Piyasanın şuuru olmadığı için, şiiri de olamaz. Şiirle şuur aynı köktendir. Fakat piyasa yaptığı işle , kültüre ve şiire balta vurduğunu göremiyor. Habertürk muhabiri Abdullah Kılıç , Sezai Karakoç’un Monna Rosa şiirine konu olan Muazzez Giray Akkaya’yı bulup konuşturmuş .Keşke konuşmasaymış. Sezai Karakoç üstadın , Muazzez Hanım’a olan aşkı bir gizem ve şuur konusu olarak kalsa daha iyiyiydi.
Monna Rosa gibi güzel ve naif bir aşk şiirine konu olan bir hanımefendinin Sezai Karakoç indindeki yeri zarar görmüş oldu. Bir banka reklamına çıkan Muazzez Hanım farkında olmadan , piyasa kapitalizminin kötü bir reklam yüzü olmuştur. Monna Rosa’ya konu olan Hanımefendi keşke o reklam filminde olmasaydı. Reklam yüzü olmasını da Monna Rosa şiirinin öznesi olmasına bağlıyorum. Belki reklamcının piyasa kaygısı anlaşılır ama , Muazzez Hanım’ın akıllı bir kadın olarak , kendisini reklama çekenin bu şiire konu olması olduğunu bilmesi ve ona göre kültürel bir tavır almalıydı.En azından ozana sorabilirdi. Kolaya kaçmış ve üstada sormadan onun ruhunu incitebilecek bir magazin olayına konu olmuştur. Çok da yadırgadım.
Monna Rosa ‘daki şiirsel güzellik , Muazzez Hanım’ın reklam kokan konuşmalarıyla zarar görmüştür. İki aşığın ilişkisi faş olmuştur. Ama tek taraflı konuşma ve Sezai Karakoç üstadın konuşmaması büyüyü bozmuştur. Biz, aşklarını anlamasak da şiiri ve şairini , konuşmayan gizemli Muazzez Akkaya’yı seviyorduk. Aşkın hallerini bölümleyerek anlatan harika bir metinle karşı karşıya olduğunuzu şiiri okuyunca görürsünüz.
Üstat devlet ödüllerini almayacak kadar mütevazı bir yaşam sürerken , mazideki gençlik aşkı ulu orta yaşadıklarını tek taraflı anlatıyor. Monna Rosa’nın gerçekten kanadı kırılmıştır. Piyasa ve pop magazin bir kalite şiiri daha öldürmeye çalışmıştır. Ama muvaffak olamayacaklar. Sezai Karakoç ve şiiri , bu piyasa kapitalizmine ve pop magazine karşı direnecektir. Halen bekar olan üstat , aşkına hürmeten evlenmemiş ve medyaya hala konuşmamaktadır. Konuşmamamsını da dilerim. Yoksa Monna Rosa gerçekten mahzun olur. Çünkü aşağıda göreceğiniz gibi şiir gerçekten , buram buram aşk kokan bir şiir.
Şiirden haberi olmayan , şuursuz bir medyanın şiiri öldürmesine Sezai Karakoç müsaade etmeyecektir. Şiirdeki akrostiş de harikadır. Şiirin baş harflerinden , Muazzez Akkaya Hanımın ismi çıkmaktadır.Edebiyat dilinde buna akrostiş diyoruz. On dört kıta olan şiir tam bir romantizm ve aşk metnidir. Her daim öğrencilerime de okuduğum bir modern şiir metnidir. Erdemin şiiri olan metin , Türk şiirinin cyrona’sıdır. Edebiyatımızda , öyküsü şiirinin önüne geçmiş bir metindir. Yıllarca şiirin arka plan öyküsü konusundaki efsaneleri konuştuk durduk. Edebiyat muhitleri için bu şiiri ve öyküsünü anonim olarak ve değişik varyantlarda konuşmak bize ayrıca zevk verirdi.
Ne zaman şair şiirini inkar etti ve kitabına almama nedenlerini açıkladı , ortalık karıştı. Şimdi Muazzez Hanım’ın konuşmaları da olaya tuz biber oldu sanırım. Sonraki dönemlerde fotokopilerle çoğaltılan ve elden ele gezen şiir metinleri üstadın kitaplarına da girdi.Keşke yine fotokopi okusaydık şiiri. Şiirin ve şairinin başına ne geldiyse, şiirin çoğaltılmasından sonra oldu. “Monna Rosa , siyah güller ak güller kanadı kırık kuş merhamet ister…” Merhamet , magazine uğrar mı acaba? Magazinin öldürmediği bir hakikat ortamı mutlaka olacaktır. Hakikatin olduğu yerde şuur ve şiir de olacaktır.
Aşk ve çileler şairi Sezai Karakoç üstadın şiirini buraya almak ve okuyucuma sunmak isterdim. Şiir , tam on dört kıta ve yerimiz uygun değil. Beyaz gül , Monna Rosa’yı tekmil metin olarak okumalısınız. Parçalı metin okumak keyif vermiyor. Aşkın beyaz gülü Monna Rosa’ yı kanadı kırılmadan okumak için ; şiirin öznelerinin ve de Muazzez Akkaya Hanım’ın , biraz daha dikkatli olmasını dilerim. Şairin kadîm okuyucuları kırılmasın. Şiiri buraya tam olarak alamıyorum. İşte tadımlık bir bölüm :…” Monna Rosa , siyah güller , ak güller; / Gülce’nin gülleri ve beyaz yatak. / Kanadı kırık kuş merhamet ister; / Ah, senin yüzünden kana batacak, / Monna Rosa, siyah güller, ak güller!” Şuurlu ve şiirli günleriniz olsun. Şiirin tam ve tekmil metni için , bakınız:www.siir.gen.tr
Günün sözü :”Dili korumak , altını ve gümüşü korumaktan daha zordur.”
İsa Çolaker