Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / ATM VE AVM ARASINDA

ATM VE AVM ARASINDA

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

 

                Yaşamların hapsedilidiği bir ekonomik düzende yaşıyoruz. Üstelik bu hapislik yaşamlar artık, küresel hale de geldi. Eskiden imparatorluk insanları avlularda toplanırdı. Burası da ; kentin ya camiî veya bir eşrafın evinin bahçesi olurdu. Oysa birey olan hapislik insan , artık atm ve avm seçeneği arasında bocalamaktadır. Dünyamız atm ve avm arasında dolaşmaktır artık !

Bu satırların yazarı da maalesef , aynı sıkışık avm ve atm seçenekleri arasında  gidip gelmektedir. Para için atm’ye koşan insan , tüketmek ve harcamak için de avm’lere koşmaktadır. Aslında iki makinenin de ruhu yok. Biri otomatik olarak para temin ederken , diğeri de insana otomatik , paket yaşamlar sunmaktadır. Hangisini seçerseniz dünyanız odur yani .

Atm’ler parayı faize ve kapitalistik araçlara yem yaparken , oraya dadanan insan da bu “kapitalistik mabetlere” teslim olmaktadır. İnsan sanıyor ki , atm’deki bütün paralar onun. Tüketmenin vahşiliğine , tuşları kullanırken başlıyor. Oysa atm yaşamları diyebileceğimiz bir yaşam türü ortaya çıktı. Modern insan , camiden fazla ve kendin geçmiş bir şekilde atm’lere koşmaktadır. Ne kadar parçalanmış bir yaşam biçimi değil mi ?

Avm’lerse , kadim şehirlerin meydanlarına ve avlularına el koydular. Soğuk savaş şehirlerinde ; mesela Kızıl Meydan’da alan vardı. Osmanlı’da da avlu , kentin meydanına yaraşırdı. Amasya’da Bayezıt Camiî’nin avlusu toplanma yeriydi. Yazıyı yazmama neden olansa , eski hâlin yerinin avm olacağı öngörüsüdür… Arsa sahiplerinden ricam , Amasya’yı bir avm’ye boğdurmayalım. Atm ile avm  arasında sıkışan yaşamımıza yeni bir modern hapishane katmayalım. Bu kadim kente başka bir sağlam projeyle renk katalım. Bunu mimar dostlar daha iyi bilir.

Kapitalizmin” mabedi” olan bu iki mekan , her şeye rağmen yaşamımızda olacaksa , bunlara karşı entelektüel direnişimizi ve kavrama zenginliğimizi sürdürelim. Ne onlarsız ,  ne onlarla gerçeğinden hareketle , avm ve atm araçlarına teslim olmayalım. İki aracı da “sınırlı ve sorumlu” kullanalım. Paramızı tasarruf edelim. Alışveriş “manyağı “olmayalım. Ecnebi ürünlerini daha az alalım. Avm’lerin ışıltılarına aldanıp,”alışveriş günleri” sapkınlığına katılmayalım. Çok üretip , az tüketelim. Eskiler az tüketmeyi bir yaşam biçimi olarak algılamışlardı . Huzurun adı ; az insan ,az eşya der Kafka .

Atm ve avm’yi inkar etmiyorum ,sadece anlayarak reddediyorum. A gurubu alışveriş yerlerinden ziyade , c gurubu ve bakkala yakın yerlerden alışveriş yapalım. Atm ve atm arasındaki yaşamlar bir süre sonra , kredi kartları faşizmiyle beraber canlara musallat olmaktadır. Bireylerin kapitalistik intiharları da artmıştır. Artık nur topu gibi , ”kart intiharlarımız” olmuştur.. Allah(cc) korusun. Emanet canımızı bu vicdansız yapılara kaptırmayalım. Bunların nedeni , avm ve atm yaşam kolaycılığıdır. Kapitalizmin Vandallığı yüreklerimizi ve imanımızı teslim almasın . Biraz daha özen .

Ülkemizin müesses nizamı da pıtırak gibi bir banka kolaycılığına da sahiptir.Eskiden faize ve kolay yaşama direnen vicdanlar bile ,onlara ve araçları olan atm-avm ikilisine yenik düştüler. Bu fikri ve politik yenilginin galibi, atm ve avm ikilisidir. Onun için avm ve atm arsına sıkışmış bir yaşam yerine, adam gibi üreten ve Müslüman gibi tüketen bir yapıyı tesis etmeliyiz. İsrafın haram , üretimin helal olduğu bir yaşama talip olalım. Kapitalist gibi yaşayıp , Müslüman gibi tüketmek çok zor!

Atm-avm iklisinden önce , kollektif bir bilinç vardı. Aramızda imece usulü , para toplama günleri yapardık. Karz-ı hasen  olarak (yakın dosta borç para verme ve alma) dayanışma yapardık. En azından atm’ler bunların katili oldular. Artık borç verecek ve alacak yiğit Anadolu çocuklarının sayısı da azaldı. Atm ve avm kardeşliği , insanı sosyal bir yalnız yaptı ve bankaların kucağına attı. Dilerim bu yapıyı ıslah edecek nesiller gelir. Yoksa yıllarca faiz lobisinin vandallığını konuşur dururuz . Yeni hâl , muhal ! Bu böyle biline. Yazımızı ,   Abdurrahim Karakoç ‘ un ;  Bu Dünya Kimin Dünyası adlı şiirinden bir parçayla  bitirelim: “ Her gün eski her gün yeni  / Tükenmez gidip geleni  / Can evimden vurdu beni  / Bu dünya kimin dünyası? “ Ey gidi dünya , sen kimin dünyasısın ; borusu öten zalimlerin mi , yoksa , yaşamaya çalışan insanların mı?

Okuma notu : Bozkurt , Nihal Atsız , Roman , Ötüken Yay.

 

İsa ÇOLAKER

 

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*