Çok sorulan bir sorudur, edebiyat neye yarar?İçinde çıkar barındıran bir soru!Rahatsız edici de. Cevap isteyen de bir soru. Edebiyat işlevseldir. Her ne kadar eğlence aracı, fikir ya da anlama bütünlüğü olarak görülse de. edebiyatın neye yaradığı sorusu, hep tartışıla gelmiştir.Edebiyata yarar değil de, onun size ne kattığına bakarak anlam vermek, daha doğrudur.Buradan baktığınızda, edebiyat; sorumluluk isteyen, insanları geliştiren, heyecanlandıran bir ürünler bütünüdür diyebiliriz.Kurmaca bir alem olması, onun neye yaradığı sorusuna cevaptır.Yani yeniden kurulan bir alem vardır.Edebiyata kurmaca tarafından bakarsak, bazı şeyleri daha iyi görürüz.Edebiyat, yeni kurulan bir dünyanın adıdır. Vesselam.
Edebiyat sizi harcıalem bir dünyaya değil, gerçek bir aleme hazırlar.Sizi donanımlı hale getirir. Sizin kendinizi çoğaltmanıza, kelimelerle dans etmenize vesile olur.tek başına konuşmak, sizi anlamlı kılmaz.Edebiyat, bir şuurlanma işidir.O, sizi adamlıkla, hüzünle, ahlakla, hakikatle ve alemle buluşturur. Şuurlandığınızda şiiri de bulursunuz.Edebiyat aleminin en büyük alanı da şiir değil mi? Şiir sizi hayata hazırlar. Şiirlerden çıkarılan bir mana alemi vardır.Sizi anlamlı kılan, tabiata ortak eden herşey bir parça edebiyattır.Herşeyin ilahiyatı varsa, aslında yaşamın da edebiyatı vardır.Türkü, şarkı, gazel, deneme, makale sadece bir türün adı değildir.Bunlar yaşamı anlama kılavuzudur. “Burada yağmur yağıyor ama sen/ Şemsiyeni almadan gel yine de “diyen Ahmet Telli, sadece aşk mı gönderme yapar? Hayır, yağmurun ilacı sadece şemsiye değildir gerçeğine de vurgu vardır.Tek başına şemsiye de değildir mesele.İnsandır esas olan. Tabiatın nimeti yağmur ve onu anlamlı hale getiren sevgili gerçeği anlamak istenen.Kuran yorumlanırken bile, tefsire edebiyat katan Seyyid Kutub vardır.Rahmet olsun.
Edebiyat tekil olarak üretilir.Doğrudur. Tüketilirken toplumsal hale gelen edebiyat,artık milletin ortak malı olur. Sizin olmaktan çıkar. Korkma diyen İstiklal Marşı, tekilden çoğula yükselmenin en güzel misalidir. Yunus’un ilahileri, bir kişisel gelişim aracı olduysa; metnin sağlamlığı kadar, mana alemine katkısı sayesinde olmuştur. Eline, diline, beline sahip çık diyen Haccı Bektaş Veli; müritlerini eğittiği kadar, edebiyatla dinin ilişkisini de güçlendirmiştir.Din dili, biraz edebiyatın dili değil midir ya da edebiyatın dili din diline katkı yapmaz mı? Evet.Talebelerine hikmet dersi veren Pirî Türkistanî Şeyh Ahmet Yesevî, hikmetlerini bir edebi tür olsun diye yazmadı.Nerden bilirdi, o metinler, sarsılmaz bir edebi eğitim aracı olacak ya da edebi bir türe dönüşecek!Edebiyat, biraz da farkında olmadığınız farkındalık metinleridir.Ferdi kaygılarla yazılan bir kıta, süreç içersinde bir kanon haline gelebilir. Şekspirin soneleri gibi.Mevlana’nın Moğol istilası dönemlerinde kaleme aldığı Mesnevisinin, sonraları bir hikmet yumağına dönüşmesi gibi.
İyi bir edebiyat ürünü yaşama müdahale eder. Sizi dönüştürür. Kalbinizi hoplatır. Dönüştürmeyen edebiyat, kuru bir kelimeler toplamıdır.Salgın günlerindeyiz. Kamü’nün veba’sını daha iyi anlamışsınızdır. Okurken yadırgadığınız veya fantezi dediğinizi duyar gibiyim. Yaşadığımız koronalı günlerin de romanı yazılacak, şiiri okunacaktır. İlerde okurlar, vay be diyecek!Edebiyat ansızın gelen ilhamın ürünüdür. Mülhem olan şartlar, edebiyatın kurucu konularıdır.Sen yanmasan, ben yanmasam, nasıl çıkarız aydınlığa diyen Nazım; muhalif olmanın dibacesini yazmıştır.Söylediği zamanlar da tek parti ideolojisi hakimdir. Bakın şimdi nerelere geldik!Dünya yanıyor. Savaşlar durdu. Mikrobun fendi, devletleri yendi.Muhalif olmak için insana bile gerek kalmadı. Tabiat, düzene ortak oldu.Edebiyat düzen ve intizamdır.Korona şiirleri de yazılacaktır.Padişaha övgü yapılan fahriye bile, satır aralarında ona yol gösterirdi.Yaşama bu kadar müdahil olan bir edebiyat, insan aklının matematiğidir.,
Edebiyatın ayrı bir iktidarı vardır. Görünmeyen üniversite der, Ersin Nazif Gürdoğan Hoca. Edebiyatı görünmez kılan güç, aynı zaman da iktidar yapan ortamdır.Yedi Güzel Adam, Diriliş, Osmancık, Kut’ül Amare, Payitaht Abdulhamit vb. yapımların tezahürü budur.Siz iktidar için sanat yapmazsınız ama, iktidarlar, sanatınızı güncelleyerek, ileri toplumlar yaratırlar.Birinci Cumhuriyetin kültür iktidarını da, Kadro dergisi ve ekibi kurmamış mıydı? Sovyetik kafalı memur edebiyatçılar olmasaydı, Hasan Ali Yücel tek başına neyi kuracaktı? Kemal Tahir, Cemil Meriç bunu çok güzel anlatırlar.Latin çevirileri, Chp şiir ödülleri böyledir.Kültürel iktidar biraz da böyle kurulur.Sekülerin köy enstitüsü masalı da budur!Bugünün gençlik merkezleri, dünün halkevleridir.Edebiyat muhafaza eder.Neyi derseniz, kültürü ve insanı derim.Edebiyatın iktidarı, milliliğin ve yerliliğin korunmasıyla olur.Ne kadar edebiyat, o kadar insan diyorum.Dini de edebiyatın yanına koyduğunuz zaman, size gerçek iktidar yolu açılır.Edebiyatın kendisi din değildir, aman ha!Bunu böyle anlayan yanlış yapar. Edebiyat serazad bir yapıdır. Din daha bir kurallar toplamıdır.
Hülasa; edebiyatın neye yaradığın anlatmaya çalışırken, yarardan çok muhtevaya önem verelim derim.Aşkı, sevgiyi, ahlakı, ferdi, güzelliği önceleyen bir edebiyat meselesini savunuyorum.Yukarıdaki değerleri inşa edecek bir şiirle hitama erdirelim derim:”Mecliste arif ol, kelamı dinle/El iki söylerse, sen birin söyle/Elinden geldikçe sen iy’lik eyle/Hatıra dokunup yakıcı olma” Hatıra dokunup kalp kırmadığımız günleriniz olsun.Sağolasın Karacaoğlan.