Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / ÜNİVERSİTELER NE YAPAR?

ÜNİVERSİTELER NE YAPAR?

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

                                                                               

               Başlıktaki sorunun cevabı müşküldür. Üniversiteler birçok entelektüel faaliyetin yanında, üretim de yapar. Bu dün de böyleydi, yarın da böyle olacaktır. Üniversiteler işlevsel olduğu kadar, fikri kapasitesi de yüksek yerler olmalıdır. Mensubu olduğum yapı, bazı hayati fonksiyonel özelliklere de sahiptir. İnsan yetiştirme düzeni, politik çözümler vb. Bunları ifa eden yapıya da üniversite diyoruz. M.Ö. de böyleydi, bundan sonra da sürecektir.

Üniversite kendine yeten kaliteli insan yetiştirme yeridir. Meslek yaşamım boyunca buna hizmet etmeye çalıştım. İlk ve öncelikli görevimiz budur. Bilgili, irfanlı, hikmetli, merhametli, vicdanlı bir eğitim öğretim anlayışımız olmalıdır. Üniversite diploma avlama avcılığı yeri olmamalıdır. Diplomalı cahil yetiştirmek amacımız olamaz. Biz kütük düzelten doğramacı değiliz. Üniversitenin akademik kurumsalı buna hizmet etmelidir. Bundan uzak duramayız. Protokol üniversitesi de olamayız. Kitabi, filozofik, bir o kadar da insani bir üniversite düzeni düşlüyorum. Akademyanın olmazsa olmazı budur. Bilginin kendisi kadar önemli ve öncelikli olan budur.

Üniversite toplumsal taleplere çözüm üretme yeridir. Sokaktaki herşey üniversitede konuşulur. Ekonomi, politik, dil, din, ideoloji, vb. Hepsi bir toplumsal içerikdir. Bir o kadar da hayatidir. Bunların hepsi bir çözüm alanıdır. Fikrin, zikrin, düşüncenin anlam kazandığı yer üniversitedir. Üniversitelerimizin bir kısmı buna hazır mıdır, tartışılır. Uzak hedefimiz, bu hayati dönüşümü gerçekleştirmektir. İbni Haldun’u, Farabi’yi, İbni Sina’yı, Gazali’yi, Cahit Arf’ı yetiştiren üniversitelerdir. Adı önemli olamayan düşünce kuruluşudur Üniversite. Düşünene her yer de üniversitedir. Merhum Ersin Nazif Gürdoğan Hoca, Görünmeyen Üniversite adlı kült eserinde, üniversitelerin entelektüel üretim yeri olması gerektiğini belirtir. Haklıdır da. Üreten ve planlayan bir üniversite önceliğine gönderme yapar. Donanımlı, gelecekçi, fikri kapasitesi yüksek bir öğrenci düzenimiz olmalıdır. Vasat, sıran bir talebe bunları yapamaz. Dershane mantığıyla yapılan eğitimden bunlar neşet edemez. Arge ağırlıklı ve tematik üniversiteler kurmaya devam etmeliyiz.

Üniversite memleket meselesidir. Üniversite düzeni iyi olan kazanıyor. Üniversite memleket meselelerine de çözüm üretir. Sosyal boyutlu üniversiteler de iyidir. Sempozyum, çalıştay, kolokyum, forum, konferans vb. bizim sıradan işlerimiz olmalıdır. Sadece ders, slayt izlemek bir çözüm üretimi olamaz. Kariyer baskısı hocaların ruhi düzenini bozmamalıdır. Aşırı bürokratik yapı, akademisyenleri tutuk ve içedönük bir hale sokmaktadır. Sadece sertifika ve belge avcısı hoca tipleri türemiştir. Bunlar ahlaki düzenimizi de bozmaktadır. Hoca bankamatik olamaz. Kamuyu aydınlatma gibi öncelikli ve bedava bir görevimiz vardır. Bunlar parayla olacak işler değildir. Yayın, konuşma, izleme, toplantı vb. araçları çokça kullanmalıyız. Derse boğulmuş bir hoca, zamana yenik düşmeye ve vasatlığa mahkumdur. Ders de bir araçtır. Fazlası da akademik bünyeye zarardır. Hocalık maarif olduğu kadar, marifet mesleğidir de. Merhum düşünür Mehmet Doğan, adıyla maruf sözlüğünü dilci olmamasına rağmen yapmıştır. Demek ki düşünme ve akletmenin ferdi bir ayağı da vardır. Ona da rahmet dilerim. Yazıya temize çekmeden ikisi de yaşıyordu. Fatihalar olsun.

Hayatın her alanı üniversaldır. Yeter ki biz geniş ufkumuzu daraltmayalım. Üniversiteleri topluma açarak bunu yapabiliriz. Bazı üniversite mensuplarını camdan fanustan çıkmaya davet ediyorum. Topluma hizmet etmeyen bir üniversite kartondan bir yapıdır. Yerinde saymaya da mahkumdur. Eğitim üretim içindir diyen merhum Harun Karadeniz hemşerimiz pek haklıdır. Üretmeyen üniversite neye yarar. Nabi’nin Hayriyye’sinde dediği gibi:

” Kendüne ucbı tasavvur itme

Kâdir oldukca tasaddur itme.”

Gurur ve yüceliği arzulama, gücün yettiği müddetçe sakın başa geçme, makam isteme. Tevazu sahibi ol ve gücün yettiği kadar başa geçmeyi kabul etme. Çünkü başa geçme, makam, mevki, insanların tevazu sahibi olmalarını engelleyen en kuvvetli tuzaktır diyen usta haklı değil midir? Üniversiteleri bir makam kapısı değil, çalışma ve üretme alanı görmeliyiz. Üniversiteyi öldüren bir anlayış da kapı kulu anlayışıdır. Makamdan ziyade, fikri kalitesi yüksek bir üniversite dileğiyle kalın okumayla.

isaçolaker

 

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*