı. Neyinin nağmeleri ne kadar büyülüyse, hicivleri de diğer şiirleri de öylesine büyüleyici.O protest şiirinde yeni yüzyıldaki temsilcisi olmuştur.Bana göre yerine göre Hoca Nasrettin,yerine göre şair Nesimi’nin çağdaş takipçisidir.Akif’in yakın arkadaşı olan şairimiz beni söz ustalığıyla her daim şiirine cezbetmiştir.Onun hatıra,nükte ve şiirlerine baktığımız zaman,ne söylemek istediğimi daha iyi anlarsınız.

“Uzun derbederlik hayatımda, o kaldırımdan bu kaldırıma; o kapıdan bu kapıya; o diyardan bu diyara; ney’im ve mey’imle bir kuru yaprak gibi savruldum.” diyen Neyzen Tevfik bohem,bir o kadar da dervişçe bir hayat sürmüştür.Yandaki mısralar onun ne denli aşk dolu bir yaşamı olduğunu özetler vasıftadır:” Dudağında yangın varmış dediler,/Tâ ezelden yayan koşarak geldim./Alev yanaklara sarmış dediler,/Sevda seli oldum, taşarak geldim.”Semai tarzında yazdığı satırlarda şiirinin ne kadar işlek ve güzel bir dili olduğunu anlarız.Savrulduğu anlarda neyine ve meyine sarılan usta,bugün bize bıraktığı tüm mısralarda,bu savruk ve canlı yaşamını anlatır.Biz de okudukça bir başka haz duyarız.

Neyzen Tevfik ismiyle müsemma bir ney ustasıydı.Onun ney çalmadaki ustalığı kendi yazdığı dizelere de konu olmuştur.Taşlamalarıyla bilinen ustanın onlarca semai,taksim metinleri vardır.Sıkıldığı ve muhalif takıldığı her an,ya neye ya meye başvuran ustanın şiir dili de oldukça serttir.” Vefâsız, talihim bir kara kaya,/Yalvardım, söylettim bu sırrı nay’a,/Varlığım yok oldu gün saya saya,/İçinden çıkılmaz bir hesâb oldu.”Hiçliği bir hayat düsturu yapan şairimizin,neyi ne kadar önemsediğini anlatan mısralar ne güzeldir!Mevlana’dan sonra neyin en iyi konuşturulduğu şiir metinleri sanırım bunlardır.Vefasız talih ve sırrı faş eden ney,ne güzel bir ikili.Neyzen mahlasını en iyi hak eden üstadın o olduğunu düşünüyorum.

Ömrünü bir derviş gibi dağınık ve maddiyata önem vermeden geçiren ustanın,parayla ve makamla arası hiç iyi olmamıştır.Dolayısıyla yönetenlerle ve hicvettiği kesimlerle de arsı iyi olamayan ustanın hayatının önemli bir kısmı da hapiste geçmiştir. “Câh ü mevki-kârı çok oldu gözümden düşeli,/Bunların hiçliğini ben bilerek öğrendim./Şimdi de kalmadı nakdin nazarımda kadri,/Kirli ellerde görünce, paradan iğrendim.”Nakdin ya da paranın nazarımda  değeri kalmadı diyen şairmiz,kirli ellerdeki parayı görünce paradan da iğrendim diyerek haramzadelere laf çakar!Aç gözlü günümüz zenginlerini görse ne derdi?Mevki-kârı(makamı) için dört takla atan akademisyenler için neler söylerdi acaba?Ört ki ölem misali.

Neyzen Tevfik, döneminin görgüsüzlerini sert bir şekilde eleştirebilen bir vicdana sahipti.Onun dilinin kemiği olmadığı gibi,söyleyeceklerini eğip bükmeden söyleyen bir yapısı vardı.Taşlamaları bugün bile güncelliğini koruyarak,halk dilinde söylence gibi dolanır.Devrin ileri gelenlerinin de bulunduğu bir toplantıda neyini üflerken kendisini dinlemeyip konuşanları görünce çok öfkelenip söylediği satırlar şöyledir:”Sanma ciddiyyet ile sarf ederim san’atımı,/Ney elimde suyu durmuş kuru musluk gibidir./Bezm-i meyde süfehânın saza meftûn oluşu,/Nazarımda su içen eşşeğe ıslık gibidir!”Mecliste kendini dinlemeyenler için,neyim eşeğe çalınan ıslık gibidir diyerek,görgüsüz burjuvayı eleştirir.Tıpkı konferansımda uyuyan dinleyici arkadaşlar gibi…Kardeşim dinlemeyecektin niye geldin?Su içen eşşeğe ıslık çalmak,bu görgüsüzlere bir şey anlatmaktan evladır diye düşünürüm!

Onun keskin zekasının eseri olan nükte ve çıkışları da vardır.Benim en sevdiğim yanı olan hazırcevap Neyzen de burada gizlidir.Onun nükte ve esprileri anlatmakla bitmez ama,bazı sevdiği anılarını size aktarayım. Dr. Fahrettin Kerim Gökay ‘İçkinin Zararları’ konulu konferansını vermektedir. Bir ara: “Rakı’nın her kadehi, hayatımızı bir saat kısaltır” der. Dinleyiciler arasında olan Neyzen yerinden fırlayıp bağırır: “Eyvah, yandık!” Hayrola, diye sorarlar. “Hesap ettim, meğer ben öleli tam kırk yıl olmuş!!!”Gel de gülme.İnsan yaşamı ve zevklerini bu kadar mı tiye alır?

Şiirlerinde politik bir hava da estiren usta,bazen sanki günümüz batıcı mukallit aydınların anlatır gibidir.Her daim gördüğümüz keskin dilini burada da sürdüren usta,sanki günümüz aydınlarını anlattığı mısralarında bakınız neler söylüyor.” Kim demiş bizde bir demokratik idare yoktur,/Ne demek, olmasa elbet dışardan alırız!/Sırredip karne usûlüyle o gümrük malını,/Karaborsaya verir, biz bize benzer kalırız.”Dışardan aldığımız her yeninin nasıl iğdiş edildiğini anlatan güzel mısralar.Demokratik idareyi ısmarlama olarak alır,sonra da karneyle veresiye olarak gümrük yaparız diye hayıflandığımız ikiyüzlülüğümüz.Bana bize mahsus demokrasi vardır,Türkiye farklıdır diyen ikircikli jakobenleri çağrıştırıdı.Üstadın anlamlı,veciz dizeleriyle bitirelim:”Bir taraftan câm-ı aşkın, bir taraftan meyle ney/Kör kütük, zil zurnayım; sâkî fitil ettin beni!/Sarhoşum, kör kandilim, yandım o mavi gözlere,/Altmışından sonra cânâ bob-stil ettin beni”Hepimizi bobstil edecek sevgileriniz olsun derim.

 

 

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*