Şehir üzerine kafa yoranların yavaş kent diye bir kavramı vardır. Belli hususiyetleri taşıyan yerlerin bu kavrama haiz olduğuna inanırım. Amasya, bu hususiyetlerin epey kısmını taşıyan yaşanası bir şehirdir. Oldukça sakin, suç oranı düşük, dingin bir şehir olan Amasya yavaş kent olma özelliğini çoktan hak ediyor. Şehrin yavaş kent olma özelliğini birkaç bakımdan kaçırmasına üzülüyorum. Şehri yavaş kent yapan özelliklere baktığımızda, bazı özelliklerin tıpatıp Amasya’da olduğuna şahit oluruz.
Şehri yavaş kent yapan vasıfların başında, geleneksel mimari yapının korunması gelmektedir. Amasya, geleneksel yapıyı korumaya ahdetmiş bir şehirdir. Yalı boyundaki tarihi evlerin yalnız başına bu özelliği korumamamıza tanık olduğunu düşünüyorum. Sıra sıra dizilmiş ve tarihimize tanıklık eden yapıları göz bebeğimiz gibi korumalıyız. Çeşmeler gibi bazı mimari unsurları koruyamasak da böyledir. Yavaş kente şahitlik eden bir diğer yapı unsuru da köprülerimizdir. Sırasıyla camilerimiz, hanlarımız, kervansaraylarımız, medreselerimiz tarihimizin sessiz ve karalı şahitleridir. Onları iyice koruyalım. Yavaş kent olmayı hak eden Amasya, aslında tam bir konformist yaşam mekanıdır. Moderniteyle tarihin elele verdiği şehrimizi koruyalım.
Yavaş kent, şehrin şehrin restorasyonunun tamamlandığı kenttir. Elli bin nüfus altı şehirlere verilen bu unvan, aslında Amasyamıza da çok yakışır. Geçici olduğunu düşündüğüm trafik meselesi hariç, kentin hızlı ve acil bir akışı yoktur. Aslında Amasya inansı da yavaş ve bir o kadar da akildir. Durup düşünerek hareket etmek, Amasyalının bariz vasfıdır. Şehrimizin restorasyonu da tamamlanmak üzeredir. Burmalı Minare, Mehmetpaşa Cami, Bayezitpaşa Camii iyi bir restorasyon örneği olar şehrimize ayrı bir dinginlik katmaktadır. Avlusuna gittiğiniz her cami, sizi tarihin kucağında gezdirmekte ve sizi derin bir hayat uykusuna yatırmaktadır. Yavaş kentler de böyle değil midir?
Hangi kentlerimiz yavaş kent kavramına ulaşmıştır? Halfeti, Perşembe, Taraklı, Yalova, Yenipazar, Akyaka, Seferihisar gibi yerlerimiz. Halfeti’yi gezen birisi olarak belirteyim, tarihle insanlık sanki yan yana uyuyor. O nasıl bir sessizlik? Nasıl bir güzellik? Şehir sanki bin yıl öncesinde yaşıyor. Perşembe, Taraklı da haza böyledir. Şahit oldum. Organik ürünlerin satılması da yavaş şehir vasfıdır. Amasyamız eskiye göre, daha bir organik tarıma ev sahipliği yapmaktadır. Organik tarım insani bir duruştur. İnsanın tekrar doğaya ve doğala olan dönüşünü ifade eder. Ne kadar organik tarım yaparsak, o kadar da kendimize dönmüş oluruz. Uzun ömürlü ve canlı bir hayat süreriz. Amasya bunu başaracak bir tarım geçmişine sahip Hadi organik tarıma derim.
Yavaş şehirlerde gördüğümüz diğer bir ayrıntı da, el sanatlarına verilen önemdir. İçeri şehirde örneklerini gördüğümüz el sanatlarımız, milli kimliğimizin yaşayan şahitlikleridir. Hat, tezhip, alem, semaver yapımızı Amasya’nın tarihi birikimleridir. Yavaş şehre giden yolda bunları hasseten geliştirmeliyiz. Belediyemizin açtığı beceri kursları bu amaca matuf önemli bir ataktır. Sürdürülmelidir. Atölyelerle sürdüreceğimiz yolculuk, aslında tarihe ve şehrimize yapılan bir yatırımdır. Yavaş şehir potansiyeline ulaştığınız zaman, kentinizin turizm gelişimi de başlıyor. İnsanlar Halfeti’ye niçin koşuyor? Kendiyle mekan arasında ilişki kurup, biraz daha düşünceye ulaşmak için değil mi? İnsanlar şehri dinlerken, aslında kendini aşar ve irfana yolculuk yapar. Böyledir evrene yolculuk.
Yerel ürünlerin üretimi ve kullanılması, başlı başına yavaş şehir özelliğidir. Yavaş kentlerin ilçelerle sınırlı olması aslında, modernitenin şehre saldırısı sonucudur. Amasya’ya ilk geldiğimde fayton sayısı epey fazlaydı. Şu an bir iki turistik faytona kadar düştük. Bakımı ve temizliği iyi yapılan faytonlar, şehre ayrı bir tarihsellik katmıyor mu? Yenipazar’da faytonlar hala çalışmaktadır. Yurtdışında fayton çalışan şehirler vardır. Biz değişimi, her şeyi at gel anlamakla yanlış yaptık! Atmakla medeni olunmuyor. Medeniyet şehrin imanla ve değerle kuşatmakla oluyor. Burası bir Osmanlı şehridir. Öyle de kalacaktır. Yıka yıka nereye gideceğiz. Osmanlı tipi bir kadınlar pazarı ya da eski tabirle, köylü pazarı kurabilir. Köylerden gelen el işi yün çorabıda o zaman görebiliriz. Emekçi kadınlarımız, ürünleri üretip satarak milli kültüre ve ekonomiye katkı yapabilirler. Yavaş şehir biraz da üreten şehirdir.
Amasya’nın yavaş şehir terimine haiz olduğunu düşünüyorum. Hava kalitesi iyileşmiş bir Amasya, çoktan yavaş şehir olmuştur. Bizi yavaş şehir ilan etmekte yavaş davranan bürokrasiye inat durum budur! Çünkü hava kalitesi de, yavaş şehrin ana özelliklerindendir. Trafik gibi acil meselelerimizi çözersek, yaşanası bir yavaş kent olabilir. Biraz da bina stoklarımızı ahşaba çevirirsek daha iyi olur diye düşünüyorum. Avlulu ve cumbalı evleri de özledim! Birçok yavaş şehir özelliğine sahip şehrimize sahip çıkalım. Şehirlerin vicdanı vardır. Bu kent bunu hak ediyor. Her ne kadar nüfusumuz yüz bini aşsa da, yavaş bir şehir olduğumuzu düşünüyorum. Elele birlikte yürüyeceğimiz bir sakin kenti inşa etmek ve yaşamak dileğiyle.