İnsan tükenmez diyorlar ama modern insan tükeniyor.Tükenmek bir meta meselesi olmaktan çıktı. Artık insan da tükenir oldu. Kendine zaman ayırmayan,ruhuna yatırım yapmayan, ortama girmeyen, sanata ve bedenine sahip çıkmayan bireyler tükenme meselesiyle karşı karşıyadır. İnsan kendine yük olur mu, evet olur. Nefsine ve fiyakana dikkat etmezsen, senin de nur topu gibi tükenme sürecin olur. Tükenmek kelimesini sadece bir mal meselesi olarak düşünmeyelim. Tükenmek, insanın kendine sahip olmasıyla engellenebilir. Kendine sahip olamayan bir insani yapı türedi. Kendini hayatın akışına bırakmış, pesimist ve yorgun insandan bahsediyorum.
Tükenmenin önüne geçmek için, ruhunuza yatırım yapmanız gerekiyor. İnsanın ruhuna eğilmesi ve onu terbiye etmesi zor bir yatırımdır. Nefsi tezkiye etmektir bu. Yani içine eğilen insanın halidir. Kim ki ruhunu tahkim eder, onun mürebbiliğinde yürür, yolunu şaşırmaz. Ruh yapımız üzerine onlarca eser kaleme alınmıştır. İrade ve ruhun eğitimi başat gider. Nurettin Topçu, Sezai Karakoç, Ferid Kam, Dale Carnegie vb. üstatların eserlerini talim etmekte yarar vardır. Ruhunuzu bir şiir bile değiştirebilir:” Sakın isteme sevdayı gam aşkta her an/Kim istedi sevdayı gamlı aşk ziyandır.” Aşktan beklentisi olanları anlatan Fuzuli dizeleri bize neyi söyler? Fazla tasalanmamanın güzelliğini anlatır. Ruh terbiyesi de böyle bir şeydir. Üzerine iyilik koyduğumuz her davranış, bizi bir intizama sokar diye düşünürüm.
İnsan tükenmez gerçeğinin bir yolu da, ortama uygun yaşamaktan geçer. Ortalama insan yaşamına uymak bizim için öğretici olabilir. Çok beklenti ve maddi kaygı da insanı tüketiyor. Modern insan şükürsüz. Sürekli isteyen bir yapımız var. Oysa ara ara durmakta fayda vardır. Durmayı ve yaşamı yavaşlatmayı beceremezsek işimiz zordur. İnsanı durmasını gerektiren bir ortamdayız. Salgın bile bizi durduramıyor! Talepler, gösterişler, azgınlıklar, suç deryası bir ortam bizi hayata bağlamaya yetmiyor! Daha daha istiyoruz. Biraz da isyan durumundayız. Bize ne oldu diyen yok? Kavga, dövüş, bencillik, hırs gırla gidiyor. “Miskin Adem oğlanı, nefse zebun olmuşdur/Hayvan canavar gibi,otlamağa kalmıştır” diyen Yunus usta, sanki tükenmiş günümüz insanını anlatıyor. Dünyada değişen bir şey yok Yunus Baba! İnsanoğlu varsa yoksa, canavar gibi tüketme peşinde.
Bu salgın günlerinde tükenmemek adına, sanata ve edebiyata bir daha sarılmalıyız. İnşa, ihya, tecdid ancak sanatla ve dinle mümkündür. Felsefe, sanat, resim, fotoğraf vb. etkinlikler bizi ve bedenimizi besler diye düşünüyorum. Evde geçirdiğimiz salgın günleri, tükenmeme adına yapılacak işlerle doludur. İnsanın kendini inşa etmesi aynı zamanda yenilemesidir. “İşitin ey yârenler,/Kıymetli nesnedir aşk.” Diyen Yunus Emre, bize tükenmez bir nimetin adını işaret etmektedir. Aşk. Aşkın her daim yenileyici bir tarafı vardır. Varlığını kavradığımız Allah inancı bizi yeniden ihya edecektir.İnsanın kendini yenilemesi biraz da talebe bağlıdır. Yani iman nasip meselesidir. Yarenlerin istemesidir bütün mesele. İstemeden nail olunmaz. Kendimize yeni bakışaçıları ve yollar inşa etmek için bunu yapmalıyız. Sürekli yenilik insanın doğasında mevcuttur.
Tükenmez insanın inşası için bir başka yöntem de, yükümüze katacağımız yeni değerlerdir. İnsan değerler silsilesidir. Bugünkü değersizliklere bakarak yoldan çıkamayız. İnsan bir sadık değerler toplamıdır. Kitap okuduğumuz, ibadet yaptığımız, yeni ufuklar edindiğimiz her an bir yürüyüştür. İnsan bir yürüyüşle başladığı yaşamı, yolda biriktirdiği değerlerle yaşamalıdır. Modern toplum bir değersizlik inşası değildir. Yeni kuşağın bir değer eksikliği meselesi var. Bunu görmezden gelemeyiz. Lakaytlık, vicdan eksikliği, merhametsizlik. Banallık, bencillik, kıskanmama gibi yanlışlar görüyorum. Bu eksiklerle yola gidemeyiz. “Hayalimden geçerken şimdi, fikrim hercümerc oldu,/Salâhaddîn-i Eyyûbî’lerin, Fâtih’lerin yurdu.” Diyen Mehmet Akif, liderlik vasfına haiz iki büyük adamı örnek gösterirken, okuruna da yurtseverlik aşılamak ister. Liderlik de bir örnekliktir. Hepimizde bir parça da olmalıdır. Yukarıdaki dizeler de bir değer vazeder.
Tükenmemek ve tükenmez insanı inşa etmek için şartları anlattığımız yazımızı, model insanlarımızın şiirleriyle bitirelim derim. Birinci şiirimiz, yüce gönüllü bir şairden olsun:” Ezanımdan alışıp tekbîre,/Buldunuz mutluluk, imanımla…/Vatan ettim sizi ey topraklar/Beş vakit damgalayıp alnımla.”Arif Nihat Asya mutluluğu böyle görür. Yani imanı olmayanın mutlu olası da zordur. Bir diğer şiirimiz de, Sezai Karakoç’tan:” Gelin gülle başlayalım atalara uyarak/Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesine/Bir anda yükselen bir bülbül sesi/-Erken erken karlar ortasında.” Evet, tabiat sevgisi de insanın kendini yenilemesine vesiledir. Kışın ortasında bülbül sesi aramak ruhumuzu çok da dinlendirir diye düşünüyorum. Tükenmez insanı yeniden inşa etmek dileğiyle, herşey gönlünüzce olsun.
isa çolaker