Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / ÖZEL BİR ADAM

ÖZEL BİR ADAM

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

                                                                                 

               İsmet Özel böyle bir adamdır. Edebiyatımızın hususi ediplerinden birisidir. Bunu niçin söylüyorum? Solcuyken de böyle birisiydi, Müslümanken de böyle oldu. Kendine mahsus özelliklerini korumasını bildi. Onun düşmanları da çok oldu. Yaşarken kulvar değiştirenlerin, toplum tarafından anlaşılması zor olmuştur. Toplum değişimi sevmez. Politikada da böyledir. Özel’in kendine mahsus sabiteleri olmuştur. Onu özel kılan da budur. Neyse, ustayı eserleri üstünden tanımaya çalışalım.

İsmet Özel şiirleri politik metinlerdir. Dünyaya soldan ya da Müslümanca bakarken de böyle olmuştur. Protest ve sesli düşünen bir adamdır, Özel. Onu sevme nedenim de budur. O, haykıran bir şairidir. Tıpkı, Necip Fazıl Kısakürek ve Mehmet Akif Ersoy gibi. Ne söyler bir şiirinde: “Toparlanın gitmiyoruz.” Tek başına bu mısra, onun cedelci yanını ele verir. Uyuyan kesimleri uyanık olmaya çağıran bu mısra, arık politik bir mottomuz olmuştur. Onun bir kitabının adı da bu mısradır. Ne vurucu ve etkili bir dize. Gerçekte de bir toparlanmaya ve silkinmeye ihtiyacımız vardır. Şair, bunu bir şiir dizesine sığdırabilen adamdır. O da İsmet Özel’dir. Az kelimeyle muradını anlatabilen adama şair diyorum.

Özel’in ilk şiirleri ikinci yeniye yakın metinlerdir. Bir süre sonra da Halkın Dostları dergisinde toplumcu dünya görüşüne uygun şiirler yazmıştır. Şiirindeki bu savrulmalar edebi bir zevk yolculuğudur. Aşağıdaki dizeler ikinci yeni havasındadır: “Nazlan/ Sitem et/ Kırıl bana/ Beni geç vakit/ Tek başına suya yolla/ Bahçede yüzünü öteye çevir/ Güle hayret ediyormuş gibi yap…” Hayret makamı şiirin ana aksıdır. Özel de bu dizeler de böyle yapıyor. Güle şaşıran şair gönlü, meftun olduğu bülbüle biraz yaklaşmış olmuyor mu? Aslında yaklaştığı sevgilidir. Evet, İsmet Özel de böyle yapıyor. Nazlan, sitem et, kırıl bana diyerek sevgiliye bir dudak mesafesi bırakmaktadır. Birinci dönemin şiir poetiği budur. Net, saf ve temiz bir şiir vadisiyle karşı karşıyayız.

İsmet Özel’i özel kılan toplumcu tarafı da ikinci bir yürüyüşe aittir. Onun tabiriyle, onu solcu yapan şartlar yine onu Müslüman kılan şartlardır. Bunu ilk elde kaydedelim. “Bir çocuğun ağlayan gülüşü vardı mermilerden önce/ Onu gizlice öperdim/ Onu sürüngen yumurtaları ve mezarlarla/ birbirine açılan mağaralarla öperdim.” Sanki Gazze’de aç kalan ve yumurta bulamayan çocukları anlatıyor. Bu kadar sahici ve bir o kadar da ilerici dizeler. Özel, böyle bir mazlum duyarlılığına sahip bir adamdır. Şiiri solcu olduğu dönemde kaleme almıştır O günkü sol anlayış; mazlumdan yana ve küreselcilere karşıydı. Halkın Dostları çevresi 68 kuşağı ve halktan yana bir duruş sergilerdi. O da bu tayfanın ana şairlerindendi. Ataol Behramoğlu, İsmet Özel vb. bu gurubun içineydi.

Onun şiirinin üçüncü safhası Müslümanca düşünceye evrildiği dönemdir. En velut dönemi de budur. Bolca yazdığı ve halka yaklaştığı dönem budur. Yaşayan şairimize en yakışan dönem de budur. Onlarca esere imza atığı bu dönem, çok tartışıldığı da dönemdir. Bu da normaldir. Tıpkı Necip Fazıl Kısakürek gibi. Bu döneme evrilen İsmet Özel, sol çevreler tarafından aforoz edilmiştir. O jargonda bu normaldir. Solun ağır bir nefret dili ve dışlama kapasitesi vardır. Değişime kapalı bir sol edebi muhiti vardır. Kafa karışıklığı iyidir, insan kafasını anlar diyen Özel, bu seçimi dolayısıyla çok eleştiri aır. Kolay da değil hani. Süt emdiğiniz ve beslendiğiniz edebi alanı bırakıyorsunuz. Milliyetçi, İslamcı, Muhafazakâr bir dile yönelen Özel, neyi muhafaza ettiğini bilen bir adamdır. Nesrinde, şiirinde bu akışı iyi kullanan bir adamdır. Ne diyordu Jazz’da: “Bu vapuru kaçırırsam beni belki de cinnet basar/ Belki de kanser olurum bu yıl sınıfta kalırsam/ Nöbette uyursam kitaplarımı yakarlar/ Etimde şirpençe çıkar bu kızı alamazsam/ Bu işi bitiremezsem şehirden beni kovarlar.” Evet. Değişimi hazmetmiş bir şairle karşı karşıyayız. Hayırlı da olmuştur. Değişen İsmet Özel: Üç Mesele, Cuma Mektupları, İrtica Elden Gidiyor, Toparlanın Gitmiyoruz, Erbain, Mızraklı İlmihal vb. kült eserlere imza atmıştır.

İsmet Özel’i bu kavruk ve sesli halinden dolayı seviyorum. Benim de ruh halim böyledir. Sesli konuşur ve dingin yazarım. Özel’se hem sesli düşünür hem de sesli şiirler yazar. Her daim de okuyorum. Kitaplığımda İsmet Özel rafı vardır. Sezai Karakoç, Abdurrahim Karakoç, Bahattin Karakoç vb. rafları gibi. “İçimden şu zalim düşünceyi kaldır ya sen gel, ya beni aldır.” Dizeleri bile, başlı başına bir mottodur. Onun Müslümanlığa dair söylediklerini de önemli bulurum. Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç vb. nasıl edebiyatı fasih bir tebliğ aracı yaptılarsa, Özel de şiir ve nesrini İslam’ın engin emrine sunmuştur. Edebiyatın işlevi sadece eğlence değildir. İsmet Özel’i tahammülsüz ve sert bulanlar, onun şiirindeki sesli öze karşı olanlardır. Yani İslama söz söyleyemeyenler, şiirdeki öz üstünden ideolojisine karşı çıkıyorlar. Mesele budur. İnsan eşrefi mahlukattır derdi babam/ Bu sözün sözler içinde bir yeri vardı/ Ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman/ Bu söz anlamını kavradı.” Bu kavranan zaman, şairin İslam’la şereflendiği andır. Amentü dediği ana tanıklık eden bu şiir, onun kült Metinlerindendir. Yani şairin şiirle imtihan olduğu amentü dizleridir bunlar. Birçok şairin amentüsü vardır ama Özel’inki bir başka güzeldir. Onun şiirinde İslam sizi kucaklar ama siz onun derin ruhunu bir aşkla hissedersiniz.

Mehmet  Akif Ersoy, Osman Yüksel Serdengeçti, Sezai Karkoç, Mehmet Akif İnan vb. İslamı sanatlarıyla anlatırken, İsmet Özel de modern dönemde bu misyonu başarılı sürdüren bir edibimizdir. Onu okumaya, anlamaya, okutmaya devam edeceğiz. Anlaşılan İsmet Özel, her daim kalıcı ve güzel olacaktır. Sevdiğim dizeleriyle bitirelim:”başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız/bakıp başkasının başkayla kurduğu bağlantıya/aşka dair diyoruz ilk anı bu olmalı/ilk önce damarlarımızda duyuyor çağıltısını/uzak iklimlerin/kokusu gitmediğimiz şehirlerin önceden/bir baş dönmesiyle kabarıyor hafızamızda/sonra ayrılıklar düşüne dalıyoruz/bize ait olan ne kadar uzakta!”

isa çolaker

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*