Hemşerimiz Fethi Naci ya da namı-diğer İbrahim Kalpakçıoğlu, aynı zamanda gazetemizin eski yazarlarındandır.Fethi Naci usta, yedi göbek Giresunludur.Babası Karpuzcu Fethi Ağa’dır.Oğlunun ismini de galatımeşhur olarak “Feti” yazdırmıştır.İlk telif ücretini de, gazetemiz Yeşilgiresun’un patronlarından Nuriahmed Cimşid’den almıştır Tam yirmi beş lira.Ünlü tenkitçimiz Fethi Naci, fikirleri yüzünden epey sıkıntı yaşamış bir kişiliktir.Eleştiri ustalığının da, çektikleri nedeniyle olduğunu da düşünürüm!İyi bir kalem erbabı olan hemşerimiz, talebelik yıllarımızın gözde eleştirmeniydi. Onunla ilgili yazı yazmak, bugünlere nasip oldu.
Rahmetli Mehmet Seyda; Fethi Naci’nin babasının milli mücadelede epey yararlılık gösterdiğini anlatır.Babası karpuzcu İbrahim Fethi Efendi’nin anlattığı bir hikayede:”İstanbul’dan Kuvay-ı Milliyeci Osman Ağa kuvvetlerine, üstüne sap saman ve mısır örtülerek mavnalarla kaçırılan silâhların hikâyesidir.Osman Ağa, bu hizmetlerine karşılık, İbrahim Fethi’ye iki ev verecek olmuş,İbrahim Fethi Efendi de demiş ki:“Evi neyleyeyim Osman Ağa? Biz genciz, verecek isen para ver ki, yiyip keyfimize bakalım!”dediği söylenir!İstanbul’dan Giresun’a silah sevkedecek kadar cesur ve yurtsever bir babanın oğlu olan Fethi Naci, iyi bir eğitim almıştır.Sırasıyla;İstanbul, Giresun, Erzurum’da okuyan usta; iyi bir üniversite eğitimi de almıştır.İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi mezunudur.
Onun edebiyata düşkünlüğünde edebiyat öğretmenlerinin etkisi vardır.Sami Nabi Özerdim ve Sıtkı Dursunoğlu gibi kalite öğretmenler, onu, edebiyatçı kişiliğe sevk eden hocalardır. Onun hocaları; Ahmet Hamdi Tanpınar stilindeki şiirlerini pek beğenip Halkevi dergisinde yayınlatacak, gene 1944-46 yıllarında, Yeşil Giresun Gazete’sinin ek sanat sayfası ile bir Halkevi yayını olan Aksu dergisinde Naci’nin şiirlerine ve edebiyat üzerine yazılarına rastlanılacaktır.İşte,hocalarının teşvikiyle yayınlanan ilk şiirlerinden bir demet:”O kumral saçların öyle güzel ki/Çağlıyor üstünde bir ışık seli/Güneş onun için doğuyor belki../Ve esiyor onun için Tan yeli…” Üstadın şiire ilgisini anlatırken yaşanmış bir anıyı da paylaşalım.Mustafa Kutlu derki:“Dergâh’ın arka sayfasında Şeyhülislam Yahyâ Bey’den ‘Öldüğüme yanmıyorum, ben ölünce hüzünlü âşık yerine seni kimler sevecek?’ alıntısıyla bir yazı yazmıştım. Dergiyi okuyan Fethi Naci telefonla beni aradı. Gözyaşları içinde ‘Ne kadar dokunaklı bir dize’ dedi. Kaybettiği kızı aklına gelmiş. Şiir ikliminde Fethi Naci ile dertleştik.”Fethi Naci, güzele tanık olmayı da severmiş.
Aslında Fethi Naci’yle beni tanıştıran, onun gerçek yayınevi kitaplarıdır.Seksenlerin meşhur yüz soruda serisi onun keşfidir. Bu tür kitaplar, pratik ve el kitabı tasavvuruyla yayınlanırdı.Siyasi inançları nedeniyle işsiz kalan usta, gerçek yayınevini kurar. Burada meşhur yüz soruda serisini yayınlar:Yüz Soruda Türk Halk Edebiyatı,Pertev Naili Boratav; Yüz Soruda Mezhepler ve Tarikatler, Abdulbaki Gölpınarlı; Yüz Soruda Türk Edebiyatı, Rauf Mutluay; Yüz Soruda Türkiye’de Roman ve Toplumsal Değişme, Fethi Naci vb. yayınlar. Bunların hepsi bizim başucu kitaplarımızdı. Hala da kitaplığımızda en iyi yeri tutarlar. Yüz Soruda serisinin isim babası da Cemal Süreya’dır,Doğan Hızlan böyle anlatır.Ustanın bir çok kitapları mevcuttur ama, Yüz Yılın 100 Türk Romanı ve 50 Türk Romanı kitapları, alanındaki en iyi başvuru kitaplarıdır.
Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı, eleştiri alanında, hemşerimize çok şey borçludur. Behçet Necatigil, Tarık Buğra vb. yazarlarımız hakkında kuşatıcı eleştirileri vardır.Cumhuriyet Kitap eki yazarı olduğu için de, onun eleştirisi ciddiye alınırdı. Romanda bir otorite olarak kabul edilir, fakat, her otorite gibi insanda sevimsizlik duygusu da yaratırdı! Bazı yayınevlerinin kitap çıkmadan, kitabı okuttukları hakkında olumlu bir şeyler yazmaya ikna etmeye çalıştıkları rivayetler arasındadır. Genelde kim ne yazmış ona bakmayıp da, kim kimin ne yazdığı hakkında ne demiş kısmına takıldıkları için, Fethi Naci’nin işaret ettiği kitaplar haliyle biraz daha vitrin yapmıştır.Kitap yaşamına bu kadar yakın birinin, bu eleştirilerden nasibini alması doğaldır.Biz onu tenkit ve kitap tanıtım yazılarıyla sevdik. Mesele budur.İşin dedikodu tarafı, tamamen edebi magazindir.
Onun meşhur sözlerinden birisi de, “Türkiye’nin gerçek tarihi biraz da romanlarda gizlidir.” aforizmasıdır.Sözün hası da budur. Roman tüm özel yaşamımızı, dolayısıyla mahremimizi de resmeder.Onun için Fethi Naci, romana epey önem veren bir kişilikti. Hala da öyle değil mi? Romanlar yok satıyor, şairlerse karaborsa! Gerçek tam da budur. Modern insan, fâş etmeyi seviyor.Yaşamımız da batılı olunca, verelini insan özeli!Fethi Naci ustanın, Atatürk’ün Temel Görüşleri adlı çok satan bir eseri de mevcuttur.Piyasadaki en iyi Atatürk konulu eserlerden birisidir.Sanırım onlarca baskıyı geçti.Fethi Naci’nin yarenleri arasında; hemşerimiz İdris Küçükömer,Kemal Tahir,Yaşar Kemal, Rauf Mutluay vb. yazarlarımız da vardır.Kendisi iktisatçı olmasına rağmen, kendini edebiyata hasreden hemşerimizin eskimeyen kitap tavsiye listesiyle bitirelim. 100 Soruda Türkiye’de Roman ve Toplumsal Değişme isimli kitabında, en beğendiği 20 Türk romanını şöyle sıralamıştır:”Aşk-ı Memnu, Halit Ziya Uşaklıgil;Kuyucaklı Yusuf, Sabahattin Ali;Üç İstanbul, Mithat Cemal Kuntay;Miskinler Tekkesi,Reşat Nuri Güntekin;Huzur, Ahmet Hamdi Tanpınar;Bereketli Topraklar Üzerinde, Orhan Kemal;Esir Şehrin İnsanları, Kemal Tahir.”Üstada rahmet olsun.
isa çolaker