Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / SICAK BİR KIŞ

SICAK BİR KIŞ

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

 

                Mevsimlere karşı itirazımız sürüyor.Kış geliyor yazı,yaz geliyor kışı arıyoruz.Ahmet Telli’nin gördüğü ‘sıcak bir kışı’ bir türlü yakalayamıyoruz.Oysa mevsimler bize rağmen varlar,olmaya da devam edecekler.Kışı sıcak kılan nedir?İçimizi ısıtan kış nasıl olur?Bunların cevabı için kar şiirlerimize bakmakta yarar var.Eskiden beri kışı severim.İçimizdeki sıcaklık kışı dönüştüremez mi?Kar metaforuna dayanan şiirlerimizin dünyası bizi nasıl da canlı tutar.Seçili şiirlerle yapacağım kış değerlendirmelerim içinizi ısıtır diye düşünüyorum.Farklı kış şiirleri,farklı şairlerle buyurun kış sıcaklığımıza.

Karla ilgili düşüncelerimi en iyi anlatan metinlerin başında “elhan-ı şita” şiiri gelir.Cenap Şehabettin’in bu güzel şiiri,kar gerçeğini en iyi resmeden metindir.Sevdiğimiz kar,savruk kış, en iyi bu metinde anlatılır.”Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş, /Eşini gaib eyleyen bir kuş gibi kar/Geçen eyyâm-ı nevbaharı arar.”Baharı arayan insan gönlü,kışın ardıllığına nasıl itiraz eder.Baharı görmemiz için,kışı yaşamamız gerekmiyor mu?Kuş baharı bekler de,insan niye kışa karşı dayanıksızdır?Tabiat,bize rağmen insicamını sürdürmüyor mu?Modern insan,ne kadar tahammülsüz!Baharı bekleyen kumrular gibi olmak varken,kışı bekleyememek de neyin nesidir?Maalesef kışın güzelliklerini bile yaşayamıyoruz.Kışa çetin şartları olan,zor bir mevsim zaviyesinden bakıyoruz.Oysa kışın başka vechesi de var.

Melih Cevdet Anday,”Uzaklara kar gibi yağıyor bilmediğim yıllar” derken, kar kelimesini çok farklı bir mana da kullanıyor.Kelimenin klasik anlamının dışına çıkan ozan,kar kelimesini seri ve hızlı akan zaman anlamına kullanıyor.Zamanın çabuk ilerlediğini belirten duyarlı mısralar.İnsanın bilmediği veya unuttuğu hatıralar,zaman metaforuyla bu kadar mı ince anlatılır.Kasvetli kar mısralarından sonra sufi bir metne bakalım.” Karın yağdığını görünce /Kar tutan toprağı anlayacaksın /Toprakta bir karış karı görünce /Kar içinde yanan karı anlayacaksın.”Tabiattaki diyalektik ne kadar nazlı anlatılmış.Karakoç usta,toprağın karı tutmasını ya da kar soğukluğunda yanan sevgili gönlünü ne iyi anlatır.Kar içinde yanan kar olmak ne yüce bir hâldir.Tıpkı sıcak kış gibi!İnsanın soğuk kış gecelerinde sevdiğini anlaması,anacak kar içinde yanan kar olmakla mümkündür.Bu da iyi bir aşk halidir.

Yahya Kemal Beyatlı’nın Kar Musikileri şiiri,karın evrendeki en derinlikli anlatımına misaldir.Musiki ile kar kelimesi,bu şiirde meşk halindedir.Müziğin sesli ritmiyle,karın nefis sessizliği şiirde tam bir uyum halindedir. “Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu./Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu.”İmparatorluğun hüznü bin yıllık vaka diye resmedilirken,karın sürekliliğiyle beslenen tarihsellik karla ilişkilendirilmiştir.Barış rengi olan beyaz,karla süreklilik arz ederken,insan nasıl bir cihan devletini unutur.Kar sesi ve gurbetin getirdiği ayrılık hüznü,elçi olan Yahya Kemal’e,İstanbul’u nasıl da özletir. “Sandım ki uzaklaştı yağan kar ve karanlık,/Uykumda bütün bir gece Körfez’deyim artık!”Kendini Haliç’te düşünen şair,karın güzelliklerini gurbetle ve ayrılıkla bütünleyerek özlemini canlı tutar.Vatanı karla yan yana getirerek,milli duruşu anlatmak böyle olsa gerek.

Kar gerçeğini şenlik ve düğünle anlamak da ayrı bir lezzettir.Karın safi rengi,bir çok ozanı onun temiz yanını anlatmaya zorlamıştır.Kendi başına kar,bir safiyet unsusudur.Yıldız yıldız yağarken de böyledir.Kar felaket,zorluk,eziyet değildir.Cahit Sıtkı da karla hatırayı yan yana koyar.Gerçekten yağan kar,bir tefekkür unsurudur.Düşen her kar,bir yaşanmışlığı ve hali anlatır.” Kar yağıyor, yine kar, yine kar, yine mahşer gibi kar./Sanki güller içinde gülen taze kadınlar,/Bana beyaz buseler, beyaz buseler yollar;/Sanki güller içinde gülen taze kadınlar.”Kar ve Hatıralar şiirinde yaşanmışlıkların anlatan Cahit Sıtkı,mahşeri yağışlara inat,güller içindeki sevdiceğini anlatır.Beyaz buseler veren sevgiliyi kim istemez.Beyaz öpücük mecazı nasıl da iç açıcıdır.Kim istemez kendine beyaz öpücük sunan sevgiliyi?Bunlar hep hatıradır.Kar kelimesini anıyla birlikte sunmak da,ayrı bir tattır.Lapa lapa yağan karda,hatıralarımız uçuşmaz mı?

Kara Kaside yazan Attila İlhan da,kara başka bir ayrıntıdan bakar.Ona göre kar,bazı şeyleri de örter.Evet.Karın böyle örtücü bir tarafı da olduğunu düşünüyorum.En azından bir çok pisliği veyahut kara toprağı bir anlığına örter kar.Değil mi?Belki de örtülen kar değil,karanlık hatıralarımızdır.Nerden bilelim.Karanlık düşüncelere şifa olan kar değil midir?Aydınlık beyaz karla eşitlenmez mi?”Dinmez boşluklarda karın soğuk ve sürekli ısrarı/Yumuşak hantallığıyla kaplayışı uçurumları/Kül mavisi bir pus ufka bir perde çeker de.”Kül mavisi ufku örten,onu beyazlara garkeden kar değil midir?Uçurum düşüncelerimizi hapseden,bizi aydınlığa yürüyen bir insan yapan,beyaz kar değil midir?Evet,kar aşktır.Kar, incecik bedenlerimizi ısıtan bir sıcak kıştır.Kışa bir de böyle bakalım.Ruh sağlığımızı kara emanet edelim.Puslu havayı örten kara ve Yaradana selam olsun.

Buram buram kar,ince ince beyazlık,dahası da arzu kokan bir Ahmet Muhip Dıranas şiiriyle tamama erdirelim.”Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!/Uyandırmayın beni, uyanamam./Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,/Allah aşkına, gök, deniz aşkına/Yağsın kar üstümüze buram buram.”Evet,üstümüze kar yağsın,bırakın bizi karın beyazlığı ve dinginliğiyle.Kar beyaz yaşamlarınız olsun.

 

 

 

 

 

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*