Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / ACILARI TOKUŞTURMAK

ACILARI TOKUŞTURMAK

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

 

                Çok kızdığım tuzak laflardan birisi ; bir acıyı , diğer acıyla kıyaslamaktır . Ne zaman bir acıyı konuşsam , bazı arkadaşlar diğer acıyı meşrebi ve partisine göre yorumluyor . Ne sakat bir anlayış . Halepçe ‘ yi , Kerkük ‘ le ; Mısır ‘ ı , Doğu Türkistan ‘ la ; Suriye ‘ yi , Irak ‘ la , Bosna ‘ yı ,Çeçenistan ‘la vs. Acının kendisi tekil olduğu kadar , aynı zaman da evrenseldir . Çünkü , dünya insanı acı çekiyor ve acının dini imanı ve yabancısı olmuyor . Yani acının ve zulmün ideolojisi ve coğrafyası , dili yoktur. Acıları tokuşturan arkadaşlar , evinden acı pazarlayan simsarlardır . Mazlumun olduğu her yer , acının ve zalimin olduğu yerdir . Bize düşen mazlumun yanında ve zalimin karşısında olmaktır . Biz insan olarak tümden adaletsizliğe ve zulme karşı küresel bir duruş sergilemek zorundayız . Eğer yemediysek, vicdan ve ahlak bunu gerektirir . Oysa modern insan , ötekine karşı duyarsız ve sağır .

Acıyı tokuşturan arkadaşların düştüğü hata ; aşırı yerel ve kaygılarının tekil olmasıdır . Kendini sadece devlete ya da organik bağın olan kimliklerle sınırlarsan , acıyı tokuşturmaya başlarsın . Bazı ulusalcı ya da milliyetçi-muhafazakar kesimler , nerede bir acı ve çile duysalar , bizim acımızı kimse duymadı diyerek eleştiriye başlıyorlar .Ne tuhaf, Türkiye ‘de konuşan herkes, “şu şuna zulmederken neden sustun” diye zulmü ve zalimleri değil de birbirini suçluyor. Oysa , otoritenin ya da devletlerin yaptığı her zulmü onaylamıyorsan, mazlumun yanındaysan , gocunacak bir şeyimiz yok demektir . Mustafa Kemal , Filistin ‘ li Müslümanlara yardım edin diye genelge yayınlıyor ; Kızılay , Suriye ‘li Müslümanlara yardım ediyorsa , hep bu milli ve insanî ilkeden hareketledir . Mazlumun ve zalimin safı aynı değilse , bizim mazlumun yanında durmamızdan daha doğal ne olabilir ? Yani garibanın dini ve ideolojisine bakmak Anadolu insanına yaraşır mı ? Eğer vicdanımızı sınırlar ve yardımlarımızı çıkarlarımıza göre belirlersek , başka halkların bize yardım etmediği masalını konuşmaya ve tartışmaya devam ederiz . Marmara depremindeki yardımları ve uluslararası yardımları hatırlarsak , demek istediğimi anlarsınız .

Halepçe yardımıyla Kerkük sorunu ya da Mısır’ la , Suriye yardımlarımızı karşılaştırıp oralarda ne işimiz var diyenlere sormak gerek ? Dün Memlük sonrası Mısır’ da ne işimiz varsa , bugün , Trablusgarp ‘ ta o işimiz vardır . Mustafa Kemal Trablusgarp ‘ ta ne arıyorsa , benim vicdanım Yemen ve Somali ‘ de onu arar . Yani tarih değişir ama , vicdan ve kabuller değişmez. Yoksa mazlum halklara örnek olacağız düşüncesi gerçekleşemez .Vicdan , çıkardan önce gelir . Acıları tokuşturanlar , sorguladıkları halklara ne yapmışlarda milletin vicdanını sorguluyorlar ? Benim için ; Kerkük , Medine, Paris , Somali , Roma , Şam , İstanbul vb. şehirlerin vicdanı varsa , iyi şehirlerdir . Yoksa , insanı evren bilip mazluma yardım etmeyenlerin , vicdanları kiralıktır . Hangi yardım örgütüne yardım ettik de , onlar anılan yerlere yardım etmediler ? Televizyon diliyle ve yardım etmeden konuşmak , vicdanları yaralar . Türk milleti ve atalarımız her yere çoğulcu adaleti ve acıma duygusuyla gitmişlerdir . Hesapkâr bir çıkar mantığıyla gitselerdi , bu kadar seveni olan bir millet olabilir miydik ? Tekçi ve ezik kafaların göremediği budur .

GKHAN-~1

Türkiye Cumhuriyeti Devleti dünya küresel yardım ve bağış sıralamasında dördüncü sıradaysa, bu beni mutlu  eder . Ülkemin ve milletimin necip olması buradan kaynaklanmaktadır . Havai depremzedelerine yardım etmiş , Abdulhamit dönemi Japon depremlerine yardım göndermiş bir atanın çocukları ; üç kuruşun hesabını yapıp vicdan ve acı tokuşturması yapamaz . Benim acım , senin acından daha büyük değil ; senin acın benim acımdır diyerek halklara yardım edeceğiz . Etnisiteye , mezhebe , ırka , sadece dine göre de yardım yoktur . Peygamberimizin yoksul Yahudilere yardım ettiğini unutmayalım . Acıları tokuşturanlar ; kafalarını devletin soğuk antenine göre ayarlayıp , küçük bahanelerle büyük iyilikleri ve sevapları kaçıranlardır . Sadaka , zekat , vergi , fıtır vb . ödeme kültürü olan yurttaşlarımızın , yardım ve katkılarını esirgemediğini düşünüyorum . Küçük bahane ve düşüncesi olan çapsız insanlar , yardım edecekleri insanın dinine  kitabına bakarlar  . Kafası ve coğrafyası geniş olanlarsa , yardım ettiği ve edeceği insanı küçük düşürmeden evrensel bir saikle yardımını yapar .

Yıllar öncesinden mazluma yardımı şiar edinen Nazım Hikmet usta , kafası geniş bir  şekilde ne söylemektedir :”Mısırlı kardeşim, / kanalın sularına karıştı kanın. / İnsanın yurdu bir kat daha kendinin olur /  toprağına, suyuna karıştıkça kanı. / Yaşamış sayılmaz zaten / yurdu için ölmesini bilmeyen millet…” diyerek , Mısır ‘ a dizeleriyle destek vermiştir . Oralarda ne işimiz var , evimizi süpürelim diyen acı tokuşturuculara cevap veriyor . Vicdanın haritası yoktur . Biz acıları tokuşturursak, yanımızda dost millet bulamayız . Dünyadaki her türlü zulme ve darbeye de karşı çıkmalıyız . Yani duruşumuz da , küresel ve ahlakî olmak zorundadır . Mehmet Akif ‘in yıllar önce söylediği dizeler de bunu doğrular niteliktedir :”Tükürün milleti alçakça vuran darbelere / Tükürün onlara alkış tutan kahpelere“ Biz ülkü ve ideallerimizle gariban ve yoksul milletlerin yanında olursak , Akif ‘ in tükürdüğü zalimlerin yanına düşmeyiz . Acıların tokuşturulmadığı , vicdanımızın özgür sesini dinlediğimiz bir anlayışta ittifak etmek dileğiyle , her şey gönlünüzce olsun .

Günün sözü : “Gençlerin pek çoğu kabalıklarını tabilik zannederler.”F. de la Rache

İsa Çolaker

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*