Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / SEVMENİN DİYALEKTİĞİ

SEVMENİN DİYALEKTİĞİ

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

 

                 İnsanımızın bir sevememe sorunu var.Bunu hangi yöne baksam görüyorum. Bir çoğunun sevmeden anladığı da , başka bir yazı  konusu olabilecek kadar kapsamlı. Sevgi , Rabbimizin bize bahşettiği tabii bir hadisenin adıdır aslında. Bütün bir sanatın konusu da sevgidir. Edebiyat sözcüğünün kapsamındaki edep de , sevgiyi içinde barındırır.

Günümüz insanı hesaplı sevginin ya da verili sevginin kurbanıdır.Eskiler, doğal ve spontan severdi.Hesapsız duygularla severdi.Modern insansa,hesapsız ya da çıkarsız sevemiyor.Bunun öğrenilmiş  bir acizliğe doğru gittiğini de görüyorum.Sevebilse bir bela , sevemese ayrı bir bela. Sevecek hesabına gelmiyor, adam çıkar sevgisine sırtına dayamış. Sevmese , kazanacak çıkarları öteleniyor. Ne yapsın modern insan,artık çıkara dayalı sevmenin de hesabını ve de kârını yapıyor. Sonuçta da çatışan çıkarlar ve arada o çıkarlar için takla atan sevgisiz insan tipleri dolanıp duruyor.

Büyük sevgi ustası Eric From,”Sevme Sanatı”* adlı yapıtında bu durumun çok güzel bir tespitini yapar:” Büyük çoğunluk , sevme sorununu – kişinin kendi sevme yetisinden çok- , sevilme sorunu olarak görür. Bu yüzden onlar için önemli olan nasıl sevilebilecekleri , nasıl sevimli olabilecekleridir. Bu amaca ulaşmak için çeşitli yollara başvururlar. Özellikle erkeklerin yeğlediği yollardan biri, başarılı olmak , yaşadığı toplum içinde büyük ölçüde güç ve para elde etmektir. Kadınların seçtiği bir yol da , vücuduna , giyimine bakarak alımlı olmaya çalışmaktır. Kadınlarla erkeklerde ortak olan bir başka göze girme yolu , hoş davranışlar edinmek , ilgi çekici bir biçimde konuşabilmek , yardımsever, alçak gönüllü olmak ve kimseyi incitmemektir. İnsanın sevimli olmak için yaptıklarının çoğu başarılı olmak, “dost edinmek ve başkalarını etkilemek” için yaptıkları ile aynıdır. Aslına bakarsak bizim kültürümüzdeki birçok insanın sevimli olmaktan anladığı, herkesin hoşuna gitmekle albenisi olmak arasında bir şeydir. Sevgi konusunda öğrenilebilecek bir şey olmadığı sanısını doğuran ikinci önerme de , sevginin bir yeti sorunu değil , bir nesne sorunu sanılmasıdır. İnsanlar sevme’nin kolay olduğunu , asıl güçlüğün sevecek – ya da sevilecek – nesneyi bulmak olduğunu sanırlar. Bu tutumun , çağdaş toplumun gelişme tarihinde yatan birçok nedeni vardır.”

Erkeklerin kariyer için sevgiyi ötelemesi , kadınlarınsa güzel giyinerek sevileceklerini düşünmeleri onun için sorunun kaynağı olarak görülmektedir.Gerçekten de günümüz insanı olabildiğince dışa önem verirken,içine ya da özüne uygun yaşamamaktadır.Oysa bir insan sevgiden ve sahici bir aşktan değil ; sahte sevgiden ve yapay gülücüklerden ölür.Giydiğimiz giysilerin sevgiye katkısı da , nitelikle sınırlıdır ve oldukça görseldir.

Çağdaş toplum yaşamına musallat olan bu şekilci ve yapay gülücükler dünyası , beni de çok rahatsız etmektedir.Bıktım artık davasız ,hakikatsiz adamlardan.Bıktım artık ,her şeyi para gören goygoycu tiplerden. Ağzını parayla açıp , dilini parayla terbiye eden sulu yüzlü sevgisiz sahtekarlardan.Bunların kurumlara bile dadandığını düşünüyorum.Çünkü bu tip sevgisizlerin fiyatı da çok ucuz.Bütün çıkarları,sadece peşinde koştukları sevgisiz ortamların inşasıdır.Bunların dini , imanı , politiği veya makamları da kartondan ve sahtedir.

Bu toplumun Allah(cc)için birbirini seven yeni insanlara ihtiyacı var.Bunu yapmak da zor değil. Modern insanı yeniden kurmak ve insanımızı kibirsiz bir şekilde yetiştirmek. Aşk insanı olan nesiller yaratmak. Kalbinde Allah(cc) sevgisi ve yüreğinde aşkın sıcağını taşıyan gönül erleri yetiştirmek , hepsi bu.

Sevgi insanını yeniden tesis etmek için , okumalarımızı da artırmamız gerekir.Çünkü bu sevgisiz, yamuk tiplerin bir özelliği de , az okumaları ve fetiş bir narsistliğe sahip olmalarıdır.Yani bol “diplomalı cahiller” sürüsüdür bu taktisyen kariyeristler ! Az okurlar lakin , kibirli diplomatik tavırlarıyla , çok tafra satarlar…Güldüklerinde bile “yanaktan” gülerler.Tebessümlerindeki yapaylığı hemencecik anlarsınız.Arsız vandallardır bunlar.Çok gülen fakat , hiç sevmeyen ve sadece kendini ve çıkarlarını seven teneke tiplerdir bunlar.

Çevrenizde baktıklarınız arasında belki de bayağı vardır bunlardan…Paniğe gerek yok. İnadına sevmeye devam insanları , daha çok sıklaştıralım safları. Sıkı duralım sevgi konusunda.Yiğit olalım , sevdiklerimize karşı. Aşkla ve vecdle asılalım dünyanın ahiret ayağına. Sevginin bir ayağı da , ahiret yurduna dayanır. Sevginin temeli vahye dayanır çünkü.Allah(cc)’ın sevgili Resulu’ne binaen dünyayı yaratması gerçeğine. Ne diyor Şeyh Galip usta :“Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen / Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen.”  Kendine bir hoşça bak ; sen alemin özüsün , varlıkların gözbebeği olan insansın sen diyor şair.Dolayısıyla kendini ölçülü seven insan , bir anlamda Rabbini sevmiş olur. Günümüz insanı bu ölçüyü tutturamıyor. Severken bencil olan insan , çıkarını sevginin ve aşkın önüne koyuyor.Eskinin bu dizeleri bize ışık tutar dilerim. Sevginin , dünya ve ahiret yurdu için bir varlık sorunu olduğunu bilerek sevelim ve sevilelim. Sezai Karakoç’un güzel bir aşk şiiriyle meşk edelim Ey okuyucular :“Bu kuklaların kukla olmadığı besbelli / Ne söyledilerse tıpıtıpına gerçek besbelli / Altın saçlarını yana atışı yok mu Lilinin / Lilinin yağdan kıl çekercesine inanışı / Lilinin yağdan kıl çekercesine yaşayışı yok mu / Kuklalar titremesin ne yapsın / Kuklaların kukla olmadığı besbelli / Lilinin çekip gideceği besbelli / Lilinin dönüp geleceği besbelli”

Okuma notu:Güvercin Gerdanlığı,İbn-i Hazm,Roman,İz Yay.

İsa Çolaker

 

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*