Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / EY ŞEHİR DİNLE BENİ

EY ŞEHİR DİNLE BENİ

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

 

            Avm ve Atm arasındaki  ilişkiyi yazdığım zaman, cafe ve avm arasındaki ilişkiyi analiz edeceğimi hiç düşünmemiştim.Artık şehirlerin iki çağdaş ve modern mekanı var.Atm üzerine konuştuğumuz kadar,cafe üzerine konuşmadık.Avmler ne kadar eski hanların ya da kervansarayların konseptiyse,cafeler de kahvehanelerin yeni versiyonudur.Cafeler kanın yeni hayata ve ekonomik alana  dönüşünün adıdır.Cafeyle kahvehanenin farkı, Cafe’nin  kadınları- kızları şehir hayatının içine taşımasıdır.Kadınlar- kızlar, sadece erkeklerin gittiği kahvehane yerine kendilerine açılan bu kapıdan şehir hayatına farklı bir noktadan girdiler.Fena da olmadı.Kadınlarımızın görünürlüğü ve yaşama katkıları gün yüzüne çıktı.

Kadınlarımızın evden çıkmak için artık bir bahaneleri var.Avm’ye gidiyoruz.Yani cafelerin de bulunduğu sokaksız hanelere!Cafelerin çoğunluğu yüksek sesli müzik eşliğinde hizmet veriyor.
Böyle olunca sadece bir şey yemek ve içmek için gidilmiş oluyor.Sosyalleşen kadınlarımız,hayata sadece ekonomi değil,biraz da eğlenceden bakmış oluyor.Özellikle gençler için cafeye gitmek sosyalleşmenin vazgeçilmez argümanı oldu.Cafelerin tematik olması da,ayrı bir güzellik oldu.Kitap,müzik,sinema,oyun,bilgisayar cafeleri gibi.Ev donanımında ve güvenli cafelere gitmeyi ben de seviyorum.Dilerim aile tadında cafeler Amasyamıza ya da Giresun’a da açılır.Şimdilik büyük kentlerimizde böyle cafeler var.

Şehirde sosyal ortamlarda Cafe’ler dışında alternatifler oluşmadı. Yüksek fiyatlı içecek ve yiyeceklere ödenen para aslında prestije ödenen para oluyor.Burger,pizza,köfte salonları böyledir.Cafe bağımlılığı oluştu.Özellikle gençler için Cafe her gün uğranılması gereken birincil mekan oldu. Sol, Kemalist,Ulusalcı kesim cafelere en çok uyum gösteren kesim oldu.İslamcı ya da milliyetçi  gençliği artık dernekler vakıflar kesmediği için,onlar da cafelerin müdavimi oldular!Halkın çocukları ise halen çay ocaklarına takılıyorlar.Kitabevlerini terketmeyen eski kafalar da var!Benim gibi.Her mekan kişiye, topluma, dine, siyasete ve ekonomiye yön verir.Cafe sosyolojisi üzerine çok düşünmeliyiz.

Sokağın anlamını yitirdiği bir ekonomik düzende,tabiiki bu boşluğu bir şey dolduracaktı.Bunu avm veya cafeler doldurmuş mesele yok.Lakin avmlerdeki savruk ve sosyal yalnız insan tipleri beni ürkütüyor.Vitrine bakan ama,sağındakini tanımayan sosyal yalnız tipler.İyi ki sinema var.Avm’nin en sahici alanı sinemalar.Kitap,kültür unsuru mekanlar yine yok.Varsa yoksa tüketim unsuru alanlar..Parfüm,giyecek,artistik alanlar..Yani insanı tüketen ama,tüketimin mabedi olan kısımlar.Avmlerdeki içecek alanları da olanca batıcılığıyla ilerliyor.Adını bilemediğimiz kokteyl ya da sıvı içecekler bizi teslim almış halde.Lahmacun ya da çiğ köfte alanları nerdeyse yok!Haydi hayırlısı,Asyatik kafadaki bir adam için avm böyle anlaşılıyor..Eğer batıcı ya da kapitalist bir duruşum olsaydı böyle mi olurdu?

Cafeler ne kadar kadınları mekana çektiyse,o kadar da kadınları evden uzaklaştırdı.Kadının artık eve dönmesi zor gibi.Bunun irdelemek lazım.Kadınlar ne kadar memnunsa, o kadar da sıkıntılılar.Çünkü cafelerin hazır ve dondurulmuş yiyecekleri,onların gastrosunu tehedit etmeye başladı.Daha çok yerli içecek ve daha az hazır yiyecek bunlara çözüm olabilir.Dayanıksız,dondurulmuş yiyecekler kansere de kapı açıyor.Kadınlar ne kadar cafeseverse,erkekler de o kadar avm düşmanı!Çünkü Avm alanları bize hitap etmiyor.En azından beni sıkıyor.Hangar gibi alışveriş  alanları beni yoruyor.Sıkılıyorum.Yürürken yoruluyorum.Tüketmeye alışkın birisi olmadığım için,avm de yürüyemiyorum.Adeta oturarak protesto ediyorum.Her katta dinlenir gibi yapıyorum!

Avmlere yapılan kreş,mescit,dinlenme odaları,emzirme odaları gibi sosyaliteler çok önemli.Kadınları avm ve cafe dostu yapan şeyler bunlardır.İyi cafe ya da avm,tuvaletinden belli olur.Temiz lavabolar beni hep dinlendirmiştir.Kadınlar da sanırım,avm temizliğinden ve alanların steril kullanımından memnunlar.Ne de olsa eski hanlarda bunların hepsi vardı!Ecdat hanları,hamamları,kevansarayları,çarşı ya da avlulu sarayları hep böyle düşünmüştü.

Cafelerin,avmlerin sosyolojsini çözersek;kadın ya da erkeklerin kullanıcı profillerini anlayabilriz.Bu mekanları epey kullanan birisi olarak benim gözlemelerim bunlar.Artık bir cafe ya da avm meselesiyle karşı karşıyayız.Dilerim insanımızı ve ilgilerini anlayacak günlere ulaşırız.Yoksa sadece tüketen bir insan objesi bizi yorar.Cafeli ya da Avmli bir yaşam nasıl içselleştirildi,takdir sizin.Karşı duramayacağımız alışkanlıkları veya mekan kullanımlarını iyi anlamakta ve çözmekte yara var.Bu yazımız da böyle bir uğraşın adı oldu.Cafeli,avmli yaşamınızın tatlı olmasını dilerim!Çay ocaklarına veda etmiş,kitabevlerini terletmiş bir kuşağın yazarından tespitler böyle.AmasyaPark’ın bana çağrıştırdıkları bunlar oldu.Memlekete hayırlı olsun.İçinde bir kitabevi olsa da iyi olurdu hani!Bir temenni cümlesiyle sonlandıralım:”Ey şehir!Bana avm ve cafeler dışında da bir yer aç/senin gönlün Ferhat ile Şirin’e yer bulmuştur.”

İSA ÇOLAKER

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*