Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / ŞİİRİN AYAK SESİ AŞKTA GİZLİDİR

ŞİİRİN AYAK SESİ AŞKTA GİZLİDİR

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

 

                Her şiir , aşkın ayak seslerini taşır . Bir şiirin kokusunu , aşkı terennüm eden dizelerinden anlarım . Has şiir bu kokuyu hilafsız veren şiirdir . Sevdiğim şairlerin şiirlerine ne zaman dönsem , önüme hep sevgi kelimeleri ağırlıklı şiir metinleri çıkar . Belki de istemeden böyle bir şiir okuyucusu oldum . Çünkü iyi şiiri sesinden ve soluğundan tanır hale geldiysem , kuyumcu titizliğiyle işlenen aşk kelimelerine bakar oldum . Yani şiirin esası bana göre ; hüzün ve biraz da hayaldir . Yeni ya da klasik şiirimizde hep buna bakar oldum . Didaktik , epik  veyahut başak bir şiir çeşidi beni fazla cezp etmiyor. Türk şiir edebiyatımıza bu açıdan bakınca bayağı zengin bir şiir mutfağı görürüz . Eğer yazılarımda şiir malzemesini fazla kullanıyorsam bilin ki şiirin hasına ve aşka olan saygımdandır .

Yeni şiirimizin ustaları da , aşkı ve sevgiyi iyi anlatan şairlerimiz olsa gerek . Şiiri ideolojiye boğan , bir de üstüne duygusuz bırakan şair ve şiirleri , daha az okunuyor diye düşünüyorum.Benim şiirlerim ve şairlerim bu açıdan önemli ve has insanlar diye düşünüyorum . Bunlardan biri.Ümit Yaşar Oğuzcan‘ dır . Beni Unutma şiirinde nasıl da savunur aşkını : “Bir gün gelir de unuturmuş insan / En sevdiği hatıraları bile / Bari sen her gece yorgun sesiyle / Saat on ikiyi vurduğu zaman / Beni unutma.” Beni Unutma nakaratıyla duygularına akıcılık kazandırır Ümit Yaşar . Beni unutma dizeleri içinde ayrı bir naiflik ve yaralı olma hali de barındırır . Bir gün gelir de unuturmuş insan dizeleri de , her ne kadar sıradan aşk- ı tabiinin başına gelen bir şeyse de , şair onu bir yalnızlığın ve kabullenişin adı olarak alır .

Yeni şiirin aşkı terennümü bazen sorunlu ve basit gibi görünse de , içinde bir doğallık ve içtenlik de barındırır . Modern insanın hayat akışına ters olarak görülen bir ruh hali anlatılmaz yeni şiirde . Klasik şiirdeki aşırı soyutluk burada yoktur . Gerçi , klasik şiirde tam da orda var olur . İki ayrı şiir akışı ve beslenmesi vardır şiirimizde . Nesnel akışı olan yeni şiir ve tahayyülümüzü zorlayan aşk yorumlayışıyla eski şiir . Her ikisini de seviyorum . İyi ki varlar . Attila İlhan , Böyle Bir Sevmek adlı   şiirinde aşklarını nasıl şeksiz anlatır : “ Ne kadınlar sevdim zaten yoktular / Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir / Azıcık okşasam sanki çocuktular” Şairin bir vecizesi ya da aforizması haline gelen “Ne kadınlar sevdim zaten yoktular “dizesi ne kadar duygu yoğun bir  anlatıma tercüman olur . Öyle kadınlara aşık oldum ki , ben de onları sevgiyle anıyor ve hatırlıyorum demeye getiriyor . Yoktular kelimesinde iyi bir kelime oyunu vardır . Varlığını unutmadığı kadınlarını su gibi bir rahmet ve şefkat kaynağıyla anarken , aziz olarak onlara yağmur da giydirir şair gönlü .

Modern şiirimizde kelimelerin eli ve ayakları vardır sanki . Belki de bu şiiri sahici yapan , bu yerindelik ve nesnelliktir . Ne bilelim ? Şiirdir yuvarlanır , kapağını bulur . Ruhunu arayan kelimeler gibi , duygularını arayan şiir ve adamlar vardır . Ben de şiirin adamının aradığını ve okurunu beklediğini düşünenlerdenim . Şiiri yazarsın , ama okurunu bulması yılları alabilir değil mi ey okuyucu? Bunu yeni şiir ve zamanlarda bolca görüyoruz . Belki de yeni insan , geç bir ruha öncülük ediyor . Abdurrahim Karakoç ‘ un şiirleri biraz böyle geç keşfedilen aşk şiirleridir . Geleceğim şiirinde bekle beni der halk ozanı usta : “Sıcak bir yaz akşamında olabilir / Sarı bir güz akşamında olabilir / Kışın beyaz akşamında olabilir / Ellerinde bir top mavi çiçekle / – Gelirim, beni bekle “ Gelirim , bekle beni nakaratıyla hareket kazanan şiirin tümünde , sevgiliye beklemesini öneren ve sabırlı bir aşk adamı vardır . Sıcak bir yaz …, sarı bir güz ..,kışın beyaz akşamı … ne güzel bir romantik aşk ortamı ve moral dünyası yaratır . Etkilenmeyecek bir şiir dostu düşünemiyorum . Mısraların sonundaki bir top mavi çiçekle renk cümbüşünü tamamlayan usta , sanki bir sevgi gecesi kurara gönlümüzde . Aşklarımızı ve sevgilerimizi ertelemesiz yaşamamıza vesile olur belki de . Değil mi ?

Yeni şair ve yeni şiir , içinde hisleri ulu orta barındıran şiirdir . Şair duygularını çok açık ve çok sert bir şeklide de terennüm edebilir ! Okur da bunu kabullenebilir . Şehrin ruhunu ve bencilliğini almış yeni şairimiz , sevgiliye yapılana tahammülsüz de olabilir . Artık bu yeni insanın da sorunudur . Kaybetmeye ve kıskançlığa dayanıklı bir yaşam ve aidiyetimiz var maalesef ! Çok sevdiğim Faruk Nafiz Çamlıbel şiirleri biraz böyledir . Her şiirinde ayrı bir özel duruşu olan ustanın , tematik bir şekilde kıskanma temine sarıldığını  söyleyebilirim . Kıskanç adıyla maruf şiirinde bunu çok açık bir şekilde görebiliriz : “Sakın bir söz söyleme… Yüzüme bakma sakın! / Sesini duyan olur, sana göz koyan olur. / Düşmanımdır seni kim bulursa cana yakın, /  Anan bile okşarsa benim bağrım kan olur.” Sevdiğini anasından bile sakınan    “damar” bir durum ! Ne diyelim . Şehir insanı biraz arabesk ve duyguları da biraz çaprazsa , bunda yaşadığı sıkışık duygu alanlarının hapis düşüncelerinin  de payı vardır . Düşman  eski şiirde de vardır . Orada da kafirdir , ittir rakipler … Meramını ve aşkını böyle sert anlatan bir şair diline yeni şiirde bolca rastlarız . Belki de modern insanın duygu dünyası biraz daha az tahammüllü ?

Aşkın sesini şiirde aramaya devam ederken ; ”  -gelirim bekle beni… “ diyen Abdurrrahim Karakoç ‘ a karşılık , Hasret Türküsü ‘ nde Dilaver Cebe : “ Bekleme, ağlama, beni çağırma /  Tükendi dermanım gelemiyorum /  Bu dağlar harami, yollar ejderha /  Yitirdim yönleri bulamıyorum .” der. Yeni şiirimizin iki şairinden , iki ayrılık ve kavuşma seansı . Beğeni size kalmış . Bekle ya da git aziz okuyucu . Aşkın izini sürdüğümüz bir demet şiirde , sevgiyi ve hüznü  kovaladık . İyi şiir ve yaşamlarda buluşmak dileğiyle , şiir dolu sevgi günleriniz olsun . Aşk da peşinden gelir sanırım .

Kitap notu : Rabia Kadir ,Biyografi , Pegasus Yay .

İsa Çolaker

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*