Kültür üreten toplumların beka meselesi olmamıştır. Soyut düşünce üretemeyen ve bunu somut kültür araçlarına dönüştüremeyen her millet sıkıntıyla karşılaşmıştır. Onun için Türk kültür yaşamı da her daim kültür üretmek zorundadır. Milletimizin kültür ve sanat üretimi, sanayi ve ekonomi politiğe uygun gitmemektedir.
İktidarın ürettiği ekonomi politikten başlarsak; ekonomik olarak başarılı olan muhafazakar politikalar, kültürel kotlara dönük olarak milli bir kültür üretimi yapamamaktadır. İslamcı camia eskiden daha soyut ve kimlikli yerli ürünler üretirdi. Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu, Kadir Mısıroğlu, Erdem Bayazıt vb. İktidar olduktan sonra bu üretim, tüketime hazır kültür ürünlerine dönüştü. İslamî kitapların satışı bile düştü… Muhafazakar okur,yabancılaşmayla birlikte, piyasa türü-aşk ,meşk türü- popüler eserlere yöneldi. Ne oldu, yol yorgunluğu mu desem?
Kültür kotlarını ebru, hat, desen, tezhip gibi alanlardan daha geniş bir çerçeveye taşıyan muhafazakar entellektüeller;yeni yönelimlerinde daha başarılı ürünler vermeliydiler.Ellilerdeki şiir hakimiyeti ve başarısı kanıksanır oldu. Necip Fazıl, İsmet Özel, Sezai Karakoç, Abdurrahim Karakoç vb. düşünür ve şairlerden sonra, İslamî kesimin duygu dünyası birden kesildi. Millî kültürün bakiyesi ve devamı için adam yetiştirmek ve üretmek şart olduğuna göre, kimin eserleriyle yerli insan tipimizin devamını sağlayacağız? Ortada görülür bir edebî sıkıntı var. Sol damar yazar ve çizerlerini, soyut düşünce adamlarını plazalarda da olsa pazarlayarak düşünce dünyasını canlı tutuyor.
Ülkücü camianın da bir entegre yazar ve çizer sıkıntısı olduğu söylenebilir. Seyit Ahmet Arvasi, Ahmet Turan Alkan, Yavuz Bülent Bakiler, Erol Güngör’ lerden sonra ortada gözle görülür bir yazar ve düşünür eksikliği var. Dizilerde, çizgilerde, kitapta, sinemada görülen bu eksiklik hareketin politik sonucuna da yansıyor sanırım. Dindar çevrelerin içinde biraz kültürel hareket hizmet gurubunda görülüyor. Onlar da cemaat içi bir okumaya sahip oldukları için, dışarısı verimli olmuyor. Sekiz yüz bin satan Zaman Gazetesinin politik ve ilmî gücü ortada.
İktidarda olan partinin muhafazakar tabanı kendi gazete ve dergilerini bile okumaz hale geldi. Vakit, Yeni Şafak, Star, Milat, Milli Gazete satış toplamları boyalı ve cilalı basının bir tanesine denk gelmiyor.Olay şu; milliyetçi-muhafazakar kesim başka gazete ve dergileri okuyor. Yani değerlerini kendi dışında geliştirmeye çalışıyor. Tam bir çelişki hali. Muhafazakar düşüncenin dergi boyutu da özürlü. Türk Edebiyatı dergisinin ve İslam dergisinin binlerce sattığı zamanları hatırlıyorum.Ahmet Kabaklı’nın yönetimindeki Türk Edebiyatı dergisi ve Rahmetli Esat Coşan Hoca yönetimindeki İslam dergisinin yok sattıkları dönemi dün gibi biliyorum. Bugün, Sızıntı belki o günleri hatırlatan bir rakama sahip.
Dindar çevrelerdeki bu inkıtaı ya da yol yorgunluğunu iktidar sarhoşluğuna bağlıyorum. Para geldi, aksiyoner okuma ve düşünme gitti. Kitap rakamları da hoş değil. Kuran satışlarında kdv yüzde bir oldu. Orada bir canlılık var. Roman, deneme, film üretimi sınırlı ve azımsanacak halde.Toplumsal olarak kendi dışndaki düşünme kanallarının ürettiklerini daha çok okuyan bir okur hali.Çok fena bir durum.Her düşünce kendi suyuna akar ve akmalı da.
Kültür ortamının başka bir bölümü olan sol damarda da sıkıntı var. Tamamen çeviriye ve kapitalistik batı ürünlerine dayanan bir okuma biçimine yönelmiş bir haldeler.Telif eserler olmadan,tümüyle yabancı çevirilerle yerli bir sol karakter oluşturulabilir mi? Tamam, evrensel sol yazarları biraz çevirdin.Hani yerli sol ürünler? Fakat ,burada yine hissedilir derecede bir yerli sol ürün çalışmaları var. Belediyelerde az olan sol politik, belki buralarda hakim olabilse daha fazla düşüncesini yansıtır hale gelir. Şimdilik buradan gördüğüm bunlar. Geçmişteki sol yetenekleri okumaya ve onlarla avunmaya devam bir durum hali. Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Nazım Hikmet, Aziz Nesin vb.
Kültürlü hadiselere kısa bir bakış yaptık. Buradan söylenecek çok şey var. Biraz daha fazla yerli düşünce ürünleri ve ona destek evrensel ürünler.Tüm düşünce guruplarının buna ihtiyacı var. Yoksa okur yazar kesim, yabancı entellektüellerin tasallutu altına girecek ve ortam vampir okuyucusundan geçilmeyecek!!!Yani bizim kültürümüzdeki cin ve perilerin köküne su mu dökülmüş? İnsan neyi okursa, onu yaşamaya ve yaşatmaya başlar. Daha iyi formatlarda ve bol yerli ürün diyerek;sizi, Müslüman Türk kültüne ait eserleri okumaya ve almaya davet ediyorum. Kalın sağlıcakla.
Okuma notu: Moskof Mezalimi, Kadir Mısıroğlu, Sebil Yay.
İsa