Cehaletin ve cahilliğin örgütlü olduğu günleri yaşıyoruz . Bir milletin bekası , onun ilme ve cehalete karşı verdiği savaşla orantılıdır . Cahillerin ve cehaletin kol gezdiği toplumlarda , insanlara bir şeyler vermeniz ve onlardan dönüş almanız mümkün değildir . Türk insanın bugün yaşadığı , cehaletin ve cahilliğin saldırgan özne olma halidir . Kim kendini cehalete karşı geliştiriyorsa , cahillerin ezberi olan bildik sloganlarla saldırıya uğruyor ! Cehlin ve cehaletin örgütlü olduğunu da , bu ilimsiz ve sıradan saldırılardan anlayabiliyoruz . Yığın kültürsüzlüğüyle bir araya gelen cahiller topluluğu , kitleleri afyon düşünleriyle beraber etkileyebiliyor . Yani cehaletin araçları da enformatik .
Cahillerin okumaması ve yazmaması için epey bir neden var . Enformatik cehalet dediğim , bu yeni ve örgütlü cehalet biçimi artık , tüm medyayı ve sosyal alanları ele geçirmiş halde ilerliyor . Kitapsız ve sözde yazılı (!) bu kültürsüz gurup , hızla toplumu ele geçirmeye doğru gidiyor . Bunlar aynı zamanda klavye saldırganları da . İnternet insanı cahil yapar mı ? Yaptı bile . Kes kopyala yapıştır cehaletin yeni alanı . Hiç okuma ve tefekkür gerektirmeyen bu enformatik cehalet sadece videolar üstünden ve palavracı bir sanal gerçeklikle ilerliyor .Abartılı , faşizan , sövgülü , pornografik ve oldukça acımasız olan bu cehalet biçimi , sanal ordularını da kurmuş vaziyette . Cahilliğin örgütlü hali bu olsa gerek . Paylaşmaya dayalı ilimsizlikte birleşmiş bu güruh , insanların kaynaklı ve bilgili duruşuna da saldırıyor . Siz ne kadar itiraz ederseniz , bunlar o kadar saldırganlaşıyor ve her türlü bel altı saldırı yöntemlerini kullanarak sizi ve inandıklarınızı itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar . Tam bir enformal cinnet hali . Saygısız ve özele saldırmakta utanmayan cahillik artık , insanları sanal çiftliği haline de geldi . Okuyan ve düşünenlerin pek algılamakta zorlandığı bu cehalet biçimi , dünyanın düzensizliğini temin eder hale geldi . Belki de bu enformatik cehalet sömürenlerin yeni oyuncağı olsa gerek !
Bilgili olmak artık , toplumda itibar ve destek de görmüyor . Varsa yoksa para .Paralı , görgüsüz ve ilimsizlerin alanları ele geçirdiği bir düzeni yaşıyoruz . Sevgili Muallim Naci ‘nin dediği günlerdeyiz : “Marifet iltifata tabiidir / Müşterisiz mal zayidir “ Bilgi ve hüner iltifat ister , bir malın talibi yoksa zayi olur . Yani müşterisi olamayan ilmin , öksüz ve yalnız olduğu modern bir çağdayız . İlim ve edebiyat sahibi hünerli insanların da mezat gibi görüldüğü yüz yılı yaşıyoruz . Yazdıklarından para alıyor musun diyen dostlara rastlıyoruz ? İlmin ve hakikatın alıcısı olmaması , tam bir cahiliye dönemi özelliğidir . Cahiller hedonisttir ve her şeyi para , statü , kariyer gözünden görürler . Dönemin şairi Latifî , bunu çok güzel dillendirmiştir : “ Nitekim eğlencesidir mal- ü servet câhilin /Ehl-i irfanın da mal-i bî- şumârıdır kitap “ Nasıl bilgisiz cahillerin eğlencesi mal ve servet konuşmaksa ; kitaplar da , ilim ve irfan sahibi insanların da sayısız ve sonu gelmeyen malıdır . Cahilin en büyük zararını irfan sahipleri görür . Onları kendine düşman gören cahil , irfan sahibi ahlakî zekalara karşı bitimsiz bir saldırı yaparlar . Bunu , yaşamın her alanında görmek mümkün .
Kapitalist ve anamalcı düzenlerin para aşkı , insanları bilgisiz ve görgüsüz yaptığına en güzel örnek ; okuma çıpamızdaki düşüklük kadar , kültüre ve irfana harcadığımız paranın azlığıdır da . Süreli – süresiz yayınlara verdiğimiz para dünya kültür harcamalarının kat kat altındadır . Sadece elektronik bilgiyle adam olunsaydı , Çin kültürü dünyayı kucaklar ve kapitalist kültürün bir noluaracısı olurdu ! Ruhsuz elektronik kültür , irfanî değerlerin bir nolu düşmanı haline geldi . Kirli ve kaynaksız dijibilgi , yığın ve kitle faşizmini hortlattı . Yani cehaleti sanal ve banal hale getirdi . Baksanıza cahillerin evlilikleri bile sanala ve sokağa taştı ! Ne aşk değil mi ? Oysa irfan , insanı daha iyi kucaklayan bir bilgelik ve ilmin adıdır . Ahlak olmayan yerde , irfan olur mu ? Ne diyor Koca Ragıb Paşa : “ Lezzeti et’imede bilir rahatı cisminde arar / Ne bilir neşe-i idraki ehl-i şikem .” Lezzeti sadece yemekte bilen , rahatı sadece bedeninde arayan ahmak ya da midesine düşkün olanlar , aklın ve ilimin neşesini ne bilir ? Gerçekten de artık midesi için yaşayan , ilimsiz insanların eğlenceci dünyasındayız ! Vay ki vay ..
Sadece ilim bilmekte kafi değildir . İlim erbaplarının da irfana ihtiyacı vardır . Kibir yapan , ilmini satmakta bencil olan ya da ilmini insanlığın hizmetine sunmayan da sorunlu bir ilim sahibidir. Maalesef bunları da görüyoruz . Bilim adamı diye tafra satan ya da halkına söven kara cübbeli dalkavuklar gurubu ! Darbeye kürek çeken , milletini hor gören , mütekebbir , öğrencisini isimlerine göre tasnif eden , ideolojik ajanların ilim sattığı bir akademik âlem de var ! Bilim üretenler mütevazı olur . Bunlara da eşekliği alınamamış bilgi hamalları diyorum ! Ne diyor şair : “ Hod-perestanzu’m ile allâme-i devran olur / Mekteb-i irfana gelse tıff-ı ebcedhân olur .” Kendinden başka alim yok sanan yanlış düşünceli insanlar (akademisyenler !),kendilerini dünyanın en bilgili insanı zannederler . Oysa onlar , hakiki bilginlerin ya da âkılların meclisine gelseler ,okumayı yeni söken bir çocuktan farksız olduklarını anlayacaklardır . Tıpkı pop televizyoncu bilim adamları (!) gibi ! İlahiyat ya da deprem bilimci hocalarımızın düştükleri çelişkili ve komik durumları hatırlayınız . Bilginin cübbenin altında değil , kafanın içinde ve kelimelerde gizli olduğunu anlatan İsmail Belig dizeleriyle bitirelim : “ Cübbe vü destar ile nâdana etme iltifat / Rağbet eyler lafzın erbâb-ı Sühan manasına .” Cübbeli cahile kulak asma , sözün değerini anlayan insanlar , -kelimelere değil – içinde saklı olan anlamlarına bakarlar . Kendini bilmenin bir de ilim sahipleri tarafı varmış , değil mi , ey okur ? Cehalet sadece okur yazar olmakla kalkmıyor !
Günün şiiri : “Sen kabul eyle bu pendîbenden / Dostluk varken olma düşmen “ Nabî
İsa Çolaker