Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / HUZURSUZ GERÇEKLER

HUZURSUZ GERÇEKLER

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

 

                 Son dönem kitap okurlarının favorileri arasında “kişisel gelişim kitapları” epey yer tutar. Benim okuma geçmişimde hiç yok desem  yeridir. Kişisel gelişim kitapları da bir realite sonuçta. İnsanların pazarda kişilik aradığı bir çağın sonuçları bunlar. Okur pazarında ekmek gibi satan kişisel gelişim kitapları var. Çoğu da kişilik sıkıntısı çeken Amerikan toplumu kitaplarıdır. Türk okuru da, apolitik olmak için , kişisel kitaplara teslim olmuş vaziyette.

Kişisel gelişim kitapları ; insanın nasıl ve ne şartlarsa yaşaması gerektiğini ve yaşamın kurallarını vaz eden yayınlar.Amerikan toplumu gibi polis devleti olan ülkelerde de modernitenin disipliner araçlarıdır.O toplumda tutulmasını ve satmasını da anlarım.Bizim toplumsal yapımızda hiç de böyle bir özellik yok.Niçin insanlar bu kitaplara sardı anlamıyorum ?Nasihatname geleneğin gelen bir toplumsal yapıya, bu kişisel kitap aşısı niye? Amerikan toplumunun ilacı bu kitaplar olabilir? Buna itiraz etmem.İki farklı yapısı olan; biri doğulu ,diğeri batlı iki toplumun çözümleri nasıl aynı olur.

Öğrencilerim sürekli sorar, kişisel gelişim kitapları niye önermiyorsunuz? O kitaplar bize şifa olmaz. Olamıyor da.Eroinman,kokainman,tinerci faşizan bir medeniyet yapısı olan Amerikan kültürü ve sıkıntıları bizimle aynı değil ki.Okul katliamları bile, bizimle ayrışmalarının tipik tezahürüdür.Bizim nasihate ve çözümlere ihtiyacımız yok mu? Var, hem de ne kadar.Sorunlarımız Amerikan aşısı kişisel gelişim kitaplarıyla aşamayız.Beş derste koca nasıl olur, psiko erotizm, bedenimizin dili vb.pansuman yayınlar kişisel gelişimimize ne katkı yapar? Sadece çok satar ve biz kitap pazarı oluruz.Sonuç da facia.Okunur gibi yapılan ve anlaşılamayan yüzlerde çeviri kişisel gelişim kitapları.Hüsranın adı, huzursuz gerçekler.Yani okunan ama, huzursuz eden bir okur yapısı.

Bizi huzursuz eden gerçekleri  ya da  kişisel sorunlarımızı nasıl anlarız?Neyle çözeriz. Elimizde gelenekten gelen okuma araçlarımız.Nasihatname geleneğimiz ve yeni dille yapılacak her çalışma bizim kişisel gelişim eserlerimizdir.Bunların başında türe ad olan Pendname gelir. Feridüddin Attar ustanın eseri bu geleneğin markası olmuştur.Özel adlarla da yazılsa, çoğunun sonu pendnameyle biter.Yani üstadın eseri türün adı olmuştur.İlk nasihatname olabilecek eserlerimizden bazıları: Kutatgu Bilig, Divan-ı Hikmet olarak kabul edilebilir. Bunları okuyabiliriz. Bu eserlerde : Giyim kuşamdan fıkha , okumadan  davranışa , bilgiden İslam ‘a ,evlilikten boşanmaya , israftan tüketime yüzlerce konuya gönderme ve çözümler vardır.

Yunus’un Risalet-ün Nushiyyesi , Sinan Paşa’nın Marifetnamesi , Şah İsmail ve Gülşenî’nin Nasihatnameleri , Veysî’nin Harnamesi , Koçi Bey’in Risalesi , Nabî’nin Hayriyyesi vb. tümüyle kişisel gelişim kitaplarının babasıdır. Mevlana’ nın Mesnevisi hakeza. Bu eserlerin piyasası da az değil. Özellikle Mesneviye olan ilginin kişisel terapiden kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Çok da seviniyorum. Yunus’un şiirleri de akla ve gönle şifadır.Oku ve kendine gel ey okur. Ne gerek var batının batık terapi kitaplarına. Batının terbiyede kendine şifası yoktur. Ahlaki sorunlarını çözmüş batı, niye Mesneviye sarılsın ve enstitüler kursun ki?

Gelelim başlığa çektiğim bizi huzursuz eden gerçeklere , insanımızın gerçekten bir irfan ve gönül okumasına ve aydınlanmasına ihtiyacı var. Bunu yapacak eserlerden biri de , Feridüddin Attar ustanın  Pendname’sidir. Bir çok ortak ürüne isim babalığı yapan eser bugün de çok satan bir klasik eserimizdir. Oradan alıntı yapacağım Farsça beyitlerin güzelliğine hayran olacaksınız. Attar , beş şeyin yanlış olduğunu belirterek ; onların yüz nurunu aldığını söyleyerek , sosyal çözümlerini de sayar. Birincisi , yalan : ”Evvela kem guy ba merdom durug / Zan ki kerdi ez-duruget bi furug.”(İlki insanlara yalanları az söyle/Ondan ki yalandan nursuz olursun.)Bu didaktik dizelerde yalanın nursuzluğa yol açtığını anlatır üstat. Doğrudur. Modern insan , yalanın mutluluk aracı olduğuna inanır hale gelmiştir !

Yüzün nurunu alan ikinci yanlış da ,  edepsizliktir : ”Piş-i merdom her kira ne –bü ved edep /Ger be –rized ab- ı ru ne bü ved acep.”(Kim ki insan önünde edepsizdir / Eğer yüz suyu dökülürse şaşılmaz.) Yani edepsiz olanın yüz suyu dökülür diyerek , insanın edebinin önemine vurgu yapar. Şiirlerin devamında hafif olmayı ,inadı , hainliği , kıskançlığı ,  hasetliği de hastalık olarak sayan Attar, insani ve dini çözümlerini de aktarır. İşte bu , kişisel eğitim ve terbiyenin doğudaki adıdır.

Tüm bu saydığım İslam-Türk klasiklerini okuduktan sonra , şifa bulmayacak bir okur olacağını düşünemiyorum. Akla şifa ve gönle deva olan bu yayınları piyasası da iyi. Artık Türk okuru , kendi atalarının huzurlu gerçeklere götüren eserlerini de okuyor. Mesnevi , Pendname, Kutatgu Bilig ,Divan-ı Hikmet ‘in özet ve orijinallerinin sattığını görmekten çok mutluyum . Arayan okur , şifasını da bulur. Önce yerli eserleri okuyalım , sonra başka eserlere bakarız . Attar’ın değerler eğitimi veren güzel bir beytiyle bitirelim : “Her ki- ra kadri ne- baş ed der-cihan/ Zinde me-şomereş ki hest ez mürdegan.”( Kiminki bu dünyada kıymeti olmadı /Onu diri sayma ölülerdendir.) Hakirlikle geçen ömür, ömürden değildir. Çünkü yaşam şerefe ve değerbilir olmaya dayanır. Onurlu ve haysiyetli günleriniz olsun. Onur  bir gitti mi , gelmez.

İsa Çolaker

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*