Amasya belediyesi kar-kış demeden etkinliklere devam ediyor . Soğuk bir kış gecesinde , hınca hınç dolu bir salonda , Sinan Yağmur okurlarıyla buluştu . Bu güzel insanı bizimle buluşturanlara teşekkür ederim . Günler öncesinden duyurusu yapılan etkinlik , on üç aralık iki bin dokuz gecesi , kalabalık bir okur ve dinleyici kitlesi eşliğinde gerçekleştirildi . Saraydüzü Kışla Binasında yapılan konferans dinleti , çok verimli bir ortamda gerçekleşti . Sevgili Sinan Yağmur hoca , dinleyici ve izleyicilerine tam bir sufist dinleti yaptı .
Eserlerinin epey bir kısmını öğrencilerime okutma bahtiyarlığına sahip birisi olarak , yazarı ve ruhunu iyi tanımışım . Sinan Yağmur hoca , tam bir halk adamı ve mütevazı bir kişilik . Kışla binasının uhrevî ortamına uygun bir konuşma ve eserlerini özetleyen bir edip diliyle konuştu . Aşkın hallerini ve ahvalini iyi yorumlayan bir konuşma yaptı . Ney sesi eşliğinde ve çok iyi bir alt yapıyla okuduğu uzun bir şiirle açılışı yapan yazar , giydiği kostümle de ilgi topladı . Hırka , şal ve yakasız Afgan gömlekle okuduğu dingin şiir , müzikle birlikte iyi bir konsept oluşturdu . Dinleyicisiyle sorulu cevaplı süren konuşmanın ana başlıklarından iki , aşktı . Aşk bir hak ediştir . Aşk bir yolculuktur . Ötekileştirme aşkı öldürür gibi alt başlıklarla aşkı ve onun Allah ‘la ilişkisini çok iyi bir dille anlattı .
Konferansın ikinci boyutunu , Mevlana ve yaşamı çevresindeki olaylar oluşturdu . Şeb-i Aruz haftasında oluşumuz da , konuşmaya ayrı bir mana katmıştı . Konuşmanın ikinci ve son bölümü tamamen Mevlana ve ahfadına ayrılmıştı . Benim de çok yararlandığım Mevlana ve felsefesi bahsi , sessiz ve sufice bir derinlikte dinlendi . Dinleyicilerin de üniversite ağırlıklı olması beni çok mutlu etti . Mesnevinin özü değil , kabuğuyla ilgileniyoruz diyen usta ; ecnebilerin bizden daha fazla Mevlana ve düşüncesiyle ilgilendiğini anlattı . Yusuf İslam , Roger Garaudy , Ali Şeriati , Mıuhammed İkbal , Anne Marie Schimmel örneklerini verdi . Biz dudak ve kulak Müslümanıyız sözü hafızama kazındı .
Aşkın Gözyaşları serisi , Kerbela , Aşkın Meali , Her Anne Bir Melektir vs . tarzında bir çok esere imza atan yazar , birebir ortamda , kitaplarını sufi bir İslami dil temin etmek için yazdığını söyleyerek ; selefi ve sert bir din anlayışından ziyade , sufi bir din dilini kullanmaya talip olduğunu anlattı . Bunun için Mevlana ve yolundakileri kendine rehber edindiğini anlattı . Anadolu ‘nun bu sufi İslama ve hoşgörüye ihtiyacı olduğunu anlatarak , eserlerinin bu çerçeve etrafında olmasının nedenlerini de belirtti . Mevlana , Şems , Bahaddin Veled , Sultan Veled çevresindeki manevi halkanın başına gelenleri gayet özel bir dille yansıttı . Şems ‘ in ‘ âşıklar birbirinin yarasına gelir’ sözüne atıfla , Mevlana ‘ nın halkasına katılmasını çok iyi betimledi .
Mevlana ve çevresini menkıbe tadında misallerle çok iyi anlatan Sinan Yağmur ; testi metaforu çevresinde anlattığı hikayelerle dinleyicinin gönlünü fethetti .’ Gönlü okşanmayan için , gözü okşama’ diyen Şems sözüyle , dinleyiciyi tatlı bir ufuk turu yaptırdı . Mevlana-Şems arkadaşlığı bu kadar mı iyi anlatılır ? Şimdi bir kere daha anladım ki , Mevlana ‘ yı Şemsle anlamlandıran Allah ; iyilere , iyi bir dostu arkadaş kılıyor . Hz .Mevlana ‘ yı yaşayan Kuran olarak tasvir eden Yağmur , Mesnevi okumalarımızı artırmamızı istedi . İçimizde iki ses var diyen Yağmur , bunların Firavun ve Musa sesi olduğunu belirterek , bizim Musa ‘ ya talip olmamızı istedi . Alkış da aldı .
Konuşmasında “Hamuş” kavramı üstünde duran yazar ; eserlerinden birinin de hamuş ek adıyla yazdığını belirterek , Hamuş teriminin kelime anlamını ve sufilikteki karşılığını anlattı . Arapça hamuşun , susma anlamına geldiğini belirterek , manevi bir dinlemeye gönderme yaptı . Üç hamuşun ( susuşun ) misallerini verdi : Birincisi , Allah ‘ a karşı hamuş olmalıyız . İkincisi , büyüklerin ya da erenlerin meclisinde hamuş olmalıyız . Üçüncüsü de , sözü anlamayanların yanında hamuş olmalıyız dedi . Çok anlamlı ve derin bulduğum bu üçleme , benim için de ayrı bir eğitim ölçüsü olacaktır .
Buz kesmiş bir Amasya gecesine kattığı güzellik ve derinlik için , Sinan Yağmur ‘ a çok teşekkür ediyorum . Geceyi renklendiren dostum Osman Akbaş ‘ a ve çalışma arkadaşlarına da , Ferhat ‘la Şirin Âşıklar Müzesi Gezisi için ayrıca müteşekkirim . Çok yararlı bir gece meşk ettik . Demli gecelerin demli çayları eşliğinde biten gece için , her safhası ayrı bir güzel tat bırakan hatırlar yaşadık . Eve avdet ettiğim de , saat gecenin biri olmuş da , ben fark etmemişim ! Bir konferanstan fazlası olan konuşmadan bir vecizeyle bitirelim : ” Her derdin ardında Allah var , isyan yoktur .” Eyvaallah .
İsa Çolaker