Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / WEST İNDİES, KIZIL ELMA, İTAKİ, MAÇİN!

WEST İNDİES, KIZIL ELMA, İTAKİ, MAÇİN!

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

 

            İsmet Özel’in uzakları anlatan bir şiiri böyle başlar. Anlayacağınız, her uzak kelimesinde aklımıza Kızılelma düşer. Oğuz Kaan,“güneş bayrağımız, gök çadırımız”der, Kızılelma için. Uzak ideallerimizi anlamak için kullanırız Kızılelmayı. Yakın ideallerimiz zaten vardır. Afrine giden asker Kızılelma dedi, kızılca kıyamet koptu! Ne diyecekti? Lest go vest mi deseydi? Hadi oradan! ”Kızılelma, Ayasofya üzerinde parlıyordu. Ayasofya cami olunca, Kızılelma uçup gitti ve Roma’daki Sen Piyer Kilisesinin kubbesine kondu inancının sonucuydu bu. Ayasofya’yı camilikten çıkarınca, yeniden Kızılelma Ayasofya’nın kubbesindeki yerine döndü. İşte zaman zaman Ayasofya’yı açalım haykırışının yükselişi, bu tarihi şuuraltı arketipinden kaynaklanmaktadır.” Diyen Sezai Karakoç’a göre Kızılelma, asıl kodlarına dönmenin adıdır. Ben de böyle düşünüyorum. Topluma yön verenlerin, halkına gösterecekleri hedeflerin toplamıdır Kızılelma.

Başlıya baş eğdirdim, dizliye diz çöktürdüm. Tanrı yardım ettiği için; gözle görülmeyen, kulakla işitilmeyen yerleri milletime kazandırdım diyen, Bilge Kağan da, milletine böyle bir hedef göstermiştir. Başarılı da olmuştur. Bizim için şu soru önemlidir: Kızılelma neresidir?
Güneşin doğduğu yerden, battığı yere kadar olan tüm cihandır. Böyle olduğu zaman, nizamı alem fikrini anlamış oluruz. İslam Halifesine bir mektup gönderen Sultan Sencer, “Yüce Allah’ın yardımıyla cihan padişahlığına yükseldik. Allah dünyayı bizim tasarrufumuza tevdi ve emanet etmiştir. Bütün emirler ve hükümdarlar bizim memurumuzdur.” diyordu. Bunların söyledikleri cihan hakimiyeti mefkuresinin adıdır. Bunu sağlarsın, sağlayamazsın o ayrı mesele. Ama davan bu olmalıdır. Ülküsü ve idealleri olmayanın davası ve devası yoktur.

Turandan başlayan Kızılelma, azami, Kudüs’e kadar gider. Böyle baktığınız zaman, Kızılelma Allahın Hakanı göndereceği yerdir. Bu milli bir motivasyondur da. “Gün gibi kişver açup şemşīr-i fetḥ-efzā ile/Mülk-i küffārı ḫarāba viriser yaġma ile/Beç ḥiṣārın virüp eyvāya Ḳızılalma ile/Şâh-ı ġāzī yine leşker çekdi küffār üstine” diyen ozan Aşkî, ta o zaman hedefi küffar toprakları olarak göstermiştir. Bugün de bize yedi düvel saldırmıyor mu? Biz İsrail, Abd, Almanya, İngiltere’ye karşı savaş vermiyor muyuz? Ypg, pkk,ışid coni değil midir? Biz bunları yendiğimiz zaman, gazamız mübarek olmayacak mı? Bal gibi olacak. Kızılelmayı öğreten savaşın adı cihattır. Bu böyle biline. Neymiş efendim, bu savaş kirli bir savaşmış! Bal gibi de ecnebiye karşı savaşıyoruz.” Yiğitler kan döker, bayrak solmaya, /Anadolu başlar, vatan olmaya… /Kızılelma’ya hey… Kızılelma’ya!!!/En güzel marşını vurmadan mehter /Ya Allah…Bismillah… Allahuekber” diyen Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, pek de haksız sayılmaz. Anadolu yeniden vatan olmaya başlamıştır.

“Gaziler serveri binip Düldül’e/Evliye vü enbiya vü melekler ile/Mucizât-ı Nebi ve lutf-ı Hak ile
Kızılelma’ya dek uçmak isteriz” diyen Gevheri, aslında Kızılelmanın biraz da cennete ve şehitliğe karşılık olduğunu belirtir. Haklıdır da, Kızılelma hedefi gaziliğe  ve şehitliğe tanık olmayı gereketirir. İlahi Kelimetullah için yola çıkanlar aslında, Kızılelmanın şahitleridir. Ütopyası olmayanların kimlik meseleleri olur. Kızım bana, Kızılelma nedir diyorsa, eğitimdeki millilikte sıkıntı vardır. İslam ümmetinin bir parçası olan milletimiz, aslında hergün bir yakın ideal, har zaman bir Kızılelma kovalamalıdır. Yani toplum hedefsiz kalmamalıdır. Milli aidiyet, milli bir ahlak gerektirir. Bu da İslam ve milli kimlikle olur. Orduya hedef gösterirken de, Kızılelma ülküsüne başvurulmuştur: ”Çıktı Otranto’ya pür velvele Ahmet Paşa/Tuğlar varsa gerektir Kızılelma’ya kadar” diyen Yahya Kemal Beyatlı, aslında ordumuza arihsel yürüyüşünde yol göstermek istemiştir. Nereye diyen yeniçeri, Kanuniye aynı şeyi söylememiş midir? Evet.

Kızılelma bazen da İstanbul’a nispetle kullanılır. Yani payitahtı anlatmak için. Doğru bir kullanımdır. Çünkü İstanbul düşerse, İslambol düşer diyen bir ecdadın torunlarıyız. “Mahallidür dola eyvây ile vilâyet-i Rûm /Hakikatte yed-i kudretdedür Kızıl Elma” diyen Taşlıcalı Yahya Bey, İstanbulun veya vilayeti Rum’un kültürel iktidarımızın başkenti olduğunu bilerek, oraya ulaşmanın bir Kızılelma hedefi olduğunu anlatıyor. Bugün bile böyledir. İstanbul düşerse, batıyla temasımız kesilir, dolayısıyla batı ve doğunun birleşmesinden oluşan Kızılelma tertibi bozulur. Demek ki Kızılelma bir çok terimi ve anlamı da içinde barındıran bir kavram. Bazılarının dediği gibi ırkçı ve dar anlamlı bir kelime değildir.

“Uzun yola çıkmaya hüküm giydim./beyazların yöresinde nasibim kalmadı/yerlilerin topraklarına karşı şuç işledim/zorbaların arasında tehlikeli bir nifak/uyrukların arasında uygunsuz biriyim” mısralarını, kültürel Kızılelma için söylemiştir İsmet Özel. Uzun yola çıkanların türküsü Kızılelma olmalıdır. Vatanın birliği ve beraberliği peyderpey kardeşliğe ve ülkü birliğine bağlıdır. Bizi ezmeye kalkan beyaz adama ve yerli conilere karşı yeniden safları sıklaştıralım derim. Bu kadar zorbaya ve zalime karşı, yine ve yeniden dirilişin yolu buradan geçer. Demek ki neymiş, Kızılelma basit bir söylem değil, tarihsel arka planı olan bir düşünce ürünüymüş. Kızılelmanın kültürel arka planını tartıştığımız yazımızı, güzel bir atsız dörtlüğüyle bitirelim:” Yüz paralık kurşunla gider hayat dediğin; / Tanrı yolu uzaktır; erken kalk sıkı giyin. / Yazık, bütün ömrünce o kadar özlediğin / Güzel Kızılelma’na varmadan öleceksin.’

Allah yolunda, memleket için, hesapsız Kızılelma müdavimlerine selam olsun. Onlar ölüler değil, gerçekte birer diridirler.

 

 

 

 

 

 

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*