Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / ANADOLU FİLOZOFU : AHÎ EVRAN

ANADOLU FİLOZOFU : AHÎ EVRAN

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

 

                Büyük velîlerden ; kelam, tefsîr, tasavvuf ve fıkıh âlimidir. Anadolu’daki Ahîlik esnaf teşkilâtının kurucusu ve asıl ismi Mahmut bin Ahmet’tir. Herkesin korkup kaçtığı ‘evran’ denen büyük bir yılanın onu görünce sakinleşmesi ve itâat etmesi menkıbesi dolayısıyla “Evran” lakabıyla anılmıştır. Adını menkıbeden alan Ahi Evran ‘ ın yaşamı da , menakıpnamelere konu olacak kadar renkli ve bir o kadar da İslam  ‘ ın emrinde geçmiştir .

1171 (H.567) yılında, İran’ın Batı Âzerbaycan taraflarındaki Hoy kasabasında dünyaya geldi. Ahmet Yesevî hazretlerinin talebelerinin ders ve sohbetlerine devâm ederek tasavvuf yolunda ilerledi. Hac yolunda Evhadüddîn Hâmid Kirmânî ile tanışıp, onun talebelerinden oldu. Konya’daki Anadolu Selçuklu Devleti idârecileri arasında büyük nüfûz sâhibi olup, Bağdat’a elçi gönderilmiş olan Sadreddîn-i Konevî hazretlerinin babası, Mecdüddîn İshak’ın daveti üzerine, Muhyiddîn ibni Arabî ve hocası Evhadüddîn’le birlikte Anadolu’ya geldi. Hocasının kızı Fâtıma Bacı ile evlendi. Yazmış olduğu pek kıymetli eserlerinden Mürşid-ül-Kifâye ve Yezdân-Şinaht adlı kitaplarını Sultan Alâeddîn Keykûbâd’a takdim etti.

Anadolu şehirlerini dolaştı. Esnafa bilhassa İslâmiyetin alış-veriş bilgileri hakkında vaazlar verdi.  Ekonomi politik bir kafa yapısı vardı.Kendisine ekonomik sorular sorup , nasîhat isteyenlere:”Ey Ahî! Alış veriş ilmini bilmeyen, haram lokmadan kurtulamaz. Haram lokma yiyen ise ibâdetlerinin sevâbını bulamaz. Zahmetleri hep boşa gider. Sonunda büyük azaba yakalanır ve pişman olur.” buyururdu. Anadolu’nun politik ve ekonomik gelişmesine katkı yapacak esnaf odaları benzeri örgütlenmeyi kurdu.Onun ilkelerini yazdı. Ahî Evran, bütün Anadolu ahîlerinin şeyhi kabul edildi.

Ahî teşkilâtına girebilmek için ilim ve sanatla meşgûl olmak lazımdı. Ahî Evran’ın etrafında ve her şehirde bulunan ahîler, her cumâ gecesi aralarında toplanırlardı. Kur’ân-ı kerîm, hadîs ve fıkıh kitapları, menkıbeler okurlar ve ahlâk konularında sohbet ederlerdi. Ahî Evran hazretleri Kayseri’ye yerleştikten sonra debbâğlık(dericilik) yapmaya ve elinin emeği ile geçimini temin etmeye başladı. Bu arada halkı irşâd etmeye, bilgi ile yetiştirmeye çok önem verdi. Yetiştirdiği talebeleri Anadolu’nun dört bir tarafına gönderirdi. Bu talebeler onun emriyle gittikleri yerlerde zâviye kurup, irşât halkasını genişletmeye çalışırlardı. Böylece zamanla sevenleri yüz binlere ulaştı.

Bu sırada Doğudan Batıya bütün Müslüman- Türk alemi Moğol tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Moğollar geçtikleri her yerde kan, gözyaşı ve parçalanmış cesetler bırakıp, beldeleri ve hâneleri virân ediyorlardı.Yaklaşan bu büyük tehlikeye karşı Ahî Evran(Hz.) halkı uyandırmaya ve sevenlerini karşı koymaya çağırdı. Onlara şöyle nasihatlarda bulundu:”Ey Ahîler! Mücâhitler, yiğit, arslan yürekli olur. Düşmandan korkmaz, kaçmaz ve ona boyun eğmez. Yağmada kurt gibi saldırsalar hiç sarsılmaz. Atılan oklara ve kılıç darbelerine metânetle karşı koyar. Savaşırken safta, namazdaki gibi sessiz olup, komutanına itâatte, cemâatin imâma uyması gibidir.Düşmanına karşı haykırışı gök gürültüsü gibi olmalıdır. Düşmandan korkmayın, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uyamamaktan korkun. Vatan sevgisinin imandan olduğunu unutmayın!”

Ahîler direndi ve  Anadolu’yu bir şefkat diyarı haline getirdiler.Ahî Evran hazretleri Anadolu’nun bu karışıklık zamanında Anadolu Selçuklu Devleti’ne karşı meydana gelen bir hâdise bahanesiyle iftiraya uğradı ve tutuklu kaldı.Beş yıllık tutukluluk süresini bitirdikten sonra Denizli’,Konya oturumlarından sonra Kırşehir’e (Gülşehir’e) yerleşti. Menâhic-i Seyfî adlı Şâfiî mezhebi ilmihâl bilgilerine dair eserini, Kırşehir emîri Seyfeddîn Tuğrul’a takdim etti. Vâzlarındaki sâdelik, herkesin anlayabileceği şekilde meseleleri izah ederek yazdığı kitaplar ve tasavvufa hakimiyeti sonrasında,çevresinde pek çok kimse toplandı. İslâma katkısı vesilesiyle Nâsırüddîn lakabını aldı. Doksan üç yaşlarında iken onun nüfuzundan ve sevenlerinin çokluğundan korkan ve Moğolların baskısına dayanamayan Kırşehir emiri Nûreddîn Caca tarafından ,1262 (H.660) yılında Kırşehir’de şehit edildi.

İslâm âleminde daha önce de mevcut bulunan, cömertlik, mertlik, mürüvvet manalarına gelen ve güzel ahlâkın en yüksek mertebesi şeklinde bilinen fütüvvet teşkilâtı ile Ahî Evran’ın nasihatlarından Ahîlik teşkilâtının umdeleri, şartları, ortaya çıktı .Dr.Yusuf Ekinci’nin “Ahîlik” adlı çalışması ,alanındaki en kapsamlı Ahî çalışmasıdır. Ekinci :”Ahî ve şeyh helâlinden kazanmalıdır. Teşkilât mensuplarının hepsi sanat sâhibi olmalıdır. Cömert olup yoksullara yardım etmelidir. Âlimleri sevmeli , gereken hürmeti göstermelidir. Namazlarını zamanında kılmalı , kazaya bırakmamalıdır. Alçak gönüllü olmalı , fakirleri sevmelidir. Nefsine hâkim olup , haramlardan kaçınmalıdır. Beylerin, zenginlerin kapısına gitmemelidir.” diyerek Ahîlik ilkelerini anlatır.

Ahî Evran’ a göre ; bir Ahînin üç şeyi açık olmalıdır: 1) Cömert olup eli açık olmalı, fakat israf etmemelidir. 2) Misafire kapısı açık olmalı, gelene ikramda kusur etmemelidir. 3) Sofrası açık olmalı, aç geleni tok döndürmelidir.Üç  şeyi de kapalı olmalıdır : 1) Gözü; harama ve başkasının ayıbını görmeye kapalı olmalıdır. Kimseye sû-i zan etmemeli, yabancı kadına, kıza ve başkasının bakması haram olan yerlerine bakmamalıdır. 2) Dili bağlı olmalı, kimseye kötü söylememeli, lüzumsuz yere konuşmamalıdır. 3) Beli bağlı olmalı, kimsenin namusuna, ırzına, haysiyet ve şerefine göz dikmemelidir. Kendini yukarıdaki değerlerle sınırlayan bir Âhinin sırtı yere gelir mi ? Gelmez , öyle de olmuştur yıllarca . Yine ve yeniden bir Âhi yapılanmasına ihtiyacımız var .

Ahilik teşkilatına kadınlar üye olamazdı. Eşi Fatma Bacı başkanlığındaki Anadolu kadını,  aynı dönemde Bacıyan-ı Rum adlı Anadolu bacıları örgütünü kurdular. Ahiler , kızlara da şu üç ilkeyi koymuşlardı : 1) İşine dikkatli ol: Evinin , ailenin işini unutma. 2) Aşına dikkatli ol : İyi yemek yap. 3) Eşine dikkatli ol : İdareli ol ve kocana sahip çık. Bugün , çalışan kadınlarımıza rehber olacak ölçüler değil mi bunlar ? Evet , yüz yıllar sonrasına sarkan bir çalışan kadın değerleri . Yukarıdaki ilkeleri harfiyen uygulayan kadınımızın evinde bir sıkıntı olmaz

Ahilik bugün de örnek alınacak bir sendikasyon yapıdır. Üreten esnaf halkımızın ve bireylerin her zaman Ahîlik bilincine sahip olması gerekir. Yukarıdaki Ahîlik ilkelerini mesleğinin temeline yerleştiren bir esnafın işlerinin hayırlı ve bereketli olacağını düşünüyorum.Bu yüz yılda bile geçerli olan ilkelerin kurucusu olmak filozofluktur.Onun için Ahî Evran, Anadolu esnafını dönüştüren filozofik bir kişiliktir. Ahî  Evran’ın çağdaşı olan  Yunus Emre’nin, Ahîliği anlattığı bir  şiiriyle bitirelim: “Ben bunda seyr eder iken, aceb sırra erdim Ahî   / Bir siz dahi sizde görün, dostu bende gördüm Ahî /  Bende baktım bende gördüm, benim ile BiR olanı  …/ Munim oldum yoksul iken, benim oldu kevn-i mekan / Yerden göğe magrib meşrik, yere göğe doldum Ahî  / Nitekim ben beni bildim, bu oldu ki Hakkı buldum / Korkum onu buluncadı, korkudan kurtuldum Ahî / Yunus kim öldürür seni, veren alır tatlı canı / Bu canlara hükmedenin, kim olduğun buldum Ahî.”

Kitap notu:Mesnevî,Mevlana,Şefik CAN,Ötüken Yay.

İsa Çolaker

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*