Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / İNSAN NASIL MUTSUZ OLUR?

İNSAN NASIL MUTSUZ OLUR?

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

 

Herkes mutlu olmayı konuşurken, tersten bakmakta yarar var. Modern insan nasıl mutsuz oluyor? Evet, artık mutsuzluk kaideleri oluştu.Bunları yaptığınız zaman, tez zamanda huzursuz ve mutsuz olacağınızı düşünüyorum. Şahsi bulgularıma göre; mutsuzluk, öğrenilen ve yaşanabilen bir gerçeklik.Çağın meselesi de mutsuzluktur.Fransız inkılabıyla başlayan huzursuzluk ve mutsuzluk ideolojisi, artık ete kemiğe bürünmüş ve hanelerimize saldırmaktadır.Huzursuzluk kaynağı olan şeyleri şöyle tespit edebiliriz: az kitap okur, çok tv izlerseniz; önyargılı olur ve biraz da particilik yaparsanız; aklı ve bilimi de izne çıkarırsanız, sizi huzursuz adam olmaktan kimse alıkoyamaz!

Mutsuz insanın olmanın asgari şartlarını biraz açalım derim. Mesela,az kitap okumak nedir? Nasıl az kitap okunur veya hiç kitap okunmaz.Toplumun büyük bir kesimi, bu profilde geziyor. Ayda bir kitap okumak bile, sadra şifa bir olaydır. Gazete, dergi  satışları düşüyor. Kitap satışları fena değil.Okunan kitapların da fesbuk yazarı tarzında eserler olduğuna şahidim.Bu okumasızlık hali, toplumu mutsuz kılıyor.Düşünmeden konuşan, fikirsiz yığınlarla bir aradayız. Bu da bir mutsuz kitle yaratıyor. Kitabi konuşmayan adam, sürü psikolojisiyle hareket eder.Sosyal medya merakımız, kitapsız klavyecilikten kaynaklanıyor.Sosyal medyada kitap okumak gerekmiyor ki, algı yap yeter.Bu da şahsi tatmini artırırken, kişisel mutsuzluğu fişekliyor.

Mutsuz olmanın yollarını döşeyen bir gerçeklik de,çok tv izlemektir.Ortalama üç buçuk saat televizyon izleyen insanımız, televizyonun palavra hayal dünyasına kapılıyor.Televizyon sanal palavra alanıdır.Sosyal medyaya maruz kalan insanımız, bir de televizyona yenik düşünce, ortaya magazin tipler çıkıyor.Huzurum kalmadı diyen şarkı sözü, bu gerçeğin adıdır.gerçekten huzur kalmadı.Televizyondaki programlar mutluluk vermiyor.Spor, magazin, haber, yarışma programları ham rekabet ve savaşlar üzerine kurulu. Tam bir coni mantığı, ya yenileceksin veya ölürsün gerçeği.Bu şartlarda hangi izleyici mutlu olur.Bir de empati yapmaz, olayları üstünüze alırsanız, ruh sağlığınızdan olursunuz.Demek ki mutsuz olmak zor değilmiş! Televizyona maruz kalan, sosyal medyaya teslim olmuş bir şahsiyet, artık mutsuzluk naraları atmaya başlar.İşte böyle olmaz, zırnık yok, gidersen git, sen de mi, buradan yak feveranları bu nedenledir.Mutsuzluk klişesi bu laflar, söz bile değildir! Sadece takılmış plağın nameleridir.

Önyargı da bir mutsuzluk hadisesidir.Ön kabulleri çok olan bir adem, tek başına mutsuzluk kaynağıdır. Çünkü arızalı adamdır. Kendi çevresine de ışık saçmazlar.Sürekli eleştirel bir hal,memnuniyetsizlik durumu bunların özelliğidir.Yargısız infaz yapan, dinlemeyen, dinlemeden vuran mutsuzlar, bunlardır. Başarısız adamlardır, yenilmişlerdir. Hayatı ıskalamış, vazife değil, kaçamak yapan tiplerdir. Bu kadar başarısızlığı vücut kaldırmaz. Mutsuz tiplerin bağışıklığı zayıfladığı gibi, yaşama dair umutları da örselenir.Dinlemeyi, anlamayı, konuşmayı bilen birisi mutsuz olmaz.Çok da umutlu ve güler yüzlü olur.Mutsuzluğun dili yüze de vurur. Sert bir dil, asık bir yüz, boş bir konuşma zinciri, mutsuzluğu tarif eder.Yani mutsuzluk yüzünüzden okunur. “Çekilince kalbimin suları /Geriye senden başka ne kalır”  diyen Alaeddin Özdenören, aslında mutluluğun resmini de çizer ama, biz hala mutsuzluk ideolojisi mi yapıyoruz ne?

Çevremde çok mutsuz tipler göremeyeceğim Amasya’da yaşasam da, mutsuzluğun işareti davranışlara tanıklık ediyorum. Aslında Amasya sessiz ve huzurlu bir şehir ama, şehrin manevi havası tespitlerime engel olamıyor.Çok politize olmak da, bir mutsuz aracı haline gelebiliyor.Kırdığınız insanlar, üzdüğünüz canlar, uzaklaşan tanıdıklar sizi mutsuz etmeye yeter.Siyaset bir kıble değildir. Araçtır. Politikayı varlık alanınız, onun kabullerini de iman meselesi olarak görürseniz, her yenilgi ya da mağlubiyette, bir arkadaşınızın eksikliğini hissedersiniz.Nasıl olur bu?Sosyal medyadan silersiniz, selam vermezsiniz, yardım etmezsiniz, kısacası öteki yaparsınız, sonuçta da yalnızlığa razı olursunuz. Bu da mutsuz kılar sizi.Bu da bir mutsuzluk kaynağı olmuştur.Arkadaşınız,tanıdığınız insanlardan boşanmış olursunuz!Benim gördüğüm çok misaller var.Seçim sonucunda konuşmayan onlarca kişi bilirim!

Son bir mutsuzluk kaynağıyla bitirelim.Aklı ve bilimi de ıskalarsanız, aşırı mutsuz olursunuz. Nerden çıktı bu adet der gibisiniz?Evet. Özellikle dini dar kesimler, ilimden umudu kesmiş gibiler.Her yeni buluşa İslami bir gerekçe ya da delil arama çabasındalar. Ne kadar abes.Akif’in dediği gibi:” Evet, ulûmunu asrın şebaba öğretelim;/Mukaddesata, fakat çokça ihtiram edelim”Asrın bilimini gençlere öğretip, mukaddes olana saygı duymazsak işimiz zor.Akif burada, ilmin öğrenimine atıf yapıyor.Bugün yurtdışını yaşanır bulan şabab ya da gençlik, aslında bilisel olanın peşindedir.Bir de ‘zkuşağı’ diye küçümsüyor ve onları mutsuz kılıyoruz.İlimsiz irfan neye yarar, sadece eğitim adamı mutsuz kılar.Bilimden insana zara mı gelir?Toplumda mutsuzluk oranı yüksekse, bence nedenleri biraz da bunlardır.Bunlar benim tespitlerim, eksik ya da yanlış olabilir.Kimsenin mutsuzluk öğrenmesini istemem ama, öğrenilen bir mutsuzluk olduğu da hakikat.Bizi mutlu edecek dizelerle bitirelim:” Gökten inmez bir de hiçbir şey… Bütün yerden taşar;/Kendi ahlakiyle bir millet ölür, yahud yaşar.”Böyle diyor Akif usta, daha çok çalışırsak; ahlaklı ve  mutlu oluruz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*