Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / TOPRAĞIN EVLADI VEYSEL USTA

TOPRAĞIN EVLADI VEYSEL USTA

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

 

 

Veysel Şatıroğlu,25 Ekim 1894 Sivas Şarkışla’da doğdu. 21 Mart 1973’te vefat etti. Büyük bir Türk halk ozanıdır.Sivas ili Şarkışla ilçesinin Sivrialan köyünde çiftçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Âşık Veysel , 7 yaşında geçirdiği çiçek hastalığı sonucunda sol gözünü, bir talihsizlik sonucuyla da sağ gözünü kaybetti. Babasının, Âşık Veysel’e oyalanması için aldığı sazla önce başka ozanların türkülerini çalmaya başladı, 1933 yılında tanıştığı Ahmet Kutsi Tecer’in teşvikleriyle kendi sözlerini yazıp söyledi . Âşık geleneğinin son büyük temsilcilerinden olan Âşık Veysel , bir dönem yurdu dolaşarak Köy Enstitüleri’nde saz hocalığı yaptı. 1970’li yıllarda Ruhi Su , Hümeyra, Fikret Kızılok, Esin Afşar gibi bazı müzisyenler Âşık Veysel’in deyişlerini düzenleyerek yaygınlaşmasını sağladı. Şarkışla’da her yıl anma törenleri yapılır.

Dili kullanması ya da şiir dili, gösterişsiz ve neredeyse kusursuzdur. Yaşama sevinciyle hüzün, iyimserlikle umutsuzluk şiirlerinde içiçeydi. Doğa , toplumsal olaylar, din ve siyasete ince eleştiriler yönelttiği şiirleri de var. Şiirleri: Deyişler (1944) , Sazımdan Sesler (1950) , Dostlar Beni Hatırlasın (1970) isimli kitaplarında toplandı. Ölümünden sonra Bütün Şiirleri (1984) adıyla eserleri tekrar yayınlandı.Merhum şair ve yazar arkadaşım Özkan Yalçın da ; Aşık Veysel hayatı , yaşamı , şiirleri adlı biyografik bir yayın yapmıştı. Onun hemşerisi olması ve şiirine ilgisi nedeniyle çok severdi rahmetli arkadaşım.

Aşık Veysel’in şiirlerinde politik duyarlılık da vardı. Askere alınıp milli mücadele ve Çanakkale savaşlarına gidemediği için hayıflanırdı ozan. Kardeşinin askere alınıp , kendisinin gidememesine çok eleştirel yaklaştığı dizeleri olmuştur :  “Ne yazık ki bana olmadı kısmet / Düşmanı denize dökerken millet / Felek kırdı kolumu, vermedi nöbet/ Kılıç vurmak için düşman başına.“ Cepheye gidip  şehit olamadığı için üzülen bir usta. Vatan sevgisinin katıksız olduğu bir şair yüreği. Tıpkı Akif gibi . Âşıklık geleneğinden gelen , sürekli aşk çığıran biri için , ilginç ve önemli bir ayrıntıdır . Şairin toplumsal duyarlılığı ve millî duruş , bu olsa gerek .

Şiirlerindeki politik havayı anlatan bir diğer metin de , ustanın “Birlik Destanı” adlı şiiridir. Bugün yaşadığımız bölücü sıkıntıların ve ırkçılığın, ayrılıkçı kafaların eleştirildiği didaktik bir metindir: “  Bu alemi yaratan bir / Odur külli şeye kâdir / Alevi sünnîlik nedir? /  Menfaattir varvarası”  Alemin yaratıcısı Allah olduğuna göre, her şeyi Yaradanın tersine hareket ederek ; Alevîcilik ya da Sunnîcilik yapmak nifak değil de nedir diyerek soruyor? Yapılan ayrımcılıkların çıkar ve menfaate dayandığını belirterek ,bunu yapanlara inanmamamız gerektiğini anlatıyor. Sanki bugünlere atıf var. Ne güzel şair öngörüsü. Ufuklu bir kafa yapısına ve dolu bir dünya görüşüne sahip olan ozan, inanmış bir adam görüntüsü de çizer.Yaradanın ayrı yaratmadığı insanın, bölücülük ve ayrılıkçılık yapmasına itiraz eder.Her türlü etnik ve mezhepsel bölücülüğe karşıdır ozan.

Her şiirinde aşka ve sevgiye vurgu yapan ozan, sürekli bir sevgi deryası terennüm etmektedir. Toprakla ilişkisini sıkı tutan usta, köy çocuğu olarak başladığı sanat yaşamına incelikli işlenmiş ve bestelenmiş aşk dizeleriyle devam etmiştir. Kara Toprak şiiri sevdiğim böyle şiirlerinden biridir: “ Bir dileğin varsa iste Allahtan/  Almak için uzak gitme topraktan/ Cömertlik toprağa verilmiş Haktan /  Benim sadık yarim kara topraktır.” diyen Aşık Veysel , toprağa olan ilgisi ve hürmetini sürekli anlatmıştır. Ona göre aşkın ve sevginin kaynağı da topraktan geldiğimiz kaynaktır. Dönüşün de toprağa olacağını  belirten ozan,  Allaha dönmenin aşkın sonucu olduğunu da söylüyor. Sevgiliyi sevdiğin zaman, Allaha da dönerken de sıkıntı yaşamazsın diyor. Aynı zamanda üretimin de toprakla olduğunu belirterek, çalışmaya ve üretmeye de önem atfetmektedir.

Aşık Veysel uzun ince bir yolda ve geldiği gibi sade yaşayarak bu dünyadan göçtü. Onun şiirlerini bugün okuyor ve anlayabiliyorsak , bunun akıcı dil ve şiir üslubuna bağlı olduğunu unutmayalım.Her şiirinde sevgiyi ve aşkı önceleyen ozanın şu dizeleri buna güzel bir örnektir:  “ Karadeniz gibi kükrer coşarsa/ Dalgası gelince yaman aşıklar/  Hırs gelip de ayranlığı şişerse/ Kaybeder irade, dümen aşıklar.” Aşıkların sevgi karmaşasına Karadenizin dengesiz ve coşkun halini örnek veren usta , dalga boyu aşklarının da dengesiz olabileceğini belirterek, aşkın pusulası yoktur diyor. Aşkın düşmanının da hırs ve tamah olduğunu belirterek, ikisinin olduğu yerde aşkın olamayacağına gönderme yapar. Çok güzel bir aşk ve yol haritası dizeler. Aşkı böyle güzel benzetmelerle çözen ozan, yine de devam eden dizeler de aşka ve çileye talip olur. Sade dili ve çözülebilen günlük halk anlayışına uygun , akışkan bir dille yazan Aşık Veysel , yıllar içinde âşıklık geleneğinin bir numara ozanı olmuştur.

Âşıklar şiirinden hareketle; yaptığı âşık değerlendirmesi ve eleştirel sevgili anlayışlarını anlatan dizelerle bitirelim.Tele âşıkların , saman aşıkların , mesaj aşıklarının kulakları çınlasın: “Aşıklar çoğaldı sadık az kaldı / Fikreyle ey Veysel ne zaman geldi /  Şiirde ne özet ne bir öz kaldı / Savurur denesiz saman aşıklar”

Kitap notu: Gençlerle Başbaşa, Ali Fuat Başgil, Deneme, Yağmur Yay.

İsa Çolaker

 

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*