Tefecilik, on beşinci yüzyıldan beri yaygın olan bir batı ekonomik geleneğidir. Tarihsel süreçte de tâ Peygamber dönemine kadar giden antik bir sömürü ve ezme olayıdır. Bu ara küçük ya da büyük şehirlerde post tefecilik dönemi başladı. İşyeri görüntüsü altındaki küçük ve kontrolsüz işyerleri tefecilik yapmaya başladı. Kredi kartı üzerinden yapıldığı için de, ben post tefeciliği diyorum. Yani kısaca post makinesiyle yapılan tefecilik.Tamamen yasadışı ve devletin uzağında bir para çarpma olayıdır.
Marks , faiz için kesin kâr der. Yani üretimi olmayan ya da paradan para kazanma olayıdır.Bankaların yasal kılıfta yaptığı da budur.Oysa kâr,kar ve zarar riski olan bir olaydır.Üretime dayandığı için de yasaldır.Faiz ne kadar para satışıysa , kâr da o kadar üretim aracının sonucudur. Sonunda zarar riskini de barındırır, kâr. İnsanlar post tefeciliğini ; bazı kuyumcu , telefoncu , bakkal vb. ticari kurumlar aracılığıyla yapıyor. İnsanımız da kredi kartı aracılığıyla sisteme kurban oluyorlar. Nakitleriniz bankaya ya da kar zarar ortaklığı finans kurumlarına yatırsanız sorun yok. Orada vergi ve faiz var. İşletme fikir hakim. Oysa post tefeciliği , tamamen paradan para kazanma ve devletten kaçma fikrine dayanıyor. Aman dikkat!
Sokaktaki insan , post tefecilerin eline düşünce, aslında çete ve mafyanın da eline düşmüş oluyor. Satılan çekler , senetler, faktorinklere aktarılan paralar ve tacizler. Aile faciaları da cabası. Tefeciler fesbukta bile hareket halinde. Para alıp satıyorlar. İnternet faizciliği de bir alem. Kart borçlarınızı sanal ortamda taksitleyerek size pek kolaylıklar yapıyorlar…! Büro açıp, post tefecilik yapanları duyuyoruz. 90’lar da devleti çökerten sokak ve banka faizi yine halkıma musallat olsun istemiyorum. Neo kapitalist para piyasamız tamamen faize kilitlendiği için, insanlar artık faizciliğin türlerini ve saldırılarını da önemsemez oldu.
Post faizciliğin bir başka ve kılıflı yöntemi de ; bazı esnaflar eliyle yapılan kâr ortaklığı rezaletidir! Bu da faizciliğin ‘post muhafazakâr’ yorumudur. Buna karşı da halkımı uyarıyorum. Para toplayan esnafımız bir sabah namazı vaktinde kentini terk ederek , topladığı paraları yemeye ve tüketmeye gidiyor. Burada da ne çek var, ne senet. Güvenlik güçleri hiçbir şey yapamıyor. Tamamen güven ve din istismarıdır. Size güvenen yığınları sömürmenin bir başka versiyonu. Ne olur, faizsiz bankacılık orada , bankalar ve finans kurumları da orada. Götürün paranızı devlete ve özel sektörün kurumlarına. Ne olur kurda kuşa paranızı post etmeyin!
Post tefeciliğin bu yöntem ve tekniklerini sıraladıktan sonra , gelelim çözümlere.Tasarruf yapma kültürümüz zayıf. Emlak ya da altında kalırsak daha iyi olur. Devlete vergi ve para kaybı olarak yansıyan yasadışı ve sistem dışı çözümlere yöneldiğimiz zaman paramızı da geri alamıyoruz. Şehirlerimiz post tefecilik yöntemi mağduru kitlelerle dolu. Kimse çıkıp da konuşamıyor.Sonuçta aldatılan halk ve onları aldatan kapı komşusu bireyler.Yüz yüze bakamama hali.Ticari işletmelere ortak olma , yasal borsa,parayı tasarrufta tutma hali yasal çözüm önerilerim olacak. Devletin vergileri ve helal paralarımızla üretimi de korumuş oluruz.Kapitalist yoldan, kısa ve çok para kazanma halkımızın da kimyasını bozuyor. Aile faciaları ve kart tefeciliği sonucu dağılan ailelere üzülüyorum.
Post modern toplumun, post sorunlarını tartıştığımız bu yazı ; tamamen duygusal ve manevi üzüntü ürünüdür.Çünkü çevremde buralara para kaptıran onlarca dost ve arkadaşım var.İnanın para kaptırdık da diyemiyorlar! Yapılan yanlış çok da absürd. Saçma durum olduğu için , izah da edilemiyor. Niye posta para kaptırdın kardeşim? Yorum yok. Fazla ve havadan para kazanma meselesi. Kar payı ve borcumu taksitlendirdim işin kılıfı! Bu post saçmalıklara düşmemek için de , gönüllü borç , imece , gümüş günü vb. yöntemlerle dostlarımıza destek çıksak iyi olur.Bunlar bizim insanımız.Tefeci elinden ne kadar adam alırsak , o kadar iyi. Bankaların fazla olduğu yerde aşk olmaz der Cahit Zarifoğlu. Fazla banka da kapitalizmin işkence arcıdır. Onu da tavsiye etmem.Yüz bin nüfuslu bir kentte on beş banka olur mu? Kapitalizmin anavatanı Abd’de bankalar nüfusla orantılıdır. Biz de nerdeyse bakkal gibi her köşede bir banka. Acaba bunların hepsi para mı topluyorlar?
Böyle bir gözlem ve tespit yazısı oldu. Kalın sağlıcakla. İnsanın insanı ve müşterisini sömürmediği bir yaşamınız olsun.
Günün sözü: Üç sabah erken kalkan , bir gün kazanır.Atalar sözü.
İsa Çolaker