Son Haberler
Anasayfa / atölye / YERALTINDA BİR ŞEHİR ROMANI İNCELEMESİ

YERALTINDA BİR ŞEHİR ROMANI İNCELEMESİ

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

A) ŞEKİL YÖNÜYLE İNCELEME

1.Romanın Adı : Yer Altında Bir Şehir

2.Romanın Yazarı: Kemalettin Tuğcu

3.Romanın Basıldığı Yer ve Tarih : 2016 – İstanbul

4.Romanın Ebatları : 12.5 * 19.5

5.Romanın Sayfa Sayısı: 160

6.Romanın Yayınevi: BilgeKültür Sanat

 

 

 

B) İÇERİK YÖNÜYLE İNCELEME

1. Olayın Özeti

Sadık, Cemal ve Osman Baba vatanlarını işgal eden, kendilerine zarar veren insanlardan kaçmaktadırlar. Arkalarında düşman kuvvetleri olduğundan çok zor bir yolculuk yapmaktadırlar. Saklanmak için türlü tehlikelere maruz kalmaktadırlar.

Açlıktan bitkin düşerler. Yolda öldürdükleri hayvanları yiyerek yaşamaya çalışırlar.

Osman Baba en yaşlıları olarak daha çok tecrübeye sahiptir. Osman Baba, ovayı aşmaları hâlinde düşmanın kendilerini yakalayamayacağını söyler. Uzakta bir tepe vardır. O tepeye vardıklarında düşman artık peşlerini bırakacaktır. Çünkü tepe, çıkılması çok zor bir yerdir.

Osman Baba, ülkesinden ayrılmadan önce, düşmanlardan korumak için Ali adlı oğluyla Nazlı adlı kızını da bu tepeyi aşıp başka bir yere gitmeleri için yolcu etmiştir. Bu sebeple geçtiği yollarda bir yandan da Ali ile Nazlının izlerini aramaktadır. Yırtıcı hayvanların onları yeme ihtimali Osman Baha’yı çok korkutur. Onlara bir şey olmaması için devamlı Allah’a dua eder, Kur’an-ı Kerim okur.

 

Osman Baba ve arkadaşları tepeye varınca tepenin aşağısında bulunan bir mağaraya girmek isterler. Mağaraya girince büyük bir şaşkınlık yaşarlar. Çünkü burada onlarca ceset vardır. Büyük korkuya kapılırlar. Bu hâlde beklerken mağaranın içinden büyük bir taş kenara çekilir ve birkaç adam gelerek yeni bir ceset bırakır. Osman Baba, adamların cesedi bırakırken ettikleri dualardan onların Müslüman olduklarını anlar. Adamlar, cesedi bıraktıktan sonra giderler ve tekrar taşı yerine koyarlar.

 

Osman Baba ve arkadaşları ne olup bittiğini anlamak için bu adamların kim olduklarını ve taşın arkasında nasıl bir hayat olduğunu anlamak isterler. İçeriye nasıl gireceklerini araştırılar. Çevrede gördükleri hayvanları takip ederler ve hayvanların da oraya doğru gittiğini görürler. Hayvanları takip ederek yer altında yaşayan bu insanların yanlarına ulaşabilecekleri kapıyı bulurlar. Yer altına girdiklerinde yakalanırlar. Kendilerini tanıtarak ceza almaktan kurtulurlar.

 

Osman Baba ve arkadaşları yer altında gördükleri manzara karşısında daha da büyük bir şaşkınlık yaşarlar. Çünkü yer altında kocaman bir şehir vardır. Bu şehrin ileri gelenlerinden niçin burada yaşadıklarını öğrenirler. Anlatılanlara göre, bu şehirde yaşayan insanlar Müslüman Türk’türler. Düşman yurtlarını işgal edip birçok insanı öldürünce düşmanın kötülüğünden kurtulmak için böyle bir yola başvurmuşlardır. Kendilerine yer altında kocaman bir şehir kurmuşlardır. Üstten gelen küçük bir ışıkla idare etmeye çalışmaktadırlar. Ancak doğru dürüst güneş görmediklerinden ve beslenemediklerinden birçok hastalığa yakalanmışlardır. Yer altında yaşayan bu insanlar, kendilerinin yanma gelen insanları bir daha yeryüzüne göndermemektedirler. Çünkü yeryüzüne çıktıklarında düşman onların burada olduklarını haber alır ve onları öldürür.

 

Osman Baba yer altındaki şehirde öğretmenlik yapmaya başlar. Buradaki insanlar Osman Babayı çok severler. Bir gün Osman Babaya gelerek şehirlerinde bir gencin dermansız bir hastalığa tutulduğunu ve bir türlü iyileşmediğini söylerler. Osman Babaya bu gence bakması ve dua etmesi için ricada bulunurlar.

 

Osman Baba gencin yanma gittiğinde onun kendi oğlu Ali olduğunu görür. Büyük bir mutluluk yaşar. Oğluna sarılır. Ali, babasını görünce iyileşir ve kız kardeşi Nazlının da burada olduğunu söyler. Osman Baba Nazlıyı da bulur. Ancak Nazlı’nın ve Ali’nin kendi çocuğu olduklarını söylemez.

 

Osman Baba ve arkadaşları da bu yer altındaki şehrin havasından dolayı hastalanmaya başlarlar. Bu sebeple bir an önce bu şehirden kurtulmanın yolunu ararlar. Sonunda Osman Baba ve arkadaşları Ali ile Nazlıyı da yanlarına alarak yer altındaki şehirden kaçarlar. Türkiye’ye varınca mutluluktan toprağı öperler.

b) OLAY HALKALARINDAN ÖRNEKLER

Osman Baba, Sadık ve Cemal’in kaçmaya başlaması.

Yolda yiyebilecekleri hayvanlarla açlıklarını bastırmaları

Gördükleri cesetlerin oraya nasıl geldiğini merak etmeleri

Yer altı şehrine girince on beş gün karantinada tutulmaları

Yer altında yaşayan hastanın oğlu olduğunu anlaması

Hastanın babasına (Osman Baba) sarılınca iyileşmesi

Osman Babanın düşmanla mücadele etmesi ve yer altı şehrini koruması

Yer altını şehrini su basması

Türkiye’ye kavuşunca şükür namazı kılmaları

 

2.ŞAHIS KADROSU

a)Asıl Kişiler

Osman Baba: Eserin başkahramanıdır. Yaşlı ve tecrübeli biridir. Vatanını seven, kahraman, bilgili ve dindar bir insandır. Ahlaklı olması ve bilgisiyle herkesin üzerinde saygı uyandırmaktadır.

Sadık: Osman Babanın yol arkadaşıdır.

Celal: Osman Babanın yol arkadaşıdır.

Ali ve Nazlı: Osman Babanın torunlarıdır.

b)Yardımcı Kişiler

Selim Dede: Yer altı şehrinin yöneticisi. Beyaz sakallı.

Demir: Mühendis. Selim Dede’nin oğlu ve yardımcısı.

Kaya: Selim Dede’nin oğlu ve yardımcısı.

 

 

3.OLAYIN GEÇTİĞİ MEKÂNLAR

Olay Türkiye dışında kalan köylerde geçer. Müslüman-Türk köyleridir. Yer altı şehrinde olaylar gelişir. En son Türkiye’ye kavuşurlar.

4.ZAMAN

Lozan Barış Antlaşması sonrası

5.ANLATICININ BAKIŞ AÇISI

Anlatıcı; kişilerin iç dünyasını, duygu ve düşüncelerini bize yansıttığı için ilahi bakış açısı vardır.

6.DİL ve ANLATIM ÖZELLİKLERİ

a) Anlatım Türleri

Tasvirler olmakla beraber öyküleyici anlatım türü kullanılmıştır. Olaylar birbiri üzerine gelişir ve zaman durmadan geçer.

b) Dil ve Üslup Özellikleri

Ağır, anlaşılması zor kelime ve tümcelere bu kitapta yer verilmemiştir. İnsanın düşünce dünyasını harekete geçirse de anlatılmak istenenler kısa ve nettir. Bu yüzden yalınlık bu kitapta kendini gösterir.

 

ROMANIN KONUSU ve TEMASI

Lozan Barış Antlaşmasından sonra, Türkiye sınırları dışında kalan Türkler uğradıkları eziyetler neticesinde, kaçarak ana vatana sığınmak istemektedirler. Kaçarken yolları üzerinde rastladıkları bir yer altı şehri, oranın insanları ve Türkiye’ye ulaşma çabaları anlatılmaktadır. Eser birçok duygu ve düşünceyi ele alsa da ana tema vatan sevgisi olarak göze çarpıyor.

 

a)YAZILDIĞI DÖNEMLE İLİŞKİSİ

Lozan Barış Antlaşması sonrası Müslüman ve Türklerin yaşadığı sıkıntılar kitabın konusunu oluşturuyor. Dönemin sosyal ve siyasî yapısı insanların yaşamını çok etkilemiştir. İşgal altında olan insanların yaşadığı çaresizlikleri aktarmıştır.

b)YAZARIN HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ ve ESERLERİ HAKKINDA KISA BİLGİ

KEMALETTİN TUĞCU (1902-1996)

Usta ve kıvrak kalemiyle Türk çocuklarına ömrünü ve gönlünü veren Kemalettin Tuğcu, 1902 yılında İstanbul’da doğdu.

Çengelköy’ünden, büyük bir bahçe içindeki köşklerinde, çocukluk çağlarından başlayıp şiir, roman yazdı. Hiçbir okula gitmedi, hiçbir öğretmen­den ders almadı. Kendi kendisini yetiştirmiş ve ter­cümeler yapacak kadar Fransızca öğrenmiştir.

Yazı hayatına sadece kendisi için başlamış, ya­zarak yaşamış ve eklenmiştir. Bu yazı yazma bir avuntu ve bir tutkudur. Kendisi bunu şöyle anlatır: “Ben yazdığım kadar yaşarım. Bana tesir eden bir küçük olayla içimden geldiği gibi yazmaya baş­larım. Heyecanım süresince yazarım. Edebî, ilmi, politik bir iddiam yoktur.”

Tuğcu,   ilk yazılarını Yavrutürk Çocuk Dergisi’nde neşre başlamıştır. 1936 yılından sonra hemen hemen İstanbul’da çıkan bütün çocuk dergilerinde şiir,  hikâye ve çocuk romanları yazmış,  bu arada bazı romanları filme alınmıştır: AYŞECİK, ÜVEY BABA, BESLEME, MERCAN KOLYE.

Romanlarında duygu ve sevgi ağırlıklı temalar işleyen Kemalettin Tuğcu’nun, tercüme romanları, on iki adet aile romanı, üç yüz kadar çocuk romanı ve gazete ve dergilerde çıkmış iki yüzden fazla seçme hikâyeleri vardır.

ESERLERİ

 

Kemalettin Tuğcu’nun yüzlerce eserini öğrenmek isteyenler linkten ulaşabilir.

 

https://www.turkedebiyati.org/yazarlar/kemalettin-tugcu.html

c)ESER HAKKINDAKİ KİŞİSEL DUYGU VE DÜŞÜNCELERİNİZ

İşgal altında kalan bir vatanın ve insanların çaresizlikten yaşadığı sıkıntılar gözler önüne serildiği için eseri okuyunca vatanın ve özgürlüğün ne kadar önemli olduğunu anlıyorsunuz. Bu sıkıntıları yaşamamak için vatan sevgisinin önemini hissediyorsunuz. Geçmişte bunu yaşayan ceddimize de üzülmeden edemedim.

d)ESERİN ANA FİKRİ

İnsan her türlü zorluğun üstesinden yılmadan çalışarak gelebilir.

 

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*