Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / ORHAN VELİ YÜZ YAŞINDA

ORHAN VELİ YÜZ YAŞINDA

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

 

                13 Nisan 1914 Orhan Veli ‘nin doğum günüdür .10 Kasım 1950 de aramızdan ayrılan şair , tamı tamına yüzüncü doğum yılına girmiş bulunuyor . Bir an için şaşırdığınızı görür gibiyim ! Daha dün gibi diyorsunuz . Talihsiz bir kazada kaybettiğimiz şairin ölümü daha dün gibi değil mi ? Şu bir gerçek , usta tam yüz yıllık bir çınar oldu . 36 yıllık kısacık ömrüne yüz yıllık şiirler sığdırmak ne güzel ! O , şiir poetikası yazacak güçte bir şiir adamıydı . Yüzüncü doğum gününde onu anmak , bir edebiyatçı duyarlılığıdır . Derste bir şiirini okusam , gençlerin heyecanını hemen görürüm. Yüzüncü doğum gününde , genç kalan bir şiir adamını konuşmak ne güzel .

Değerlerimizi yaşarken anlamamak gibi bir özürlü yanımız var . Yaşarken bir çok sıradan şaire  nispetle ihmal edilmiştir . Behçet Kemal Çağlar ‘ a şiir ödülü verilirken , onun ihmal edilmesi affedilmez bir hatadır . Behçet Kemal , resmi ideolojinin şairi olarak daha çok  revaçtadır . Çünkü o , onuncu yıl marşı gibi metni ortak yazmıştır ! Oysa Orhan Veli güçlü bir şairdir . Kimilerinin yalakası olmadığı için , resmi zevat onu görmezden gelmiştir . Belki de iyi oldu . Orhan Veli halkın ve sivil cenahın şairi oldu . Bürokrasiye hapsolmadı . Behçet Kemal ‘i anımsayan yoktur ama , Orhan Veli ‘ yi sevenleri ayakta dinliyor . Şiirini gençler elden ele dolaştırıyor .

Orhan Veli şiiri uçuran şairdir . Sıradan ve süssüz dille kullandığı kelimeler , bizim için bir aforizma haline gelmiştir . Belki de bu kolay anlatıdır onu kalıcı kılan . Şiirleri bir solukta okunan nadir adamlardandır o . Siz onun şiirini okurken , o sizi kelimeleriyle kovalar sanki . o , benim için meşhur “nasır” şairidir . İnsan ve meseleleri bu kadar mı iyi ve basit anlatılır ?” Hiçbir şeyden çekmedi dünyada / Nasırdan çektiği kadar; / Hatta çirkin yaratıldığından bile / O kadar müteessir değildi; / Kundurası vurmadığı zamanlarda /Anmazdı ama Allah’ın adını, / Günahkâr da sayılmazdı. /Yazık oldu Süleyman Efendi’ye” Öğrencilerimin dilinde pelesenk olan dizeler , hala sıcaklığını ve içtenliğini korumuyor mu ?

Orhan Veli sufi yalnızığında yaşamış ama , sosyal bir yalnız olarak ölmüş bir kişiliktir . Yaprak dergisini arkadaşlarıyla çıkarsa da , üçlü troykayla (O.Veli ,O.Rifat , M.Cevdet) poetik Garip anlayışını geliştirseler de , bu  böyledir . Usta garip yaşamış ve garip ölmüş biri olarak şiirinde ne diyor : Ben Orhan Veli / “Yazık oldu Süleyman Efendiye” / Mısra-i meşhurunun mübdii.. / Duydum ki merak ediyormuşsunuz, /Hususi hayatımı,…” Onlarca şiir yazmış bir adam , şiirini ve sanatını , bir bentte anlatıyor . Kendini ve sanatını Süleyman Efendi şiiri sıradanlığında anlatan bir şair . Ne mütevazılık .

Onun şirinde ve sanatında gördüğüm bir diğer özelik de , onun imtiyaza ve sınıfsallığa getirdiği eleştiridir . Onun sosyal ve toplumcu yanını burada görürsünüz . Her ders ağzımda mırıldandığım , insanların olmaz dualara amin dememelerini anlatan dizelerini paylaşayım : “Uyuşamayız, yollarımız ayrı; / Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi; / Senin yiyeceğin, kalaylı kapta; / Benimki aslan ağzında; /Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik.” Şiirin devamında da yalakalığın ve ukalalığın iyi bir eleştirisi vardır . Sanki günümüz modern insanı anlatılmış değil mi ? Kibirli , üstenci , ukala anlayış ve parametrelerin çok güzel bir tasviri .

Orhan Veli ‘ nin bir çok şiiri de eleştirilmiştir . Her bahar geldiğinde dilime düşen şiirleri de böyledir . Balığı , rakıyı , sıradan aşklarını anlattığı dizeler böyledir . 1946 yılına kadar çalıştığı tercüme bürosundaki işinden, bakanlıktaki baskıcı havadan rahatsız olarak istifa etti. Bu istifanın sebebini Orhan Veli’nin memuriyete uyum sağlayamaması olarak yorumlayanlar da oldu. Eleştiren ya da yerenlerin affına sığınarak paylaştığım ve sevdiğim dizeleri vereyim .(Hamiş , ben de memuriyete pek alışamamış ama , hocalığımdan hareketle yapan biriyim .): “Şiir yazıyorum / Şiir yazıp eskiler alıyorum / Eskiler verip Musikiler alıyorum. /Bir de rakı şişesinde balık olsam” Garip akımının kurucuları olan O. Veli, O.Rifat ve M. Cevdet, radikal bir tutumla kendilerinden önce gelen hececilerin ve Ahmet Haşim’in şiirleriyle, Nazım Hikmet’in toplumcu-gerçekçi şiirlerini reddettiler.“Rakı şişesinde balık olsam” mısraının , Ahmet Haşim’in “Göllerde bu dem bir kamış olsam” dizelerine nazire olduğu anlatılır !

Orhan-Veli-Kanik-Sozleri-1 (1)

Onun şiirinin İstanbul ‘ a bakan yanını da seviyorum . O benim İstanbul şairlerimdendir . Nedim , Yahya Kemal vs. gibi . “İstanbul’da Boğaziçi’ndeyim, / Bir fakir Orhan Veli’yim; /Veli’nin oğluyum, / Tarifsiz kederler içinde. / Urumelihisarı’na oturmuşum; /Oturmuş da bir türkü tutturmuşum “İstanbul Türküsü şiirinde de belirttiği gibi , o bir İstanbul sevdalısıdır .İstanbul ‘ u oya gibi işlediği dizelerden sonra , eserlerini dillendirenlerle bitirelim . Şairin pek çok şiiri farklı sanatçılarca bestelendi. Anlatamıyorum, Alpay ve Hümeyra; Bedava Yaşıyoruz, Cem Karaca ve Özdemir Erdoğan; Dedikodu, Levent Yüksel; Pireli Şiir, Timur Selçuk ve Vesikalı Yarim, Edip Akbayram tarafından seslendirildi. Klasik Türk Müziği şarkısı olarak bestelenen İstanbul Türküsü ise Ahmet Özhan tarafından okundu. Murathan Mungan, Orhan Veli’nin şiirlerini Bir Garip Orhan Veli ismiyle oyunlaştırdı. Ellerine , dillerine sağlık . Yüzüncü doğum yılında unutulmadın usta . İyi ki yazdın .

İsa Çolaker

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*