Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / KALBİNİN DAVACISI BİR GENÇLİK

KALBİNİN DAVACISI BİR GENÇLİK

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

 

                               Mesleğimin uzun bir bölümünü üniversitede geçirmiş biri olarak , üniversiteli öğrenci arkadaşlarda gördüğüm hataları ve çözüm yollarını tartışmak durumundayız . Aslında burada yazacağım sorunların , çözümünü de derslerimde paylaşmış birisiyim . Bunları yazıya dökmenin de zamanıdır diye düşünüyorum . Meselelerin pek paylaşılmadığı , fildişi bir kule olan üniversite ;  artık öğrencilerinin de sorunları olduğunu bilmelidir . Böyle bir üniversel gerçeğe ulaşmak için de , öğrencilerimizin sorunlarını bilmemiz gerektiğini düşünüyorum . Sadece dersine giren çıkan bir akademisyen , ne kadar akademisyense ; sadece dersine girip çıkan birisi de , o kadar öğrencidir .

Bu tespitleri ışığında ilk öğrenci meselemizi tartışmaya açalım . Mazeret üretmek , ne güzel bir üretim biçimidir . Hiç  bir ekonomik maliyeti olmayan bir üretim şekli olan mazeret , öğrencilerimizin moral motivasyonun en büyük düşmanıdır . Onlar çok çalışır ama , hocaları onlara takarlar ! Bu anlayış , genelde kabul gören bir tutumdur . Çok çalışan öğrenci , ama , az çalışan ve çok yoran hocadır ! Acaba öylemi ? Yapmadığı akademik ödevi için ağlayan öğrencileri görünce , ne diyeceğimi bilemiyorum . Disiplinli bir ödev yapma geleneği tesis etmek zorundayız . Yoksa , bu kahredici mazerettim var düzenini değiştiremeyiz .

Öğrencilerimizde gördüğüm ikinci mesele de ; derslere , seçerek çalışma yanlışıdır . Genelde hocanın pozisyonuna göre gelişen bir tutum olan bu davranış biçimi , sonuçta öğrencinin aleyhine bir durumdur . Hocayı seçen öğrenci , aslında dersi kaçırmaktadır . Çünkü önemsemediği  her ders , öğrencinin bilgi kalesinden düşen bir tuğladır . Bu sıradan ders seçme , hoca seçmeyle birleşince , ortaya ertelenen bir bilgi eksikliği  çıkarmaktadır . Mesleki yaşamında dağlara dönüşen eksiklik , onun geleceğine ipotek koyan bir yanlıştır . Derslerini önemsemeyen bir öğrenci , yaşamı ıskalayan bir öğrencidir . Aslında ciddiye almadığınız her ders , hayatın bir ders parçasıdır .

Klasik bir tanımla diyebilirim ki , tembellik en popüler öğrenci yanlışlarından biridir . Ama çözümsüz bir yanlış da değildir . Randevusuna geç kalan , sözünde durması gereken , ailesine karşı sorumluluğu olan bir öğrencinin , tembellik fantezisi olamaz . Gecelerini fakülte civarındaki okey salonunda geçiren bir öğrenci arkadaş , tembelliğin dik alasını yaşar . Sonra da kalkar , devleti ve toplumu suçlama yanlışına kapılır . Her gün dersine geç  kalan bir adamın , nasıl çalışkanlığından ya da motivasyonundan söz edilebilir ? Eğitim , disiplinli bir yaşamın ve hızlı algının adıdır . Dünyanın küresel bir köy olduğu yerde , tembellik yaşam biçimi olamaz .

Göreceli yapılan öğrenci yanlışlarından birisi de , aşka olan ilgidir . İnsanın doğasında aşkın olduğuna inanan birisi olarak , aşkı inkar etmiyorum . Okul bitene kadar , ötelenmesi gerektiğine inanıyorum . Aşkın acilci bir duygusallık olduğunu bilen öğrenciler , bizim ilk hedefimizin okulu bitirmek olması gerektiğini de anlar diye düşünüyorum. Aşk ne kadar önüne geçilemez bir duyguysa , ailemize ve milletimize verdiğimiz başarılı mezuniyet de ,o kadar bir gerçektir . İşin sonunda mahcubiyet de var ! Derslere de en az kızlar kadar aşık olursak ,mesele kalmaz diye düşünüyorum . Ertelenen yaşamları buluruz da , ertelenen başarıları bulan yoktur . Başarılı bir öğrenci arkadaş , ertelediği sevgiyi , gücüyle tekrar bulur . Çünkü o başarılıdır , başarılı adamı herkes sever , kızlar da sever !

Öğrenciler diğerkam varlıklardır . Yani vefaya ve arkadaşlığa çok önem veren bir kitleyle karşı karşıyayız . Bütün politik hareketlerin üniversiten başlaması bundandır . Doğaldır da . Ama arkadaşlık kavramının biraz abartıldığını düşünüyorum . Yaşamda başarılı insanla arkadaşlık yapmak verimlidir . Başarısız biriyle arkadaşlık yapmak , sizi ve çevrenizi yorar . Kaliteli arkadaş , atalet sahibi olmayan arkadaştır .Size değer katan ,sosyal , aktif insanlarla arkadaşlık yapınız . Atalarımız arkadaşını söyle , kim olduğunu söyleyeyim  diye boşuna söylememiş !

Özgüveni zayıf  bir öğrenci topluluğuyla karşı karşıyayız . Eski bir üniversite mezunu olarak hiç böyle bir sorunum olmadı . Yeni kuşak öğrencilerimiz , planlama sıkıntısından olsa gerek , geleceğe dair aşırı bir karamsarlıkla yüklüler . İnanmak ve yaşamı planlama , yaşamın yarısıdır .Günlük sınav stresi ve sınavların ardıllığı gençleri zora sokuyor . En başarılı öğrencimizde bile , gözle görülür gelecek kaygısı var ! Vaktin nakit olduğu bilinciyle , sınavları  ve kariyerimizi yönetirsek , daha başarılı olacaklarını düşünüyorum . İnançlarına bağlı bir gençlik , geleceğin biraz da kader olduğunu bilir . Sentetik bir gençlik ve zayıf bir kişilik ordusu yetiştirmek istemiyorsak , onların ruhuna da yatırım yapalım derim .

Akıllı genç , hatalarından ders alan gençtir . Her daim gençleri seven ve onlar için kafa yoran birisi olarak , emanetimiz ve geleceğimizin banisi olan gençlere sahip çıkalım . Onların daha bir çok eksiği olabilir ama , insan hatadan mamul bir varlıktır . Kusurlarını eleştirdiğimiz  gençlerimizin, geleceğimiz olduğunu da biliyorum . Hatalarında ısrar etmeyen ve kendini geliştiren bir gençlik dileğiyle , tüm öğrencilerimin gözlerinden öpüyorum . Yazımı  ; Necip Fazıl ‘ ın veciz bir gençlik hitabesiyle bitireyim : “Dininin , dilinin , beyninin , ilminin , ırzının , evinin , kininin , kalbinin dâvacısı bir gençlik…” Tek isteğim bu .

İsa Çolaker

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*